Eğitim Dayanışması, İstanbul'daki üniversitelerde yoğunlaşan baskılar, soruşturmalar, cezalara karşı Eğitim Sen Üniversiteler Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi.

Eğitim Dayanışması adına açıklama yapan Eğitim-Sen İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı İsmet Akça, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya'nın 6 Kasım'da yayınladığı Akademik Özgürlük Bildirgesini hatırlatarak, "YÖK'ün anti-demokratik ve vesayetçi uygulamalarının geçmişe ait olduğunu, Türkiye'de üniversitelerin akademik ve araştırma özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne sahip olduğunu iddia etti. Ya bizler Türkiye üniversitelerinde çalışmıyor veya öğrenim görmüyoruz ya da sayın YÖK başkanı" dedi.

Gezi direnişinin yarattığı öfke ve korkuyla üniversitelerdeki baskıların arttığına işaret eden Akça, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ağustos ayı sonunda Rize'de yaptığı konuşmada, "Türkiye'deki üniversitelerin öğrencileri kitap yüklü merkep olarak yetiştirdiğini ve üniversitelerin milletin değerlerine karşı olduğunu" söylediğini hatırlattı.

'KIZLI-ERKEKLİ ÖĞRENCİ EVİ' TARTIŞMALARI

Akça, Erdoğan'ın daha sonra da "kızlı erkekli öğrenci evleri" açıklaması yaptığını belirterek, "Tabii Başbakan böyle konuşur da durumdan vazife çıkarılmaz mı? Örneğin Tunceli Üniversitesi Rektörü, üniversitesi mensubu bir öğretim üyesine yönelik olarak 'polisi eleştiren dağa gitsin' dedi. Birçok üniversitede Gezi sürecinde eylemlere katıldığı gerekçesiyle insanlar fişlendi, haklarında soruşturmalar açıldı. Sendikalı öğretim üyelerine yönelik baskılar ve soruşturmalar daha da arttı. Örneğin Marmara Üniversitesi İletişim ve Hukuk Fakültelerinde sendikal eyleme ve öğrenci eylemlerine katılan araştırma görevlilerine soruşturmalar açıldı. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Gezi sürecinde sınav erteleyen bölüm ve hocalara soruşturmalar açıldı. Dicle Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Ersin Vedat Elgür, toplanıp halay çeken öğrencilere destek verdiği için polis tarafından tehdit edildi" dedi.

AÇILAN SORUŞTURMALARDA ARTIŞ VAR

Akça, 2000 yılında tüm üniversitelerde öğretim görevlileri, öğrenciler ve diğer üniversite bileşenlerine açılan soruşturma sayısı 2601 iken, 2010 yılında bu sayının 6001'e yükseldiğini, 2011'de ise 5871 olduğunu bildirdi.

Ayrıca yüzlerce öğrencinin düşünce, ifade ve örgütlenme hakkını kullandığı için tutuklandığını hatırlatan Akça, son olarak şunları söyledi: "Hiç şüphe yok ki 12 Eylül rejiminin Türkiye toplumunu zapturapt altına almak için devreye soktuğu en önemli kurumlardan biri YÖK olmuştur. YÖK eliyle, önemli bir muhalefet odağı olarak görülen üniversiteler devletin, sermayenin ve siyasal iktidarın denetimi altına alınmıştır. 2002'den beri iktidarda olan AKP de YÖK'ün bu işlevini aslen korumuş, üniversiteleri çok daha doğrudan bir şekilde sermayenin ve siyasal iktidarın güdümüne sokmuştur. Bugün gelinen noktada AKP iktidarı üniversiteleri bir şer odağı olarak tarif ederek topyekûn itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır."

'İKTİDAR ZITLARIN VAR OLMASINA TAHAMMÜL EDEMİYOR'

Akça'nın ardından konuşan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, "Bilimin ve hayatın gelişebilmesi için zıtların bir arada olması gerekiyor. Ne yazık ki iktidar bu zıtların var olmasına tahammül edemiyor. 1980 darbesinde özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren kutupları hayatın dışına itmeye çalışıyor. İktidarın bu zorbaca ve yok edici tavrı halkın mücadele gücüyle karşı karşıya geldi ve gelecektir" dedi.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen, "İktidar, doğayı, sağlığı ve çevreyi rant alanına çevirmeye çalışıyor ve buna karşı gelen herkesi ötekileştirmeye yönelik bir dil kullanıyor. Rantlarına biat edebilecek bir toplum düzeni yaratmaya çalışıyor" dedi.

Üniversitelerin bilgi üreten kurumlar olduğu için toplumun baskısından uzak ve demokratik olması gerektiğini dile getiren Demirdizen, "Başbakan, üniversitelere ve akademik alanlara 'beni sorgulayamazsınız, sorgularsanız sizi uzaklaştırırım' diyor" dedi.

DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Önder Atay ise "Ülkede gerçeği söylemek mücadelenin kendisi oluyor. Bu hükümet sadece üniversitelerde etkili değil. Hükümet gitse dahi, arkasında hukuk ve tıp öğrencilerine bir enkaz bırakacak. Mevcut iktidar halkımızın inançlarını suistimal etmekte ama o emekçi inançlı kesimler bizimle birlikte Gezi direnişine katıldılar" diye konuştu.

Yıldız Teknik Üniversitesi Forumu adına konuşan Yaşar Aslan, "Okulda sadece eylem için 19 kişiye dava açıldı. Forum yapan öğrencilere yüksek sesle konuştukları için cezalar yazıldı ve dava açıldı. Parasız eğitim isteyen öğrencilere 7 bin lira para cezası verildi. Biz üniversite öğrencileri olarak bu iktidara, bu tutumlara boyun eğmeyeceğiz" diye konuştu.

Eğitim Dayanışması'ndan Osman Erdem, üniversitelerde yeni yasayla birlikte 6 yıl boyunca mezun olmayan öğrencilerin okuldan atılacağını hatırlatarak, "6 daha başlangıç, okumaya devam diyoruz" dedi. (ANF)