10 Ekim'de Ankara'da tren garı önünde yaşanan IŞİD saldırılarına yönelik görülen davada, Hakim Selfet Giray, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, yurtdışında olduğu tespit edilen firari sanıklar için kırmızı bülten çıkarılması için Adalet Bakanlığına başvurulmasına, sanıkların yargılandıkları diğer dava ve soruşturmalara ilişkin ilgili başsavcılıklardan talep edilmesine karar verdi. 

Giray, ihmali olabilecek kamu görevlileri hakkında savcılık mütaalası ve müştekilerin beyanlarının çözülerek talepleri doğrultusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi.
Duruşma sonrasında;

Mülkiye Müfettiş Raporunun dosyaya eklenmesi talebi kabul edildi.

Tüm kurumların müdahillik talebi kabul edildi.

Duruşma 2-3-4 Mayıs günlerine ertelendi.

Katliamda yakınlarını kaybeden aileler kararı mutlulukla karşıladı.

Butrcu Cansu'nun BirGün'de yer alan haberine göre, Ankara Katliamı Davasının ikinci duruşmasının beşinci günü ailelerin Tren Garı’nda yaptığı katliamın 16’ıncı ayı anması ile başladı. Taleplerini ileten müşteki avukatları, “Kamu sorumluluğu göz ardı edilmesin” vurgusu yaptı. Avukatlar, “Mülkiye Müfettişleri Raporu’nun dosyaya dahil edilmesini, patlamadan sonra kaç ambulansın görevlendirildiğinin açıklanmasını, firari sanıkların kırmızı bültenle aranmasını, kovuşturmanın genişletilerek iddianamedeki eksiklerin tamamlanması, sanıklar hakkındaki dosyaların mahkemeye teslim edilmesi, patlama alanına gaz atanların soruşturulması” talep etti. Sanıkların “büyük bir cüret” ile müştekileri tehdit ettiği anımsatılarak, sanıklar hakkında asla ‘tahliye’ çıkmaması talep edildi.

"SUÇSUZSUM"

Sanık Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Hatice Aydın, müvekkilinin farazi suçlamalarla tutuklu olduğunu iddia ederken, Sanık Mehmedin Baraç da iddianamede yer alan Bağdadi’ye yazdığı belirtilen mektubun kendisine ait olmadığını ileri sürdü. Sanık Yakup Yıldırım, sevdiği bir kız nedeniyle yüzlerce kez Hakan Şahin’le görüştüğünü savunurken, iddianamede patlamada kullanılan aracı tahsis etmekle yer alan sanık İbrahim Halil Alçay, oğlunun adının Hezeyfe olduğunu belirterek Huzeyfe’nin babası anlamına gelen “EbuHuzeyfe” kod adının kendine ait olmadığını ileri sürdü. Salondaki aileleri tehdit eden Sanık Abdülmubtalip Demir ise, “Ellerim kelepçeli nasıl tehdit edebilirim” savunması yaptı. 10 Ekim Katliamı Davası Avukatları ise, “Olası bir tahliye durumunda yeniden bomba hazırlayıp patlamayacağının bir garantisi yok” uyarısı yaptı.

PROVAKİF SAVUNMA 

Sanık avukatı Orhan Şahin’ın “provokatif” savunması sürekli salonda tansiyonun yükselmesine sebep oldu. Şahin, Mahkeme Başkanına “IŞİD mi, müvekkiller mi, İslamiyet mi yargılanıyor” diye sordu. Şahin’in savunmasına “Burası Şeri Mahkeme değil” yanıtı verildi.

POLİS VE JANDARMA SAYISI İKİ KATINA ÇIKARILDI

Müşteki ve sanık avukatlarının beyanlarına geçilmeden, salondaki polis ve jandarma sayısı iki katına çıkarıldı. Avukatların talep ve itirazlarının dinlenebilmesi için kalan yaklaşık 40 müştekinin önümüzdeki duruşmada dinlenme kararı alındı.

MÜŞTEKİ İFADELERİ KATLİAMA YOL VERDİĞİ ORTAYA ÇIKARD

Müşteki avukatlarından İlke Işık, 4 gündür 125 büyük acının dinlendiğini belirterek, müşteki ifadelerinde yer alan şu beyanlara dikkati çekti: “İstihbaratlara rağmen önlem almak yerine önlemler zayıflatılmış. Polisin alanda olmasından kaynaklı özel bir durum var. Alana sağlık hizmeti ulaştırılmıyor, sağlık görevlisi yok. Polis katliamdan hemen sonra gaz sıkıyor ve ambulansların alana giriş yolunu kapatıyor.”

DOSYAYA ALINSIN

Avukat Ziynet Özçelik, gaz kullanımı üzerinden devletin sorumluluğuna dikkati çekti.

KAMUNUN SORUMLULUĞU GÖZARDI EDİLMESİN

Müşteki Avukatlarından Sevinç Hocaoğulları, sanıkların diğer dosyaları üzerinden kamunun sorumluluğuna dikkati çekerek, “Gelen belge ve bilgiler bizim tespitlerimizin doğruluğunu ortaya koydu ve bu dosyalarda başkaca IŞİD’lilerle de ilişkiler ortaya çıktı. Cihatçıların sınır geçişlerinde nasıl rahat hareket ettiğine ilişkin çok fazla beyan var. Bütün ilişki ağının ortaya çıkarılsın” diye konuştu.

Müşteki avukatlarından Kazım Bayraktar da kovuşturmanın genişletilmesini talep etti.

TAHLİYE DURUMUNDA YENİDEN BOMBA PATLATABİLİRLER

Müşteki avukatlarından Özcan Karakoç, “Cumhurbaşkanı, Başbakan değil, bütün kamu görevlilerinin sorumluluğu ile ilgili deliller toplansın. Sanıkların tutukluluğuna devam etsin. Çünkü olası bir tahliye durumunda yeniden bomba hazırlayıp patlatmayacaklarının bir garantisi yok.”