DEMOKRAT HABER

“ÖĞRENCİ ANDI (1997)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”

Her zaman tartışma konusu olan öğrenci andının kaldırılması talep edildi. Bu talep bu defa öğretmenlerden geldi...

Eğitim-Sen İstanbul 7 nolu şube başkanı Emin Ekinci yaptığı açıklamada, her sabah ilköğretim öğrencilerine zorunlu olarak okutulan öğrenci andı, okulda disiplini sağlama adına öğretmene, “Rahat!”, “Hazır ol!” komutu ile militer bir kimlik kazandırıyor, üstün ırk vurgusu ile öğrenciye de “milli”duygular yüklüyor” dedi.

Emin Ekinci, aynı zamanda “usta- çırak’’ ilişkisinde olduğu gibi geleneksel olarak devam eden davranış biçimlerini terk etmeyen bazı okul idarecileri tarafından, sabahın erken saatlerinde okulun önünde toplanan öğrenciler, azarlanarak sıkı bir denetime tabi tutuluyor. “Sallanma!”, ”Kıpırdama!”, “Olmadı, tekrar söyle!”, “yakışıyor mu sizlere!’’gibi aşağılayıcı, özgüveni yok edici, değersizleştirici ifadeler kullanılarak ‘disiplin’ adı altında adeta bir ‘kışla düzeni’ veya ‘çalışma kampı’ sistemi oluşturuluyor” dedi.

“Ve sonunda hep bir ağızdan, gırtlakları yırtarcasına çıkarılan seslerle ‘Andımız’ okunuyor” diyen Ekinci, bir öğrencinin derse girmeden önce karşılaştığı bu durumun ne eğitimle, ne öğretimle, ne de pedagojik yaklaşımla hiçbir ilgisi olmadığını belirtti.

Eğitim-Sen İstanbul 7 nolu şube başkanı Emin Ekinci, öğrenci andının özellikle, farklı kültür ve kimliklere sahip binlerce öğrenciye ayrımcılık anlamına geldiğini, asimilasyon politikasının sabahın ilk saatlerinde başlatıldığını ve büyük beklentilerle evlerinden okullarına gönderilen öğrencilerde şizofrenik bir kişiliğin temellerinin atıldığını belirtti.

“Öğrenci Andı mutlaka kaldırılmalıdır!” diyen Eğitim-Sen İstanbul 7 nolu şube başkanı Emin Ekinci ayrıca, ders kitaplarındaki ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi söylem ve yanlış bilgilerin de ayıklanması gerektiği söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığının 19 Mayıs törenleriyle ilgili yeni düzenlemesinin, bütün yetersizliklerine rağmen anlamlı olduğunu söyleyen Ekinci, “Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasıyla devam eden süreci olumlu görmekle birlikte, bu dersteki bilgilerin kısmen de olsa Vatandaşlık Bilgisi dersi içine yerleştirilmesi söz konusu olacaksa, Milli Güvenlik dersinin kaldırılması tek başına hiçbir şey ifade etmeyecektir” dedi. Ekinci, eğitim-öğretim açısından yanlış olan bu dersin tüm programıyla birlikte kaldırılmasını istedi.

Ekinci, “Eğitim-Sen’in, ‘Öğrenci Andı’ uygulamasının en kısa zamanda mutlaka iptal edilmesini zorunlu din derslerinin hemen kaldırılmasını, anadilde eğitim hakkının yasal güvence altına alınmasını savunduğunu, bu değişiklikler olmadan, tek başına Milli Güvenlik derslerinin kaldırılması ile eğitim sistemine olumlu bir özellik kazandırılmasının mümkün olmadığını belirtti.

ANDIMIZIN TARİHÇESİ
Türkiye'deki ilkokullarda her sabah öğrencilere söylettirilen and, ilk olarak1933 yılında eski Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazıldı.

“ÖĞRENCİ ANDI (1933)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.”

