Dersim Nazimiye’ye bağlı Uzun Tarla (Han) köyünün bombalanması sonucu köylüler köyü boşalttı.

Dün akşam üzeri başlayan hava harekatında dün ve bugün köyün çevresi ve içi kobra tipi helikopterler tarafından bombalandı.  

Köyde yaşayan 15 kişi apar topar köyden ayrılmak zorunda kaldı. Daha sonra köydeki arıları ve malzemeleri için bugün gündüz köyüne giden Mustafa Uçan da gözaltına alındı. Köylüler günler öncesinden endişelerini anlatmıştı. 

Kemal Özer'in Evrensel'de yer alan haberine göre, 90’lı yıllardaki köy yakma boşaltmalardan nasibini alan Dersim Nazimiye’ye bağlı Uzun Tarla (Han) köyünde günlerdir askeri hareketlilik eksik olmuyor. Son günlerde bu operasyonlara kobra tipi askeri helikopterler de dahil edildi. Bombardımanın artarak devam ettiği operasyonlar da dünden bu yana korkulan oldu.

KÖYLÜLER BÖLGEDEN AYRILMAK ZORUNDA KALDI

Bombardımanın köy çevresine kadar yoğun sürdüğü ve son olarak köy içine kadar gelmesi sonucu burada yaşayan 15 kişi köyden apar topar  ayrılmak zorunda kaldı. 

Dün akşamüzeri başlayan hava harekatında köyün  çevresi ve içi kobra tipi helikopterler tarafından bombalandı. Köylülerin köyde olduğu sırada da köye yakın bölgelere havan topları isabet etti. Buradan ayrılan köylüler Pülümür ilçesine bağlı Kırmızı Köprü Köyü’ne geçtiler.

Geceyi orada geçiren köylüler sabah köylerine döndüklerinde köyün içinde yüzlerce uçak savar boş kovanlarının olduğunu gördüler. 

Durum üzerinde Dersim merkeze geçen köylüler burada Dersim Barosu’na geçerek köylerine dönmek istediklerini, bombardımanın sonlandırılması için girişimde bulunulmasını talep etti. Öte yandan gün içerisinde köylülerden Mustafa Uçan da gözaltına alındığı bilgisi geldi.

Uçan’ın köyden apar topar çıkmaları nedeniyle hayvanlarını ve eşyalarını kontrol etmek üzere köyüne gittiği sırada köyde gözaltına alındığı öğrenildi. Uçan köyden helikopterle Dersim merkeze getirildi. Uçan gözaltında tutuluyor. Köylüler bu duruma tepkili. 

KÖYLÜLER İKİ GÜN ÖNCE EVRENSEL’E KAYGILARINI ANLATMIŞTI

Evrensel Dersim Muhabiri Kemal Özer 18 Temmuz günü gazetemizde çıkan haberinde köylülerle konuşmuş köylülerden Gülizar Uçan şunları anlatmıştı: “92 yılında köyümüz boşaltıldı. Köyden en son biz devletin zoruyla çıkmıştık. Her şeyimizi evin içinde bıraktık, hayvanlarımızı bırakıp çıkmak zorunda kalmıştık. Sadece canımızı kurtarmak için kaçtık. Büyükşehirler bizim için çok zordu, ayak uyduramadık.

Çocuklarımız çok küçüktü. Cenazelerimiz oluyordu, köye getiremiyorduk, bırakılmıyordu. Yasaklı bölgeydi ve buraya asla giremiyorduk. Hayat şartları zordu. 

Daha sonra köy birliği ile hepimiz bir araya gelip üst üste dilekçeler verdik Ankara’ ya... 2000 yılında ise geri döndük. Köye geldiğimizde taş taşın üstünde kalmamıştı. Her taraf delik deşik olmuştu. Köy birliği ile beraber okulu tamir ettik, lojmanı yaptık. 

İlk geldiğimizde çadırlarda kaldık. Şimdi yine ’90’lı yılların sıkıntılarını yaşamaya başladık. Köyün dışına çıkamıyoruz, odun toplayamıyoruz, çeşmeye çıkıp su getiremiyoruz, yürüyüşe çıkamıyoruz. Bu ilk defa değil, birkaç kere bizi taradılar. 5 gün önce gece boyunca bombalar atıldı üstümüzdeki köye... 2 gün boyunca sürdü. Ve bir tanesi bizim köyün üzerindeki tepeye düştü, binalar sallandı. Bu yüzden dışarıya çıkmaya korkuyoruz. 

Kendi köyümüzde yaşamak istiyoruz ama yaşam çok zor şu an. Her hangi bir olayda elektriklerimiz kesiliyor. Köy mezarlığımız köyün hemen yanında ama mezarlarımıza gidemiyoruz. İzin almak zorunda kalıyoruz. Korkudan ziyarete gidemiyoruz. Hayat güvencemiz hiç yok.”

İstanbul’da yaşayan ve zaman zaman köyüne gelen Mercan Arduç da, “Burada dışarı çıkıp gezmek, mezarlarımızı ziyaret etmek istiyoruz ama bizi tararlar diye korkuyoruz. Köyde bir yerde toplansak bir süre sonra yukarı baktığımızda üzerimizde uçak, helikopter geziyor. Bomba sesinden uçak sesinden gece uyuyamıyoruz. Köye gelen çok olur ama bu durumdan dolayı korkuyorlar. Başımızdaki özgürlük getirdiğini söylüyor ama bize bir türlü gelmiyor, bu mu özgürlük. Kendi yandaşlarına getiriyor” diye konuşmuştu.