Karaman’ın Ermenek ilçesinde faaliyet gösteren Has Şekerler adlı maden ocağında çalışan 18 işçi, aynı sahada bulunup yıllar önce kapatılmış bir ocakta biriken tonlarca suyun taşmasıyla hayatını kaybetmişti. 

İddianamede, faciadan önceki dört yıl içinde de aynı şekilde iki kez dev su baskını gerçekleştiği anlaşıldı. Eski ve yeni ocağın aynı sahada olduğu ve burada su biriktiği bilindiği halde kapatılmış alanda kömür çıkarmaya devam edildi. Öyle ki daimi nezaretçi Cemile Karaca, iddiaya göre müfettişlerin eski ocakta çalışıldığını görmemesi için çamurdan duvar ördürdü. Dahası “Benim eski ocaktan haberim yoktu” diyen Karaca’nın bilgisayarından, eski ocağın adının yazılı olduğu imalat haritası çıktı. Maden sahasının mesul müdürü Mehmet Zeybek ise babasına ait eski ocağın varlığından haberdar olmadığını ileri sürdü. Teknik nezaretçi Ali Kurt’un da bugün “Bilmiyordum” dediği ocağı geçmişte teftiş ettiği ortaya çıktı.

İsmail Saymaz'in Radikal'de yer alan haberine göre Ermenek’te, Cenne Mevkisi’nde 1967 yılında faaliyet geçen maden bölgesinin işletme ruhsatı, Cenne Linyit Kömür İşletmesi Anonim Şirketi’nin elinde bulunuyordu. Bu şirketi kuran on ayrı ortağın zamanla ayrılması üzerine Cenne sadece ruhsat sahibi şirket olarak kalırken, eldeki maden alanı ise hem Cenne’ye, hem de birbirleriyle hissedar olan dört ayrı maden şirketine dağıtıldı. Turab, Özmerkez, Özkar ve Has Şekerler adlı şirketler tarafından maden çıkarılmaya başlandı. Bu firmalardan, eski belediye başkanı Saffet Uyar’a ait olan Has Şekerler, 2001 yılında üretime başladı. Aynı ocak, bu tarihten önce, 1994-1997 yılları arasında ‘Numune’ adlı firma tarafından işletilmişti. 18 işçinin can verdiği facia da 28 Ekim 2014’te kazı işlemi yapılırken, kapatılan Numune Ocak’ta birikmiş tonlarca suyun duvarı delerek, işçilerin bulunduğu kömür galerisine dolmasıyla meydana gelmişti. Olaydan sonra Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı, üçü tutuklu 16 sanık hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak’ iddiasıyla dava açmıştı.

BABASININ MADENİNİ HATIRLAMIYOR!

Ermenek iddianamesinde ifadesine yer verilen Has Şekerler’in sahibi Saffet Uyar, aynı sahada Numure Ocak’ın geçmişte çalışma yürüttüğünü bildiğini kaydederek, “Koordinatları ve büyüklüğünü kestiremiyordum. Çalışma sahamızla eski ocağın çakışabileceği endişesiyle Cenne genel müdürü Abdullah Özbey’den eski imalat haritalarını istedim, bana vermedi” dedi. Haritaların temini için Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) başvurmadığını anlatan Uyar, haritasız devam ettiklerini söyledi. Özbey ise “Defalarca Uyar’ı tehlikesi ve riskini bildiğim için uyardım. Ona birçok defalar Has Şekerler’in Numune’nin üzerinde kurulmuş olması nedeniyle yeraltı sondaj makinesi alması gerektiğini ısrarla söyledim, almadı” dedi. Özbey ayrıca Numune Ocak’ın faaliyet gösterdiği yıllarda Uyar’ın hemen bitişikteki Şekerler Ocağı’nı çalıştırdığını anlattı.