Talim Terbiye Kurulunun bu kararına göre, öğrencilerin her gün tekrar edeceği "Öğrenci Andı" ile ilgili olarak Millî Eğitim Bakanlığı, 18 Mayıs 1933 tarih ve 1749/42 sayılı genelgeyi yayımladı. "Öğrenci Andı"nın amacı ve söylenirken nelere dikkat edilmesi gerektiği bu genelgede açıklandı.

And, 1972 yılında değiştirildi. 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesinde andda yer alan "budunumu" kelimesi "milletimi" olarak değiştirilirken "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayan cümle ile sonra yer alan "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi eklendi:

“ÖĞRENCİ ANDI (1972)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam;
Küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi, canımdan çok sevmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin Amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene!”
 
And, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi. "Öğrenci Andı"nın günümüzde söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesiyle belirlendi. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı"nı söylüyorlar:

“ÖĞRENCİ ANDI (1997)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”
 
________________________________________
 
ÖĞRENCİLERİN HER GÜN TEKRAR EDECEĞİ "AND"
(Günümüz Türkçesine Uyarlanmış Şekli)

18.5.1933
Sayı: 1749/42

İlkokullarda her sınıfta her gün ilk derse girildiği zaman çocukların hep birlikte "Türküm, doğruyum, çalışkanım, yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu (milletimi) özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun." and'ını söylemelerinin kural kabul edilmesi uygun görülmüştür.

1. Her öğretmen bu and'ı bulunduğu sınıfta tahtaya yazacak ve öğrencilerin defterlerine yazdıracaktır. Öğrencilerin bu and'ı doğru olarak defterine geçirdikleri kontrol edilecektir.

2. Öğretmen and'ı, ifade ettiği fikirleri, birer birer çocukların zihin seviyelerine uygun şekilde canlı ve cazip bir dille anlatacak, çocukların and'ın anlamını iyice kavramalarına dikkat edecek, andda çocukların anlamadığı hiçbir nokta kalmamasına önem verecektir. And'da geçen (Türklük, doğruluk, çalışkanlık, yasa, küçükleri korumak, büyükleri saymak, yurdu, budunu (milletini) özünden çok sevmek, ülkü, yükselmek, ileri gitmek, varlığımızın Türk varlığına armağan olması) gibi ifade ve fikirleri çocukların iyice anlamalarına çalışacaktır.

3. Öğretmen öğrencinin bu fikirleri ve ifadeleri iyice anlayıp anlamadıklarını emin olmak üzere, her ifade ve fikir hakkında çocuklara çeşitli sorular sorarak, bu ifadeleri yerli yerinde kullanıp kullanmadıklarını anlamak için öğrenciye cümleler kurduracaktır.

4. Çocukların bu andı anlamadan değil, ifade etmek istediği düşünce ve duyguların iyice anlamlarını kavrayarak, onları bütün benlikleriyle duyarak ve candan benimseyerek söylemelerine dikkat olunacaktır.

5. Öğrenciye bu and ayakta ve hep birden söyletilecek, öğretmende öğrencilerin karşısında ayakta durarak onlarla birlikte söyleyecektir.

6. Bu andı söylerken öğrencinin saygısız bir durum almamasına, dürüst ve ciddî durmasına öğretmen dikkat edecektir.

7. Çocuklar, candan duydukları ve zaman geçtikçe anlamını daha derin bir biçimde anlayacakları asil ve yüksek duygular ifade eden bu andı sevinç ve yüksek arzu ve ilgiyle tekrar ederken millî bir görevi yaptıklarının bilincinde olmalıdır.

Bütün Türk çocuklarının, vicdanlarında yaşatmalarını önemli gördüğüm bu inancı, öğrencilerin yalnız dilinde bırakmayarak hayatlarının her evresinde izlenmesi gerekli bir hayat kuralı olarak kabul etmeleri için bütün meslektaşlarımın ellerinden gelen çabayı göstereceklerine inandığımı bildirir, başarılar dilerim.

Milli Eğitim Bakanı Arşivi