Gezi direnişi ile birlikte bu coğrafyada, özellikle de muhalif insanlar, artık başka bir deneyimden ve de daha güçlü bir özgürlük perspektifinden doğru başka bir hayat demeye devam ediyor. Gezi direnişi en geniş anlamı ile oldukça başka başka ezilmişlik halleri üzerinden kendilerini kuran yapı ve de bireylerin bir arada olmasını sağladı. Bu bir arada olma hali geçici bir süreçle de sınırlı kalmadı. Gezi’de atılan kıvılcım bugün birçok kentin sokaklarında, parklarında, meydanlarında devam ediyor. Özellikle 27 Mayıs ile başlayan süreç yarını önceden kestirilemeyen bir özgürlük deneyimi oldu. Bir taraftan yıllardır baskı ve sömürüye karşı özgürlük mücadelesi veren sosyalist gruplar, Kürt Özgürlük Hareketi, anarşist yapılar, hayvan özgürlüğü için çalışan gruplar, cinsiyet özgürlükçü politikalar yürüten yapılar, ekolojik mücadeleyi yıllardır ısrarla yürüten yapılar ve diğerleri…

Bir arada olmanın, birlikte mücadele yürütmenin en güçlü deneyimleri yaşandı. Bugün bu deneyimler başka şekillerde devam ediyor. Hatay/Antakya’da devam eden sokak hareketi, kitlesel buluşmalar, festivaller, Ceylanpınar, Nusaybin’den tel örgüler/mayınlı tarlalar ile birbirlerinden ayrılmak istenen hayatlar bu başka bir hayatın mümkün olduğunu mücadeleleri ile bizlere gösteriyorlar. Dersim’de geçmişten gelen direnişinde 13. Munzur Doğa ve Kültür Festivali ile bir adım daha yürüyerek sürece katkısını bir kez daha gösterecek. Öncesi başka bir anlatı, neredeyse bir asırdır devletin milliyetçi, militer, erkek egemen politikalarından kaynaklı faşizan yöntemlerine karşı mücadele eden bu coğrafya doğa/doğal hayat ve insanın özgürlüğünün ancak bir arada olabileceğini de gösteriyor.

Devletin ısrarla Dersim’i sulara gömerek insansızlaştırma politikalarının somut ifadesi olan dokuz adet barajdan biri olan Uzunçayır Barajı su toplamaya başladığında gördük.  Barajdan kaynaklı su toplanmaya başladığında, baraj yapımlarının sadece insan hayatı değil, bütün bir doğanın, hayvanların, bitkilerin hakkının yok edildiğini bizlere gösterdi. Burada insanlar ile birlikte aslında bir bütün olarak Dersim coğrafyasının hedef alındığını gördük. Nil ve Amazon gibi dünyanın sayılı nehirlerinde bile birden fazla baraj yapılmaz iken, Munzur’da 8 barajın yapılmak istenmesini başka türlü anlamak mümkün değildir. Bin bir çeşit bitki ve bölgeye özgü çok sayıda hayvan türü ile müthiş bir doğa güzelliğine sahip Munzur Vadisi, öngörülen barajların kurulması ile bütün doğa ve doğal yaşam alanları da su altında kalacak.

Kendi hayatlarına, sokaklarına, parkına, ağaçlarına karşı devletin/AKP hükümetinin bitmeyen bir iştahla saldırması üzerine başlayan Gezi direnişi 13. Munzur Doğa ve Kültür Festivali ile bir adım daha ileri gidecek. “Dersim’de kültürel ve ekolojik kırıma hayır, diren Dersim” şiarı ile bu yıl 13’cüsü gerçekleştirilecek festival programı iki gün önce açıklandı. Dersim özgülünde yaşanan heyecan ile birlikte başka kentlerde de heyecanlı bir hazırlık devam ediyor. İlk gerçekleştiği yıllardaki heyecanı zamanla zayıflayan ve içerik olarak da çok eleştiri alan festival bu yıl oldukça kapsamlı bir program ile ilk başladığı heyecanı yakaladı.

Dersim’de k atılımcı bir tarzda hemen hemen bütün yapı ve de kurumların içinde bulunduğu bir hazırlık sürecinden sonra artık her şey hazır ve kent insanlarını bekliyor. Misafiri olmayan bir buluşma daha yaşayacağız, ilk adımını atması ile hemen hemen herkesin burası benim, bu kent, bu nehir, bu ağaçlar, bu orman diyebileceği bir atmosfer bekliyor. İşte burada başka bir hayat filizleniyor, Gezi’de yaşadığımız ortaklığın bir kent özgülünde hayat bulmasını yaşayacağız. Bu coğrafya bir arada kendi özgür alanlarını yan yana düşünen grup ve de bireylerin bir arada özgür hayat inşasının mümkün olduğunu bir kez daha yaşayacağız. Artık geri dönüşü yoktur, biriken bütün imha, inkâr politikalarına karşı kendi özgür hayatlarımızı birlikte kuracağız. Bir arada/komünal bir hayatı bir parkta başlatan, daha sonra aynı kentin onlarca parkına, sonra başka başka kentlere yayan bu deneyim kendisini artık daha geniş alanlarda gerçekleştirmelidir. Gezi ruhu ile haydi Dersim’e, Haydi özgür hayata!