1 Mayıs 1977 olaylarıyla ilgili hazırlanan belgesel için araştırma yapan ve materyalleri toplayan DİSK Basın Yayın Halkla İlişkiler sorumlusu Fahrettin Erdoğan, o dönemde yazılan yazılar ve yapılan araştırmaların olayın Kontrgerilla tarafından işlendiğini ortaya koyduğunu söyledi. Erdoğan, açılan davada DİSK’in avukatı Rasim Öz’ün mahkemeye sunduğu delillerin ise ortadan kaybolduğuna dikkat çekti.

 

Erdoğan, olaylarla ilgili yapılan kritik bir görüşmeyi şöyle anlatıyor: “Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in 7 Mayıs 1977’de Cumhurbaşkanı’yla yaptığı bir görüşme vardır. Bu görüşmenin detayları Cüneyt Arcayürek’in ‘‘7’’ dizisinde anlatılır. Ecevit bir mektup kaleme alarak, ‘Devlet içinde ABD tarafından finanse edilen Kontrgerilla gruplarının bulunduğunu, o grupların çoğunun vatansever hislerle değil, çıkar ilişkileri içinde hareket ettiğini, finansmanın 1977’den itibaren kesildiğini ve başbakanlıktan kaynak istendiğini, 1977 1 Mayıs’ında ateş açanların bu gruplardan olduğunu düşündüğünü’ anlatır.”

 

Erdoğan’a göre, Berktay’ın “Üzerimden kurşun geçmedi” ifadesi tanıklıklar ışığında gerçeği yansıtmıyor. “Asıl önemli olan bir devletin 35 yıl boyunca böyle bir katliama seyirci kalmasıdır” diyen Erdoğan, 1 Mayıs 1977’de uzun namlulu insanların fotoğraf ve görüntülerinin de DİSK’te bulunduğunu söylüyor. “O dönem davayı yürüten avukatımız Rasim Öz kullanılması talebiyle görüntüleri mahkemeye sundu. Bir daha biz bu görüntüleri geri alamadık. Katliamdan sonra 526 kişi yakalandı. 422’si hakkında takipsizlik kararı çıktı, 98 kişi 14 yıl yargılandı ve aklandı. Yargılananların tamamı orada bulunan mağdurlardı.”

 

CAN: ARKADAŞIM VURULDU

1 Mayıs 1977 hakkında 29 Nisan’da suç duyurusunda bulunan 78’liler Vakfı Başkanı Celalettin Can da ateş açıldığını söylüyor. “Yanı başımda arkadaşım açılan ateşten öldü” diyen Can o dönemde bu olayın aralarında 5 Haziran 1977’de re’sen emekliye sevk edilen subayların da bulunduğu bir grup tarafından tertip edildiği görüşünde: “Biz başta Orgeneral Namık Kemal Ersun, Korgeneral Recai Ergin, Korgeneral Musa Öğün, Halit Narin (TİSK Başkanı) ve Hiram Abas’ın da (MİT’çi) içinde bulunduğu bir grup hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bu isimler daha sonra hazırlanan raporlarda ve araştırmalarda ortaya çıkan isimler. Sular İdaresi, Intercontinental üzerinden ateş edildiğini biz de tanıklar olarak gördük.”

 

O dönem Politika gazetesinin yayın yönetmeni olan Aydın Engin ise günün panoramasını şu sözlerle çiziyor: “Gazetede herkes ama herkes, izin filan almadan Taksim’e gitmişlerdi. Gazetede düzeltme servisinden Zihni Anadol, İsmail Cem ve ben kalmıştık. Akşam üstüne doğru yazıişleri salonunda, o zamanlar ana iletişim aygıtları olan telekslerin ‘flash haber’ verirken kullandıkları zil sesleri çınlamaya başladı. Birbirini tutmayan haberler: Taksim’de provokasyon... 1 Mayıs kana bulandı... Sular İdaresi’nin duvarında uzun namlulu tüfek taşıyanlar görüldü... İntercontinental Oteli’nin (Şimdiki The Marmara) 7. katından meydana ateş açıldı... Cem hıçkırarak ‘Teleksler ölüm saçıyor ve biz çaresiziz’ dedi.” (Ayça Örer / Radikal)

 

NAZIM ALPMAN: 34 KİŞİDE KURŞUN YARASI

Bu arada hazırladığı belgeselle ilgili İMC TV’de yakından araştırdığı 1 Mayıs 1977 katliamını anlatan Nazım Alpman ölen sayısının gerçekte 42 olduğunu, bunlardan 34’ünde kurşun yarası bulunduğunu açıkladı. Bütün bu bilgilerin resmi mahkeme ve hastane raporlarında, Nail Güreli’nin ilgili kitabında bulunduğunu anlatan Alpman, ölenlerin çoğunun ezilme sonucu geliştiği yönündeki inancın yanlışlığını anlattı.