Türkiye'nin dört yanından gençler üç gün Taksim'de yattı; işsizlik ve YÖK'e karşı ses yükseltti. Eylem plaj şemsiyelerinin altında tamamlandı...

PINAR ÖĞÜNÇ/RADİKAL

Plaj şemsiyeleri altına matlar serilmiş, piknik sandalyeleri, yastıklar… Bir köşeye çantalar yığılmış, bir de gece ayazı için battaniyeler… Sürekli bir hareket var. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarından, sendikalardan gelen destek ziyaretçilerine plastik tabaklarda bisküviler, meyveli gofretler, meyve suları ikram ediliyor. Sorumlu olanlar sürekli ortalıktaki çöpleri toparlıyor. Bu gençler üç gün boyunca orayı evleri bildiler, uyudukları ‘sokağı’ kendi meclisleri ilan ederek meclislerin büyüğüne seslerini ulaştırmak istediler.

‘Gençler Meydana’ sloganıyla bir araya geldiklerinde arkalarında dünyadan esen bir rüzgâr vardı. Tunus’un, Tahrir Meydanı’nın ve geçen haftalarda yüz binlerce genci mıknatıs gibi çeken İspanya meydanlarının ilhamıyla, işsizlik ve YÖK’e karşı muhalefette birleşip bir araya geldiler. Aralarında zaten çeşitli gençlik örgütlerinde yer alanlar vardı ama sadece ‘Gençler Meydana’ diyerek buluştular.

Devrimci yoğurt sürer mi?
40 kişi başlamışlar, gün içinde 150 kişiyi geçtikleri olmuş. Geceleri nöbetleşe uyuyorlar, iki gruba ayrılarak. Her hanede bir işsizlik derdi bulunduğundan Taksim’de yattıkları üç gün boyunca çok insandan destek almışlar. Meyvesinden bisküvisine, meyve suyundan güneş kremine minik hediyeliklerle eli dolu geliyor insanlar.
Öğle sıcağını düşündüğünüzde güneş hiç yabana atılacak teferruat değil. Fakat sitelerinde (www.genclermeydana.net) yayımladıkları ihtiyaç listesinde güneş kremini görüp ayıplayanlar da olmamış değil. Fazla burjuva talebi bulunmuş muhtemelen. “Devrimciyiz diye yoğurt mu süreceğiz” diyorlar haklı olarak. Herkesin yanaklar Heidi gibi kızarmış, kollarda tişört izleri...

Brecht sayesinde solcu
Grubun sözcülüğünü Osmangazi Üniversitesi’nde okuyan Işıl Kurt yapıyor. Işıl, geçen yılın sonunda Tayyip Erdoğan rektörlerle buluşurken Dolmabahçe’de dayak yiyen ve fotoğrafıyla orantısız şiddetin belgesi olan o genç kadın. “Dünya bizi buna çağırıyordu” diye tarif ediyor ilk kıvılcımı. İşletme bölümünden bu yıl mezun olacak ama “Özel sektörde çalışmak için tanıdık lazım. Bizimkiler öğretmen. Tanıdık falan yok yani” diyor. Genç-Sen’de MYK üyesi olan Işıl, tiyatro, daha doğrusu Brecht sayesinde politize olmuş. Brecht’in “Durumunu kavramış bir insanı nasıl durdurabilirsin?” cümlesini şiar edinmiş kendine.

Burası mikro-Madrid
14 kişilik bir koordinasyon komitesi kurulmuş. 1990 doğumlu İlke Acar, mikro-Madrid benzetmesini yapıyor. Orada yemek işine onlarca kişi bakıyorsa burada bir-iki kişi kâfi. Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde hazırlık okuyan İlke, internet üzerinde örgütlenmediklerini ama sosyal paylaşım ağlarının bilinirliklerinin artmasında etkili olduğu söylüyor. Ailesinin burada olmasına dair fikrini merak ediyorum “Tabii ki ‘Git de en önde dur’ demiyorlar ama dertlerimizi anladıkları için doğal olarak destekliyorlar” diyor.

‘Kimse kazanmıyor’
24 yaşındaki Pınar Atalay Gazi Üniversitesi’nde edebiyat öğretmenliğini bitirmiş, şimdi önündeki heyula KPSS. Arkadaşları gibi eve kapanıp ders çalışmaktansa Taksim’e gelmiş, “Resmi olarak 350 bin, Eğitim-Sen’e göre 900 bin işsiz öğretmen var. Çalışayım da kendimi kurtarayım peşinde değilim. Çünkü bu sistemde kimse kazanmıyor. KPSS başlı başına bir sorundur” diyor.

Televizyonda görünce...
1989 doğumlu Mehmet Kutlu Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde Sanat Tarihi okuyor. ‘İlk röportajı’ diye çok heyecanlı anlatırken. Gençler Meydana buluşmasının haberini gazetede görünce bir arkadaşıyla hemen karar verip gelmişler. Sınavları yüzünden başını kaçırdığına hayıflanıyor hatta. Ailesi o kadar sıcak bakmıyormuş burada olmasına ama bölümü itibariyle oğullarının pek yakında işsiz kalacağını bildikleri için ses etmemişler.

Liseliler de orada
Alanın en gençlerinden 1993 doğumlu Çağla Eroğlu, Ankara Reha Alemdaroğlu Anadolu Lisesi’nden. Ağzı YGS şifre hikâyesinden yanmış “Üniversiteye girince de harç meselesi, söz hakkı meselesi başlayacak. Ben de Jaguarlı öğrenciler tarafından temsil edileceğim. Meydanda olmak için yine sebebim olacak yani” diyor.

Telefonda 800 dakika
1985 doğumlu Seval Kutlu, Anadolu Üniversitesi’nde Sosyoloji son sınıfta. İleride basında çalışmak istediğinden belki de, ona basın sorumluluğu verilmiş. 150’den fazla kişiyi arayıp ‘Gençler Maydana’ eyleminin haberini o verdi. Son günlerin telefon trafiğini şöyle anlatalım, iki tane 400 dakikalık konuşma paketi bitirmiş.
Genç nüfusuyla övünen bir ülkenin gençlerini bu kadar mutsuz edebilmesi ne büyük ironi. Kendini geleceksiz ve görünmez hisseden gençler Taksim’de şemsiyeleri kapattı. Ama ‘meydana’ çıkmak için sebepleri illa olacaktır, uzun sürmez.