Cenne’nin teknik nezaretçisi Ali Kurt ile Has Şekerler’in daimi nezaretçisi Yavuz Özsoy ise eski ocaktan haberdar olmadıklarını iddia etti. Fakat bu ikilinin, Numune Ocak’ı geçmişte teftiş ettikleri ve eski madende çalışıldığından haberdar oldukları ortaya çıktı. Kaldı ki 2010’a kadar Cenne’nin teknik nezaretçisi olan Ahmet Dağdeviren, “Yavuz Özsoy’u ve şefleri ikaz ederek, ‘Bu noktada eski Numune Ocak’ın imalatı var, çalışmaları dikkatli yapın’ dedim. Bu durumu 1 Şubat ve 15 Şubat 2010 tarihli teknik nezaretçi defterindeki raporlarımda açıkça belirttim’ dedi. En ilginç ifade, Cenne mesul müdürü Mehmet Zeybek’ten geldi. Eski ocak, babası Şerafettin’e ait olduğu halde Zeybek, “Varlığından haberim yoktu” dedi. Baba Zeybek ise Has Şekerler faaliyete başladığında su patlamasının meydana geldiğini belirterek, “Zaten suyu patlattıkları zaman Numune Ocak’ın eski galerisine denk geldiklerini biliyorlardı” dedi.

HARİTA BİLGİSAYARDAN ÇIKTI

Has Şekerler’in daimi nezaretçisi Cemile Karaca ise eski imalata ilişkin bir emare görmediğini, sahada Numune Ocak’ın bulunduğundan bihaber olduğunu savundu. Ancak Cemile Karaca’nın dizüstü bilgisayarında yapılan incelemede, ‘Cenne Ncz Raster Yekün Sahaları’ adlı bir çizim dosyası bulundu. Çizim dosyasında, Has Şekerler’in 2012 yılı çalışma sahası haritasının bulunduğu, dosyanın bir kenarında ‘Numune Ocak’ yazısının olduğu görüldü. Karaca dosyayı yüksek lisans dersinde yardımcı olması için sondaj sorumlusundan aldığını fakat hiç açıp incelemediğini iddia etti.

Ancak işçi Abdullah Deveci’nin anlatımları, Karaca’yı yalanladı. Deveci, faciadan bir süre önce müfettişler teftişe geldiğinde, eski ocağın içine doğru giden düz yolda çamurdan bir duvar örülmesi ve duvarın ortasında su tahliye vanası monte edilmesi emri verildiğini söyledi. Deveci, “Bu işi yaparken mühendis Cemile Karaca ve Nuray Yetiş başımda bekledi. Cemile Karaca bana ‘Bu iş formalite, birkaç fotoğraf çekip müfettişlere göndereceğim’ dedi. Bana duvarı tekrar açıp eski haline getirmemi’ söyledi. Ben talimat gereği çamurdan ördüğüm duvarı yeniden yıkarak orayı açtım” dedi. Deveci, üç kez müfettişler gelmeden önce Yavuz Özsoy ve Recep Çiloğlu’nun talimatıyla ocağın asıl kısmının giriş yerlerinin barajlama, takozlama veya tahtalarla kapatıldığını belirterek, “Müfettişler kapattığımız bu noktaların arka kısmındaki asıl çalışılan ocak kısmına girmiyordu. İşverenin bu şekilde hareket etmesindeki amaç, çalışma şartları açısından sıkıntılı olan asıl çalışma alanlarımızı müfettişlerin görmemelerini sağlamaktı” dedi. Deveci, faciadan önce sürekli kaymalar olduğunu ve kömürün nemli şekilde kendiliğinden sökülüp geldiğini söyledi. Deveci, kazada can veren Recep Çiloğlu’nun eski ocakta birikmiş sulardan söz ettiğini belirterek, “Çiloğlu, yanıma gelerek bana ‘Usta buralarda elindeki üç metrelik maktapla mutlaka sondaj çalışması yap. Çünkü buranın arkasında eski kapatılmış bir ocakta büyük bir su kütlesi var. Aman dikkatli ol’ demişti” diye konuştu.

BU ÜÇÜNCÜ PATLAMA

Vardiya çavuşu Salih Yirik ise faciadan iki yıl önce karşılarına kapatılmış bir ocak çıktığını, burada su çekildikten sonra ocağın barajlanarak kapatıldığını belirtti. İşçi Ahmet Karapınar da 2012 yılında kazı sırasında Numune Ocak’ın eski bacasıyla karşılaştıklarını, nefeslik girişinin 50 metre aşağısına kadar ocağın suyla dolu olduğunu gördüklerini anlattı. Yedi-sekiz gün su çektiklerini, 24 saat boyunca günde 150 ton su çıkardıklarını anlattı. Ahmet Çoksöyler de 2009-2010 yıllarında Numune Ocak’tan kaynaklı şekilde ocağa su dolduğunu, üç-dört günlük bir çalışmayla suyun boşaltıldığını anlattı.