Kişiliğimin dikenlerini, çiçeklerini oluşturduğum yıllardan bu yana göğsümün ortasında hissettiğim sızılara hep kulak verdim ben. Bugünkü beni oluşturan her şeyin ardında kendime kulak vermem yatıyor.

Peşinden koştum durdum soruların yıllarca. Biliyorum ki bilgi sahibi olmadan fikir yürütmek güdük kalıyor gerçekler karşısında.

En önemli sorunlarımızdan birisi de emek harcamadan fikir yürütmek. Bu toplumda kulaktan dolma fikirlerle, okuduğu birkaç cümle ile hayatının zeminini güvenli bir zeminde tutarak yaşayan milyonlarca insan var.

Bilginin ardından ilerlemek meşakkatli bir yol. Bugüne kadar öğrendiklerinin doğru olmadığını fark etmek ve doğrunun ardından gitmek daha da çok emek isteyen bir yol. Üstelik toplumun değerleriyle çatışarak ilerlediğiniz yolda kendinize birçok cephe açmak hiç de istenmeyen bir güçlükler silsilesi.

Ne var ki hem alternatif yaşam tarzlarına kucak açarken hem de toplumun değerleriyle çatışmadan yaşamak insanı ikiyüzlü, kaypak bir zemine sürükler ki benim en çok kızdığım kesim bu insanlar.

Geçenlerde sinirlerime hakim olamayıp hiç de göstermek istemediğim bir tepki gösterdim bir arkadaşıma. Böylece onun feministler konusunda ki ön yargılarını perçinledim. Bugünkü ruh halimle çok daha aklı selim konuşabilirdim ama o an hakim olamadım ve bağırdım. Sohbetimizde cinsiyetçi olmayan, konuşmaktan yorulmadığım bu arkadaşım, kadın meselesi açılınca ‘buradaki kadınları Suudi Arabistan’a götüreceksin görecekler orada kadınların ne yaşadığını’ dedi. Bir an gözüm karardı sanki. Öylesine sinirlendim ki üzerine üç gün konuşabileceğim bir konuda boğazımda düğümlendi kelimeler.

Ben bana bu kadar yakın duran erkekten bunu duyunca mı sinirlendim bu kadar, ikiyüzlülüğe mi yoksa uğradığımız hakarete mi bilemedim. Üsluba takılıp kaldım tepkimde.

Peki, bu cümle bize ne anlatıyor?

Ben ne anlattığından çok ne anlatmadığıyla alakalıyım. Ne anlattığını konuşup konuşup bir adım öte gidememek beni daraltıyor.

Bu durumda bazı verilere baksak iyi olacak.

Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok). Ya doğar doğmaz öldürülüyorlar (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamıyorlar.

Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasında. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolar.

Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddeti ile ölüyor veya sakat bırakılıyorlar.

En az üç kadından biri dövülüyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal ediliyor(tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimse. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şekli.

Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar veriliyor. Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğu.

Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılıyor.

Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı gösteriyor ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70'i eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülüyor.

Her 5 kadından 1'i hayatının bir döneminde tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı oluyor.

Dünyada, ağırlıklı olarak Afrika kıtasında 135 milyondan fazla kadın sünnet ediliyor.

280 milyonluk Arap dünyasında her 2 kadından 1'i okuma yazma bilmiyor

Suudi Arabistan'da kadının oy hakkı 2011 yılında verildi.

1.2 milyar yoksulun %70'ini kadınlar oluşturuyor.

Mültecilerin %80'ini kadınlar oluşturuyor.

Dünya'daki arazilerin sadece %1'i kadınlara ait.

Okuma-yazma bilmeyen ve eğitim hakkından mahrum 1 milyardan fazla yetişkinin 2/3'ü kadın.

Biz feministler lütfen bunları fark edin ve bizi duyun diyoruz. Fark etmek insana sorumluluk yükler. Türkiye’deki kadınları Suudi Arabistan’a götürmek değil tüm dünyada kadınlara uygulanan bu düşmanlığa bizle beraber ‘dur’ deyin istiyoruz.

Duyun bizi…!