F Tipi cezaevlerinin hayata geçirilmesi için 14 yıl önce düzenlenen 'Hayata Dönüş'katliamının gerçek sorumlular halen yargı önüne çıkmadı. Bayrampaşa Cezaevi'nde operasyonda ağır yaralanan Hacer Arıkan, "Tek kaybetmememiz gereken şey umut" dedi.

Milliyet gazetesinden Burcu Karakaş'a konuşan mağdur avukatlarından Güçlü Sevimli, “Gerçek sorumluların yargılanması lazım. Başından beri peşinde olduğumuz Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı’na mensup askerlerin soruşturması bitmek üzere” dedi.

Türkiye genelinde F tipi cezaevlerinin açılabilmesi için 2000 yılında 20 cezaevine eşzamanlı düzenlenen ve 2 asker ile 28 mahkûm olmak üzere 30 kişinin ölümüyle sonuçlanan 19 Aralık ‘Hayata Dönüş’ Operasyonu’nun üzerinden 14 yıl geçti. Operasyonlara ilişkin ilk duruşma, 10 yıl aradan sonra Elazığ Jandarma Komando Birliği’nde görevli 39 erin yargılandığı Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 23 Kasım 2010 tarihinde görülmüştü.

Avukat Güçlü Sevimli, operasyonu gerçekleştiren sorumluların yargı önüne çıkartılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 39 erin yargılandığı dava sürüyor. Mahkeme taleplerimizi kabul ediyor, gerekli araştırmaları yapıyor. Ancak gerçek sorumluların, operasyonu gerçekleştirenlerin yargılanması lazım. Ümraniye Cezaevi’ndeki operasyonla ilgili de dava devam ediyor. Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tavrı çok kötü, talepler kabul edilmiyor. Mahkeme hiçbir konuda araştırma yapmıyor. Sadece sanıkların talimatla ifadelerini alıyor. Yani gerçeği ortaya çıkarma gibi bir çaba yok. Öte yandan, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından Ümraniye ve Bayrampaşa’daki operasyonlara ilişkin yürütülen bir soruşturma var. Son olarak Bayrampaşa Cezaevi’nde ‘Tufan’ planını uygulayan Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı’na mensup askerlerin isim listesi geldi. O listeler kapsamında savcılar ifade alıyor. O soruşturma çok önemli. Ölümlerde az çok sorumlu olduğunu düşündüğümüz askerler bunlar. Biz başından beri onların peşindeydik.”

Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan operasyon sırasında yanarak ağır yaralanan Hacer Arıkan da, operasyonun yıldönümünde konuştu. Yaşamını Almanya’da sürdüren Arıkan şunları söyledi: “Tedavilerim hâlâ sürüyor. Az önce fizyoterapiden çıktım. Yaşamın kendisi güzel, yaşıyor olmak güzel. Dünya ve ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. Tek kaybetmemiz gereken şey, umut. Umudumuz var olduğu sürece, güzellikler var olmayı sürdürecektir. 19 Aralık benim için bir yandan sevdiğim insanları kaybetmek, diğer yandan ise ülkemiz açısından olmaması gereken, dünyaya kötü bir örnek demek. Yaşam mücadelesini umutla sürdürmeliyiz.”


19 ARALIK'TA NE OLMUŞTU?

2000 yılında hapishanelerde koğuş sistemi yerine F Tipi cezaevi uygulamasına geçilmesi kararına karşı mahkûmlar süresiz açlık grevine başladı. Tecride karşı 20 Ekim’de başlayan açlık grevinin 45. gününde ölüm orucu kararı alındı. Eylemde artık ölüm sınırına gelindiği günlerde heyetler dönemin hükümeti ve mahkûmlarla görüşerek “çözüm” bulmaya çabaladı. Bu görüşmeler sonucu 9 Aralık’ta Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ölüm oruçları ve açlık grevlerini sona erdirmek amacıyla F Tipi ceza ve tutukevlerine nakillerin ertelendiğini açıkladı.

Artık çözüm için bir umut var derken, bu açıklamadan sadece 10 gün sonra 20 cezaevine 10 bin güvenlik kuvvetiyle büyük bir saldırı başladı. Operasyon basına “Hayata Dönüş” olarak duyuruldu ama aradan yıllar geçtikten sonra operasyonunun adının “Tufan” olduğu ortaya çıktı.

Kanlı saldırıda tam 30 mahkûm ve 2 asker hayatını kaybetti. 237 mahkûmun yaralandığı operasyon sonrası Edirne F Tipi Cezaevine 348, Kocaeli F Tipi Cezaevine 340, Sincan F Tipi Cezaevine 341, Kartal F Tipi Cezaevine 67 mahkum sevk edildi.