İşte Ruşan Çakır’ın Gazete Vatan’da yayınlanan ‘Af tartışması daha fazla ertelenemez’ yazısı:

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün dile getirdiği “devlete karşı işlenen suçlara af” ihtimalinin yoğun bir tartışmaya yol açmış olması şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan bu tartışmanın, geçmiştekiler gibi “kanlı” geçmemesi ve geçeceğe de benzememesidir. Neden böyle olduğu konusuna geçmeden önce “Ergün’ün afla ne ilgisi var?” sorusuna cevap vermeye çalışalım. Başarılı bir grup başkanvekilliğinin ardından Sadullah Ergin’le birlikte Erdoğan tarafından kabineye alınan Ergün’ün adı ilk olarak İçişleri Bakanlığı için geçmişti. Erdoğan’ın en güvendiği isimlerden olan Ergün’ün yeni kurulacak kabinede bu bakanlığa veya siyasi yönü öne çıkan bir başka göreve getirilmesi hiç de sürpriz olmaz. Hatta onu bundan böyle açılımın en kilit isimlerinden biri olarak da görebiliriz.

Kuşkusuz Ergün’ün sözleri akla ilk olarak PKK’yı getiriyor. Eskiden olsa “PKK’ya af” çağrışımı bile kıyamet koparırdı. Bu kez nispeten sakin bir tartışma yaşıyor olmamızı herhalde, kimilerince “tamamen başarısız” bulunan, hatta sorunu daha da çözümsüz kıldığı iddia edilen Kürt açılımına borçlu olmalıyız. Açılımın, bütün eksiklerine rağmen bu ülkede pek çok şeyi köklü bir şekilde değiştirmiş olduğunu 12 Eylül referandumu sırasında da görmüştük.

Hatırlanacaktır, referandum öncesi devletin Öcalan’la düzenli bir şekilde görüştüğü ortaya çıkmış, MHP ve bir ölçüde CHP bunu kampanyada kullanmış ama başarılı olamamışlardı.

Toplumun ulaştığı olgunluk

Kim ne derse desin Türkiye toplumu Kürt sorunu konusunda belli bir olgunluğa gelmiş durumda ve çözümün imkanları her geçen gün artıyor. Bu açıdan bakıldığında genel affı gündeme getirmek kadar doğal bir şey olamaz. Hatta bunda geç kaldığımız bile söylenebilir. Çünkü her ne kadar bazıları ısrarla ayırmaya çalışsalar da PKK ve Kürt sorunları iç içe geçmiş durumdadır ve PKK’nın silahsızlandırılması olmadan Kürt sorununu çözmek mümkün olamaz. Öte yandan PKK’nın, rızası olmadan silahsızlandırılması da yılların deneyiminin gösterdiği gibi mümkün gözükmüyor. Sonuçta eğer PKK’nın silah bırakması isteniyorsa affı gündeme getirmek kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle Ergün’e kızmak yerine, bu konuyu gereksiz bir şekilde daha fazla uzatmamamıza yardımcı olduğu için teşekkür etmeliyiz.

Hiç kuşkusuz PKK’lılara af konusu hiç de kolay bir şey değildir, olmayacaktır. Ama demokrasi içinde, başka ülkelerin deneyimlerinden de yararlanarak bu çetrefil konuda işe yarar ve hayata geçirilebilir bir formül geliştirmek elimizdedir.

Bu konuyu ilerde yeniden tartışmak üzere burada noktalarken şu soruyu sormak istiyorum: Ergün “devlete karşı işlenen suçlar” derken Ergenekon, Balyoz gibi davaları da kastetti mi? İşte bu sorunun cevabı af tartışmasını beklenmedik şekilde etkileyebilir ve işleri belki de daha da kolaylaştırabilir.