Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ankara’da bir Anadolu lisesinde soruşturma yürüten Milli Eğitim Bakanlığı denetçilerinin, kendilerinden önce okulda soruşturma yapan müfettişler ve iki öğretmenin Aleviliği ile ilişkili sorgulama yapmasını “hukuk tekniği” ifadesi ile savundu.

Ankara’nın Mamak ilçesindeki Yunus Büyükkuşoğlu Anadolu Lisesi’nde Müdür Yardımcısı Tuncer Küllücek’in yönetim tarzı ve işlemleri okuldaki çok sayıda öğretmen tarafından Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikâyet edilmişti. Müdürlükten görevlendirilen eğitim denetmeni Cengiz Karahan, incelemelerinin ardından hazırladığı raporda, Küllücek hakkında “öğrenci dövmek ve hakaret etmekten” maaş kesimi; felsefe öğretmeni Suat Özcan’a yönelik sözleri nedeniyle “Görevin yerine getirilmesinde siyasi düşünce, din ayrımı yapmak”tan kademe ilerlemesinin durdurulması; küfürlü sözleri nedeniyle aylıktan kesme cezalarının verilmesi ve başka okula atamasının yapılmasını istemişti.

‘ALEVİ MİSİN’ DEDİLER

Cumhuriyet'in haberine göre; okulda kısa bir süre sonra ikinci bir soruşturma başlatıldı. İlk soruşturmada şikayet edilen Müdür Yardımcısı Küllücek, kendisini şikâyet eden felsefe öğretmeni Özcan’ın yanı sıra Okul Müdürü Turan Kantos ve ilk soruşturmayı yapan eğitim denetmeni Karahan’ı Alevilik üzerinden ayrımcılık yapmakla suçladı. Küllücek, üç eğitimcinin de Alevi olduğunu, ilk soruşturma safhasında “Sunulan belgelerin ‘gerek yok’ diyerek soruşturmaya dahil edilmediği”, “Tanık göstermelerine izin verilmediği” iddialarında bulundu. Bakanlık merkezinden gelen iki denetçi, soruşturmayı söz konusu eğitimcilerin, yani iddia sahiplerinin Aleviliği üzerinden sürdürdü ve okuldaki diğer öğretmenlere, bu konuda sorular yönelterek açıklamalar istedi. Öğretmenler, bu soruşturma tarzına tepki gösterdi.

ALEVİLİK SORGUSU MAHKEMELİK OLUNCA

“Alevilik sorgulaması” şeklinde skandala dönüşen ve Cumhuriyet’te kamuoyuna duyurulan ikinci soruşturmada üç eğitimci hakkında herhangi bir usulsüzlük tespit edilmezken Aleviliği sorgulanan felsefe öğretmeni Suat Özcan, Bakanlık denetçileri hakkında tazminat davası açtı. Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde görülen davaya Milli Eğitim Bakanlığı da hukuk müşavirliği aracılığıyla bir savunma gönderdi. Ancak savunma ikinci bir skandala dönüştü. Bakan adına hukuk müşaviri Sevgi Kara’nın kaleme aldığı savunmada şöyle denildi:

“Bakanlık denetçilerimiz özel olarak söz konusu bu soruşturmada, genel olarak ise tüm soruşturmalarda soruşturma konusu kişi ya da kişiler hakkında ileri sürülmüş olan iddiaların sahibi olmayıp başta gerçek kişiler olmak üzere kendileri dışındaki gerçek ve tüzel kişilere ait iddialar konusundaki maddi gerçeğin ne olduğunu tespit ederek bunun hukuk normları karşısındaki durumunu ortaya koymaktadırlar. Bu yapılırken de kişilere ait vaki iddialar, soruşturma konusu kişilere sorulmaktadır. Yani bu sorunun sorulması soruşturma ve hukuk tekniği gereğidir. Zaten bir kişinin bu inanca sahipliğini ispatlayacak başta nüfus cüzdanı olmak üzere hukuksal bir veri kaynağı da olmadığı için kişilere sadece mezhepten kaynaklı olarak ayrımcılık yapılıp yapılmadığı hususu soruşturulmuştur.”