İbrahim Şen / Demokrat Haber

Üzerine Açlık grevlerine sessiz kalma” notunu yazdığım banknot yarın senin eline geçecek. Hemen iade etmek isteyeceksin muhtemelen. “O ‘domuzların’ elinin değdiği parayı istemem” diyeceksin. Sadece “temiz” ellerin değdiği yeni banknotla değiştirdikten sonra, mağrur mağrur yürüyerek yoluna devam edeceksin.

Akşam evine geldiğinde yemek sofrasında seni bekleyen, eşinin tadına doyulmaz yemekleriyle karşılaşıp mutlu olacaksın. Belki sevgili medyamız lütfedecek ve sen açlık grevlerinin 65. güne geldiğini bir de haberlerden öğreneceksin. Haberlerdeki kır saçlı adam, gelinen eşiğin çok kritik olduğunu bir kez daha bastırarak haykıracak.

Ağzındaki lokmanın büyüklüğünden olsa gerek, anlaşılmaz bir homurdanma şeklinde çıkacak “Gebersinler” lafı ağzından. “Bir an önce geberseler de milletçe kurtulsak bunlardan” diyeceksin sonra, ağzındaki lokma daha küçük bir hale gelip de daha rahat cümle kurabildiğin sırada.

Sana uzun uzun anlatmak isterdim, onların “gebermeyip” yaşamalarının gerekliliğini. Benim de, senin de insanca bir yaşam sürmemizin bundan başka çıkar yolunun olmadığını… Daha yaşanılır bir ülkeye kavuşmamız için yaşamaktan, yaşatmaktan başka yol kalmadığını… Ama hiç vaktimiz yok, inan bana.

Bizler daha özgür bir ülkede, eşit yaşayalım istiyor bu çocuklar. Kimisi oğlunla aynı okulda okuyan öğrenci, kimisi pazardan alışveriş yaptığın esnaf… Geçen yıl karşılıksız çıkan çekin yüzünden sana dava açıldığında, koşa koşa yazıhanesine gittiğin avukat da aralarında. Akşamları gelip eşinin tansiyonuna bakan komşunun sağlık memuru oğlu da…

Vakit daraldı, anla artık.

Bugün “gebermeleri” temennisinde bulundukların, çok değil, birkaç gün sonra ölüme yatırdıkları bedenlerini bir daha kaldıramayacak. Kimisi daha fazla dayanamayacak, bırakacak kendini. Geriye kalanlarsa içeri girmek için can atan cellâtlarını bekleyecekler korkuyla. Ambulanslarla “sözde hayata” dönsünler diye taşınırlarken hastanelere, ölüme gidecek onlar da.

Sen farkında değilsin ama, yine o ambulanslar gelecek yıllar sonra senin kapına. Önlerindeki askeri araca eşlik edip, apoletleri bol yıldızlı subay, oğlunun şehit haberini verirken sana, yine o ambulanslar çığlıklarına müdahale etmek için bekleyecek.

Zaman yok, anla artık. Bugün bedenini ölümlere yatıranların çığlığına kulak ver. Bugün onlara kulak ver ki, yarınlarda senin çığlığın yankılanmasın. Bugün onların sesine kulak ver ki, bayram sabahları gittiğin mezarlıkta bir mermer parçasından ibaret olmasın oğlun.

Kulak ver bu çığlığa ki, sadece “vatan” sağ olmasın! Çocuğun da sağ olsun. Ömrünün baharında bedenini ölümlere yatıranlar da... İşte o zaman daha yaşanılır bir yer olsun vatan, hem senin için hem bizler için.