Boğaziçi Üniversitesi'nde tarihi bir tören yaşandı. "Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme" adlı doktora teziyle girdiği akademik hayatı, "Marksist propaganda ve bölgecilik" suçlaması nedeniyle Erzurum Atatürk Üniversitesi'nden atılmasıyla kesilen İsmail Beşikçi'ye onursal doktora verildi.

Okuldan atılması yine bir meslektaşının başvurusuyla olmuştu, “Marksist” olmak bir suçtu elbette o zamanlar, ancak şikayetçi sosyoloji doçenti Orhan Türkdoğan’ın ikinci suçlaması daha önemliydi: “Bölgecilik” denilen şey, aslında Beşikci’nin çalışmalarının Kürt varlığını inkara dayalı, akademinin de hakikat diye benimsediği ideolojik tutuma, adlı adınca Kürt, Kürtçe, Kürdistan kavramlarını kullanarak meydan okumasıydı.

12 Mart döneminde cezaevine giren, 1974 affıyla çıkan İsmail Beşikçi, Kürt varlığına yönelik politikalara taviz vermeden düşünüp yazmaktan hiç vazgeçmedi. Akademi dışına itilmek de onu çalışmaktan alıkoymadığı gibi, cezaevi de buna engel olamadı.

'BİLİM SAÇMALAYABİLME ÖZGÜRLÜĞÜDÜR'

Radikal.com.tr’nin haberine göre İsmail Beşikçi, çeşitli aralıklarla serbest kalsa da 1999’a kadar ömrünün 20 yıla yakın bir süresini cezaevlerinde geçirdi. Çıkardığı hemen hemen her kitap yasaklandı. Akademi bu süre içinde ya o hiç yokmuş gibi yaptı ya da ırkçılık, bölücülük gibi ithamlarla onu değersizleştirmeye çalıştı.

Kürtler arasında “Sarı Hoca” lakabıyla anılan İsmail Beşikçi, Çorum İskilip doğumlu, Türk ve Hanefi bir aileden gelen bir isim olarak Kürt sorununa yönelik resmi ideolojinin bütün renkleriyle kökten ters düşerken, “bilim” vurgusundan hiç vaz geçmedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nin verdiği doktora, genel akademik sistemin bugüne kadarki inkar ya da karalama politikalarındaki payının bir özrü niteliği de taşıyor.

Beşikçi ise doktora töreninde söylediği sözlerle, bilim ve fikir özgürlüğüne dair tavizsiz tutumunun hiç kesilmeyeceğini de müjdeliyor: “Bilim saçmalayabilme, yanlış yapabilme, suç olanı söyleyebilme özgürlüğüdür.”

Dr. İsmail Beşikci konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Türkiye'de üniversite yoktur olsaydı bugün halen YÖK olmazdı!"