Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde son sınıf öğrencisi ve okul birincisi Mikail Boz, Dekan Yusuf Devran hakkında Ekşi Sözlük'e yazdığı eleştiri içeren iki entry sebebiyle bir yarıyıl okuldan uzaklaştırıldı...

Işıl CİNMEN / Bianet

Mikail Boz
, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Radyo, TV ve Sinema bölümünde okuyor. 4. sınıf öğrencisi;  3.96 GPA ile okul birincisi.

Yusuf Devran, 2011 Şubat'ında Marmara İletişim Radyo, TV, Sinema bölümüne, Doçent olduğu Yeditepe Üniversitesi'nden geçti. Şubat'ta profesör oldu, Mart'ta Bölüm Başkanlığı'na atandı.

Boz, Ekşi Sözlük'te "yusuf devran" başlığına şu entry'i yazdı:

"marmara üniversitesi, iletişim fakültesi'nin, radyo, tv ve sinema bölümü'nün yeni başkanıdır. biraz tepeden inme biçimde getirilmiş gibi görünüyor. kendisi daha önce marmara iletişim'de hiç ders vermedi galiba. buna karşın bölümde o kadar profesör ( esra biryıldız, şükran esen, serpil kirel, ahmet şahinkaya, nurcay türkoğlu) varken ve kendisi daha 20 gün önce, profesör ünvanı almışken, nasıl hemen bölüm başkanlığını alabildi, bir seçim yapıldıysa bu nasıl bir seçimdi anlaması güç doğrusu. günahını almayalım ama özgeçmişinde "samanyolu tv" deneyimi hemen göze batıyor."

Temmuz'da Yusuf Devran fakülteye Dekan olarak atandı. Boz bu atamanın ardından Ekşi Sözlük'te aynı başlık altına şunu yazdı:

"marmara iletişim'de dördüncü ayını tamamlamadan atı aldığı gibi üsküdar müsküdar bırakmayan, dekanlığa yerleşen "profesör." üç ay önce onun "tepeden inme" biçimde atandığını söylemiştim. meğer herif "marmara iletişim'in mesihi" imiş, şimdiden tepeden dekan oldu. pek yakında rektör olursa şaşırmayacağım. işin ilginci tepki gösterip anında görevlerinden istifa eden nurçay türkoğlu dışında doğru dürüst bu "garipliğe"  tepki gösteren kişi de yok gibi. bundan önce melda şimşek'in yardımcı olan ali balabanlar hemen yeni dekan yardımcılığını üstlendi. filiz boshcele ise yüzük kardeşliğini erkenden kuranlardan gibi görünüyor, o da vekaleten iletişim bilimleri başkanlığına atandı. lafın kısası fakültenin biraz imajı vardı, içine ettiler bıraktılar. ortalık atanmışlardan geçilmiyor. bunun adı da yeniden yapılanma."

YÖK Disiplin Yönetmeliği değişmeli

Benimle konuşurken, "Yazdıklarımı üniversitelerde özerklik ve demokratik bilinç düşüncesiyle kaleme aldım. Atanma sistemini hicvetmek için iğneli bir dil kullandım çünkü bölüm başkanlarının atanmayla değil seçimle işbaşına gelmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Ancak belli ki üniversite yönetimi, yazıları eleştiri olarak algılamamış; savcılık bir süre önce bu yazıları soruşturmaya almış. Polis, Boz'u ifade vermesi için çağırmış.

Sonrasında olanları şöyle anlattı: "Bir gün apar topar Dekanlığa çağrıldım ve yönetim kurulu toplantısında sorguya çekildim. Hakkımda soruşturma açıldı. Savunmamda ilgili yazıların demokratik bir üniversite fikriyle yazıldığını, hakaret niyeti taşımadığımı söyledim. Yanlış anlamalara karşı ilgili kişilerden özür diledim. Ekşi Sözlük'teki yazıyı taslağa çevirdim. Buna rağmen üzerimdeki baskılar bitmedi."

Boz, kendini savunurken yönetimden, önce hukuki yolların kullanılıp yazının hakaret içerip içermediğini saptanmasını istemiş ama bu isteği "mahkemenin çok uzun süreceği" gerekçesiyle reddedilmiş.

Dün ise Marmara İletişim Fakültesi Yönetim Kurulu'nun aldığı karar tebliğ edilmiş: "Bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma."

Bunun çok ağır bir ceza olduğunu kabul etmek gerek

Boz, bu cezanın kendisinin bir yılına mal olacağını söylüyor çünkü 4. sınıf öğrencisi olduğu için gelecek yıl güz döneminden dersi yok. Bu yüzden ceza, bir yılını kaybetmesine neden olacak. Ayrıca Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan burs aldığı için bursu da kesilecekmiş.

Boz, "İfade ve eleştiri özgürlüğü kapsamında, daha demokratik bir üniversite yönetimi düşüncesiyle yazdığım yazı, tam da eleştirdiğim yönetim biçimi tarafından cezalandırıldı" dedi.

Şimdi İdare Mahkemesi'ne bu kararın yürütmesinin durdurulması ve bozulması yönünde dava açıyor. Avukatı Güray Dağ, yürütmenin büyük ihtimalle durdurulacağını söyledi.

Umut ederim ki öyle olur ancak sorun burada bitmeyecek. Bugün Ahmet Altan da yazdı. Öğrencilerin geleceğini doğrudan etkileyecek okuldan atma, uzaklaştırma gibi cezalar YÖK'ün 1985 tarihli disiplin yönetmeliğine dayanıyor. Bunun acilen değişmesi gerekiyor.