Bir zamanlar bir röportaj okumuştum, porno sektörünün zor çalışma şartları hakkındaydı. Orada sadece insanların gördükleri elemanlar değil daha ağır işçilerden de bahsediliyordu.

Filmler öyle bir çırpıda senaryosuna uygun çekilmiyordu. Arada kesintiye uğruyor, molalar veriliyordu. Bu kısa molalarda ereksiyon halindeki oyuncuların aynı durumda kalmasını sağlayan kadınlar ve erkekler vardı. Artık bu göreve kim talip oluyorsa, onun işi hikayenin kahramanının gücünü stabil tutabilmekti.

Biraz önce televizyonda haberleri seyrederken aklıma geldi bu ağızlarıyla, oyuncunun gücünü kaybetmemesine yardımcı olan kadın ve erkekler.

Şahit olduğumuz bir sürü durumu bize farklıymış gibi ya da hiç olmamış gibi anlatmaya çalışan siyasetçiler, köşe yazarları var.

Onlardan bir tanesinin yazısını okuyordu ekrandaki spiker, işte dedim, onlardan biri.

Kendini öteleyen, gücün hizmetine giren insanlar...

Elbette bizim bilmediğimiz üstün düşüncelere sahiptir onlar.

Benim itirazım aptal yerine konmak.

Yaşadığım, şahit olduğum olayı bana farklıymış gibi anlatan birinin amacını anlayıp, ya şimdi adamın işi bu, demek bana pek normal gelmiyor.

Zaman kaybı.

En önemlisi yalan söylemek, olanı çarpıtmak, siyasetin gelir geçeri dediğiniz zaman -insan bu herkesin meşrebi farklı-, o kadar abartılıyor ki bu gelir geçerler, gerçekler bu hayalbaz insanların hayallerinin gürültüsü karşısında, gerçekliğini sessizce yürürlüğe koymak zorunda kalıyor.

Oysa paylaşmak hafifletir, görmezden gelmek değil.

En önemlisi de insan zekasına, yaradılışına hakaret etmektir.

Hiçbir insan duruşu, başka bir insanın duruşu karşısında üstün değildir. Bunun böyle olduğunu düşünmek zavallılıktır.

İnsanımız bu günlerde yorgun yaşatılanlardan dolayı, o yüzden gücün gölgesinde güçlendiğini sananların sesi gür çıkıyor.

Lütfen yorulmak yerine, zaman kaybetmeden aklınıza gelen ilk kelimelerle kendinizi ifade edin, edin ki bilsin o insanlar onları net gördüğünüzü.

Güzel günlerde görüşelim ve görüşmelerimiz iyiliklere vesile olsun.