Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde verdiği bir dersin final sınavında sorduğu soru nedeniyle hedef gösterilen Yrd. Doç. Dr. Barış Ünlü’ye, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nden (ADÖG) destek geldi.

ADÖG, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Barış Ünlü’nün, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürdistan Devriminin Yolu Manifestosu” ile son kitabı “Ortadoğu’da Yerel Sistem İnşası Olarak Demokratik Modernite” başlıklı eserlerini sınav sorusu olarak sorması nedeniyle başlatılan linç kampanyasına tepki gösterdi.

Konuya ilişkin olarak bir bildiri yayımlayan ADÖG, üniversite öğretim üyeleri üzerindeki baskıları ve hedef gösterilmelerini kınadıklarını açıkladı. 

“DERSİN HOCASI ANCAK TEBRİK EDİLEBİLİR”

Barış Ünlü’nün yanındayız” başlığıyla yayımlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:

“Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) öğretim üyesi Barış Ünlü’nün sınavda sorduğu soru, Vahdet adlı bir gazetenin ve kimi sosyal medya trollerinin tecavüz odağı yapılmak istenmiştir.

90 öğrencinin seçtiği dersin adı “Türkiye’de Siyasal Hayat ve Kurumlar”dır. Burada; ülkemizdeki yasal çerçeve, resmî ideoloji, sosyal bilimler, sınıfsal yapı, sol hareketler, etnik meseleler gibi temel konular 19’uncu yüzyıl ortalarından alınıp günümüze kadar getirilmektedir.

Sınavda, Kürt hareketine ilişkin 1978 tarihli bir metin ile 2012 tarihli bir metnin çeşitli açılardan karşılaştırılması istenmiştir. Bu soru, ezberciliğe ödün vermeyen, dünyanın en çağdaş ve başarılı üniversitelerine layık bir sorudur. Dersin genç hocası ancak tebrik edilebilir.

“BİLİMSEL YAKLAŞIMLAR CAYDIRILMAK İSTENİYOR”

Ülkemizin şu anda kâbus gibi sorunlarla boğuşmasının temel nedeni, bunlara hep milliyetçi-mukaddesatçı hamasetle ve oy devşirme oportünizmiyle yaklaşılmasıdır. Bu hazin olayı yaratanların da amacı bunu sürdürmek, bilimsel yaklaşımları caydırmaktır. Ders açacak, ders verecek, soru soracak hocaların gözünü korkutmaktır.

Bu türden maskaralıklar, Barış Süreci’nden bahsedilen Türkiye’de, alışılmış eski habis yaklaşımları hortlatmak isteyen beyhude bir çabadan ibarettir. Türkiye sivil toplumu, düşünce ve ifade özgürlüklerine ve en kıymetlimiz olan üniversite özerkliğine en ufak zarar verilmesine asla müsaade etmeyecektir.”