Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

15 Haziran 1915’te İstanbul Beyazıt Meydanı’nda idam edilen Sosyal Demokrat Hınçak Partisi üyesi 20 Ermeni sosyalist, infaz edilişlerinin yüzüncü yıldönümünde İstanbul’da anıldı.

1915’te yaşanan soykırım sürecinin mihenk taşlarından biri olarak gösterilen 15 Haziran'daki toplu infazla yaşamlarını yitiren ve tarihe “Devrimci 20’ler” olarak geçen Ermeni sosyalistler, Nor Zartonk’un çağrısıyla, İstanbul Edirnekapı Ermeni Mezarlığı’nda bugün yapılan törenle anıldı. Anmaya Türkiye Ermeni toplumu mensuplarının yanı sıra, Türkiyeli sosyalistler de katılarak destek verdi. 

Anmada, İttihat ve Terakki yöneticilerine suikast düzenleneceği iddiasıyla tutuklanan ve İstanbul Merkez Cezaevi’nin bodrum katında kötü koşullarda zincirlenerek bir yıl boyunca yargılanmayı bekleyen sosyalist Hınçak Partisi yöneticisi Paramaz (Matteos Sarkisyan) ile idam edilen 19 parti arkadaşının resimlerinin bulunduğu bir pankart açıldı.



15 Haziran 1915’teki toplu infazın ardından Edirnekapı Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildiği belirtilen Devrimci 20’ler için yapılan anmada, Paramaz’ın kendisi ve darağacına gönderilen 19 partili arkadaşı adına idam sehpasında son söz olarak sarf ettiği; “Bedenimizi ortadan kaldırabilirsiniz, fakat idealimizi asla. İdealimiz sosyalizmdir. Yaşasın sosyalizm!” sözlerinin yazılı olduğu dövizler taşındı.

Vahan Tekeyan ve Nışan Beşiktaşlıyan gibi Ermeni şairlerin kaleme almış olduğu şiirlerin de okunduğu anmada yapılan basın açıklamasında, 1915’te Beyazıt Meydanı’nda asılarak idam edilen Paramaz ve yoldaşlarının yalnızca Ermenilerin değil, yaşadığımız coğrafyanın sosyalist ve devrimci tarihinin özneleri olduğu vurgulandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“24 Nisan 1915’te İstanbul’da 200’ü aşkın Ermeni aydını ile başlayan ölüm yolculuğu tutuklamaları, kısa süre içerisinde İstanbul’da binlere dönüşmüştü. 24 Nisan’da fiilen başlayan Soykırım ile önce Ermeni halkının aydınları ve yazarları, işçi ve çiftçileri, gazeteci ve avukatları, müzisyen ve şairleri ile doktor ve mühendisleri tutuklanarak devlet eliyle ölüm yolculuğuna çıkarılmış, daha sonra 27 Mayıs’ta “Tehcir Kanunu” ile yapılanlar kılıfına uydurulmak istenmişti. Bu süreç boyunca, İstanbul’da ve bu toprakların dört bir yanında yüz binlerce Ermeni kafileler halinde ölüme sürgün edilmişti.

Sürgünlerin yanı sıra, bu dönemde tutuklananlar arasında, devletin Ermenilere uyguladığı zulüm politikalarına direnenler, 20 Ermeni devrimci, Madteos Sarkisyan (Paramaz) ve yoldaşları da vardı. 20 Ermeni devrimci, 10 Mayıs 1915’te apar topar çıkarıldıkları mahkemede, “devletin bölünmez bütünlüğüne karşı eylemler yapmakla” suçlandı ve devlet tarafından “Tehcir Kanunu”nun çıkarıldığı gün ölüme mahkûm edildi.

14-15 Haziran’da Beyazıt Meydanı’nda asılarak katledilen, topraklarımızın ilk sosyalist önderlerinden olan Paramaz ve yoldaşları; yiğitçe mücadeleleri, cesaret ve kararlılıklarıyla yalnızca Ermenilerin değil topraklarımızın devrimci tarihinin özneleridir.

Devletin, baskı ve imha politikaları ile mücadele tarihini ve varoluşlarını dahi unutturmak istediği Ermeni halkı, bu nafile çabayı, Sarkis Çerkezyan’larla, Manuel Demir’lerle, Armenak Bakırcıyan’larla, Hrant Dink’lerle birer birer yırtmıştır.

Devletin bu kara propagandasından Türkiye devrimcileri de payını almış, bu etkiden sıyrılmak, Ermenilerin sesini duymak için neredeyse Hrant Dink’in öldürülmesini beklemiştir. Devlet ise, o günden bu yana neredeyse hiç değişmemiş, Paramaz ve yoldaşlarını yargıladığı gibi Hrant Dink’i 301. maddeden yargılamış ve ölüme mahkûm etmiştir.

“DEVRİMCİ 20’LER, GERÇEKLE YÜZLEŞMENİN ANAHTARIDIR”

Devletin mahkemesi, Sevag Balıkçı’nın “kazara” öldürüldüğüne kanaat getirmiş, Samatya’da darp edilen yaşlı kadınlar ve aralarından vahşice katledilen Maritsa Küçük’ün davası halen aydınlatılmamış, kiliselere yönelik saldırılar teşvik edilmeye devam edilmiş, Ermenileri öldürenler ödüllendirilmeye devam edilmiştir. Tüm bu imha politikalarından kurtulmayı başaran Ermeni kültür miraslarına yönelik saldırılar sürmekte ve bugün hâlâ Kamp Armen’in yıkılmasına karşı mücadeleye devam etmekteyiz.

Bugün dahi anıları sayılı devrimci tarafından sahiplenilen 20’ler, Ermeni Soykırımı’nın 100. yılına girdiğimiz bugünlerde Türkiyeli sosyalistler için kemalist propagandadan sıyrılıp Soykırım ile yüzleşmenin, lafta kalmayan bir enternasyonal mücadelenin anahtarlarından biri olacaktır.

Soykırım sadece bir milyonu aşkın Ermeninin katli değil, bu topraklardaki kültürel ve entelektüel mirasın yok edilmesi, sosyalizmin köklerini zarar görmesidir. Şimdi geç kalmış bir görev olarak tüm devrimcilere düşen; yaşadığımız coğrafyanın tarihini unutmamak ve birlikte yaşadığımız cehennemi, cennete çevirmek için omuz omuza mücadele etmektir. Sosyalist hareketin geçmişiyle yüzleşmesi, halkların birlikte mücadelesinde mesafe alınmasını sağlayacaktır.

“Yoldaşlar, yiğitçe, başımız dik gideceğiz ölüme” diye arkadaşlarına seslenen Paramaz kadar cesur, “Biz, yirmileri asıyorsunuz, ama arkamızdan yirmi binler gelecek!” diyen Doktor Benne kadar kararlı olmalıyız!

20’lerin zulme direnen devrimci mücadeleleri karşısında saygıyla eğiliyoruz. Anıları mücadelemizde yaşayacak!”