Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Dersim, Hakkari, Kars-Ardahan, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Urfa ve Van baroları, 9 Temmuz'da Bingöl’de düzenledikleri mesleki ve toplumsal sorunların tartışıldığı toplantının sonuç bildirgesini yayınladı.

Toplumsal barışın tesisinin temel şartlarından birinin hukuk güvencesi olduğuna vurgu yapılan açıklamada, "Özellikle siyasal ve toplumsal krizlerin yaşandığı dönemlerde hukuk güvencesi, bireylerin ve toplulukların güven ve barış içinde yaşamanın asgari koşuludur. Bu yönüyle toplumun geleceğe dair ümidini ayakta tutan yargı, maalesef bu işlevinden ve hatta kendi mensuplarının bile güvenliğini sağlamaktan çok uzak bir görüntü vermektedir" denildi.

TAHİR ELÇİ

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin soruşturma dosyasında yaklaşık 8 aydır hiçbir mesafe kat edilmediğine, aksine kasıtlı haberlerle sulandırılarak gündemden düşürülme çabalarına dikkat çekilen açıklamada, "Sadece Tahir Elçi dosyasında ortaya konan idari ve adli pratik bile yargısal güvence anlamında gelinen noktayı açıkça ortaya koymaktadır" vurgusu yapıldı.

HURŞİT KÜLTER

Şırnak’ta kendisinden 45 gündür haber alınamayan DBP Yöneticisi Hurşit Külter'in durumundan duyulan kaygıya da yer verilen bildirgede, konuya ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

“Türkiye'nin yakın siyasal tarihinin karakterini yansıtan faili meçhul cinayet ve gözaltında kayıplarla yüzleşme konusunda barış süreci ile birlikte çabalar ortaya konmuşken, yeniden başlayan çatışmalı süreçle birlikte gözaltında kayıpların başlamış olması toplumda derin endişeye sebebiyet vermiştir.

“Bütün girişim ve kampanyalara rağmen gözaltına alındıktan sonra tam 44 gündür kendisinden haber alınamadığı belirtilen Hurşit Külter ile ilgili toplumu tatmin edici bir cevap verilmemiştir. Bu konuda devlete ve siyasi iktidara objektif sorumluluğunu hatırlatıyor ve Hurşit Külter'in akıbeti hakkında kamuoyunu tatmin edici bir şekilde bilgilendirmeye çağırıyoruz."

YASAKLAR

Şırnak ve Nusaybin'de çatışmaların bittiği resmi olarak açıklanmasına rağmen hala sokağa çıkma yasaklarının devam etmesinden kaygı duyulduğu da belirtilerek, çatışmaların sonuçları ve hak ihlalleri konusunda kamuoyunun ve STK'ların tespitlerinin bertarafını amaçladığının açık olduğu kaydedildi.

Bildirgede, yasakların bir an önce kaldırılarak, şeffaf, etkin ve sonuç alıcı soruşturma yapılması çağrısı yapıldı.

SORUŞTURMA, YARGILAMA VE TUTUKLAMALAR

Son dönemde siyasal saiklerle yapılan soruşturma, yargılama ve tutuklamalarda ciddi artış yaşandığına değinilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

"Bütün bunların yanı sıra tutukluların soruşturma ve yargılamaların yapıldığı yerlerden çok uzak cezaevlerine nakledilmelerinin gerek tutukluların gerekse de avukatların savunma hakkını ihlal etmekte ailelere de ağır maddi ve manevi külfet yüklemektedir. Yakın zamanda Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin SEGBİS yöntemi ile savunma alınmasının, savunma hakkını engellediği yönündeki kararını da hatırlatarak cezalandırma amacı taşıyan bu uygulamadan vazgeçilmesi konusunda girişimlerde bulunacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin tamamının üyeliklerinin yasal düzenleme ile sonlandırılması yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti nitelikleri ile açıkça çelişmektedir.

“Devletin koruması ve hukuki güvence altında olması gereken hasta tutuklu ve hükümlüler meselesi tamamıyla yaşam hakkı ve insan onuruyla ilgili bir meseledir. Bu hayati sorununa çözüm bulma yerine meseleyi siyasal tartışmalara konu edilmesini kabul edilmez buluyoruz. Bu sorunun insan onuruna yaraşır bir şekilde bir an önce çözüm bulunması gerektiğini yineliyoruz.

“Dokunulmazlıkların kaldırılması ve belediyelere kayyım atanması tartışmaları Kürt meselesinin barışçıl yollarla çözümü konusundaki iyice zayıflamış inancı hepten bitirecek niteliktedir. Siyaset kurumunu yargı eliyle tedip ve dizayn ve yerel yönetimlere vesayetçi yaklaşımların sonuçları hem siyaset kurumu hem de yargı için ağır olacaktır.

“Son dönemlerde özellikle avukatlara dönük ve çoğu kez görevleri başında yapılan saldırı ve kötü muamelelerde ciddi bir artış olmuştur. Bölgemizde yaşanan hak ihlalleri konusunda avukatların hak arama yönündeki çabalarıyla doğrudan ilgili olan bu saldırılarılar bireysel olarak avukatlara değil avukatlık mesleğine ve barolara yapılmış olarak kabul ediyor her türlü hukuki mücadele içinde olacağımızı duyuruyoruz.

“Daha önce Diyarbakır ve Van'da Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulması kararı verilmiş, ilan edilmiş ve her türlü fiziki altyapısı hazırlanmış olmasına rağmen, mahkemelerin açılmasının ertelenmiş olmasının hak arama hürriyeti ve adalete erişim hakkının açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Daha önce ilan edildiği gibi Diyarbakır ve Van Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulması ve faaliyete geçilmesi konusunda girişimlerde bulunacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz." (DİHA)