Fransa, Amerika ve birkaç başka ülkede çalışan akademisyenler bir araya gelip Türkiye'de araştırma ve ifade özgürlüğü üzerine bir çalışma grubu kurdular. Amaçları Türkiye'deki düşünce, ifade ve akademik özgürlüklere karşı yapılan uygulamaları belgelemek, duyurmak ve baskıya uğrayanlar ile dayanışma içinde olmak.

 

Çalışma grubunun Kuzey Amerika ayağının basın bildirisinde şunlar dile getirildi:

 

Türkiye’de araştırma ve düşünce özgürlüklerinin son yıllarda giderek artan bir baskı altına girmiş olduğu, bu baskıyı yaşayanlarca yakından bilinse de, çeşitli nedenlerle bu baskıyı hissetmemiş olanlar, meselenin münferit olaylardan ibaret olduğunu ve demokratikleşme konusunda Türkiye’de 2000’li yıllarda önemli adımlar atmış olan AKP’nin böyle yollara girmeyeceğini düşünüyordu. Ancak Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi araştırmacı gazetecilerin, sonra da Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu gibi tabuları yıkan akademisyen ve yayıncıların, ve hatta aralarında Cihan Kırmızıgül ve Şeyma Özcan’nın bulunduğu mahrum edildikleri eğitimleri ile ülkemizin geleceğini kuracak 500’den fazla üniversite öğrencisinin akl-ı selim sahiplerince gülünecek nedenlerle tutuklanmaları, AKP hükümetinin baskıcı yollara girmekle kalmayıp bağımsız olması gereken yargıyı da kendine bu yollarda yoldaş yaptığını açıkça gösterdi.

 

Bugün gelinen noktanın ne kadar vahim olduğu İçişleri Bakanı Şahin’in Pazartesi günü yaptığı açıklamalardan belli oluyor. Artık Türkiye bir bakan tarafından tanımlanan “bilimsel terör” diye keyfi bir suç kategorisinin var olduğu bir ülke. Sayın Şahin geçen hafta da önemli bir açıklama yaparak hükümet ve yargının koordineli hareket ettiğini bildirmişti. Demek ki Türkiye’de bir akademisyenin yazdıklarından dolayı tutuklanması artık bir hükümet memurunun iki dudağı arasında. 12 Eylül 2010 referandumu ile rafa kalkacağı söylenmiş olan 12 Eylül (1980) rejiminin kaldığı yerden devam ettiğini söylemek çok da abartılı olmayacaktır bu durumda.

 

Türkiye’de Araştırma ve Öğretim Özgürlüğü Uluslararası Çalışma Grubu, bu gidişatın farkında olan ve Türkiye üzerine araştırmalar yapan bir grup akademisyen tarafından 21 Kasım’da Fransa’da kuruldu. Grubun kuruluş metnini internet üzerinden okuyup grupla temasa geçen, Kuzey Amerika’da çalışan ve Türkiye üzerine araştırmalar yapan bir grup araştırmacı da 27 Aralık’ta çalışma grubunun Kuzey Amerika ayağını kurdu.

 

İlk hedefimiz, hapisteki meslektaşlarımıza yalnız olmadıklarını hissettirerek destek olmak ve Arap Baharı akabinde Orta Doğu’ya örnek gösterilen Türkiye demokrasisinin ciddi problemleri hakkında bir farkındalık yaratarak uluslararası kamuoyunu bilgilendirmek. Ayrıca ister askeri, ister sivil olsun Türkiye siyasetinin otoriter eğilimleri üzerine araştırmalar yapılmasını da teşvik etmeyi planlıyoruz. 

 

Elbette ki nihai hedefimiz 12 Eylül 2010’da geleceği müjdelenmiş olan “ileri demokrasi”nin gerçekten de gelebilmesi için Türkiye’de yapılan çalışmalara elimizden geldiğince katkıda bulunmak. Bizler Türkiye’nin bugünkünden çok daha kaliteli bir demokrasiyi hak ettiğine inanıyor ve 12 Eylül askeri rejiminin sivil kostümlerle tekrar sahneye konulmasından endişe duyuyoruz. Dünyanın en büyük yirmi ekonomisi arasına giren Türkiye, üniversite kürsülerinin hükumet tarafından hedef gösterildiği ve tutuklu gazeteci sayısında lider bir ülke olmak yerine neden dünyanın en ileri yirmi demokrasisinden birine de sahip olmasın? 

 

İlgili linkler:

 

http://gitamerica.blogspot.com/

 

http://www.gitinitiative.com/

 

DEMOKRAT HABER