Bu ülkede adaletsizlik, şiddet, yolsuzluk, güvensizlik, adam kayırma, muhbircilik, ekonomik sefalet, kişiliksizlik, tekçilik, umutsuzluk, geleceksizlik, sığlık ve cehalet yığınla ve gırla başımıza geliyor; hem de tepeden tırnağa, mutlak iktidar olandan işsiz güçsüz olan şahsa kadar bu çarpık gerçeklikle yaşamaktayız, ama başımıza en çok gelen şeyler inanın gülünç şeylerdir!

(Gerçi bu devletin bütün tarihi böyleydi...)

Ha biz bunca gülünç şeye gülüp geçemiyoruz, o başka!

...

“Yarın Saat 11:00'de Güvenpark'ta olacağım, elimde sadece 'adalet' yazacak”

Bu sözleri söyleyen adam kendisinin ana muhalefet partisinin lideri olduğunu sanıyor, bu adamın yakınındaki Gürsel denen adam da bu sözleri ''Gandi sahaya iniyor'' diye yorumluyor!

(Bu arada Gürsel Ardahanlı, galiba bu Gundi Gandi ile Gundiyi karıştırıyor...neyse , ama iyi ki ben kendime Karslı diyorum... :) )

...

CHP denen devletin kronik hastalıklı partisinin yöneticileri ekranlarda solculuk oynuyor, perde arkasında devletin kronik hastalıklarını ince eleyip sık dokuyarak üretiyor, iktidara muntazam bir biçimde bel veriyor ve o partinin çaresiz seçmenleri de o partiden solcu diye söz ediyor, dahi o partiden bir ihtimal bir Kemalist darbe sürprizi hazırlamasını da bekliyor!

...

AKP bugün bunca çapsız, haksız, hukuksuz ve adaletsiz siyasetine ve zamana ters pratiklerine rağmen hala iktidarda ise esas müsebbibi Cehapedir, esas sebebi Cehapenin yöneticileridir!

Zira Cehape devletin İngiliz anahtarıdır, aynı Mehapenin devletin maymuncuğu olduğu gibi!

...

Devşirilmiş Bizans mirasını kontrol altına almak kolay değil; devletin başı bile başkomutanı olduğu mekanizmanın askerleri ile bir araya geldiğinde önce üst baş araması yaptırıyor sonra beyliklerini falan da çıkarttırıyor!

Zira Bizanstan Ottomana, oradan Muzhuriyete geçmiş tek esaslı gerçeklik darbe mekanizmasıdır, her halükarda iç ya da dış destek elbet mevcuttur!

Olacak bir darbenin önüne kimse geçemez, iyi bilinir!

...

Velhasıl, Kemal Bey ''anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz'' dediği an kendi kuyusunu derinleştirmişti (kendi kuyusunu kazdığı kısımları geçiyorum), Erdoğan cidden kinci bir liderdir, kendisine yanlış yapan babasının oğlu olsa acımaz, hiç acımadı!

Kemalizmin ürettiği kıytırık demokrasi ve gaydırı guppak laiklik de buraya kadardır elbet!

Pek çoğu farkında değildir, ama artık o ucundan azıcık olan parlamenter demokrasi yok, başkanlık var ve başkanımız var!

Başkan nasıl dilerse o iş öyle oluyor, öyle olacak!

O başkanı hiçbir güç o koltuktan indiremez artık, beşeri ömrün gittiği yere kadar devlettir kendileri!

Artık meclisin anlamı yok, ana muhalefetin ya da seçimlerin de hiç anlamı yok, kandırmayalım kendimizi!

O sandıklardan devlet nasıl istiyorsa öyle çıkacak, oyunuzu hangi sandığa attığınızın hiç önemi yok!

Artık büyük devletiz, her şey tek bir ağzın ağzına bakıyor, devlet en ''mutlu'' halini yaşıyor!

...

Daha da velhasıl, Kemal Bey Başkan Erdoğan'a yığınla hakaret etti, onun politikalarına yerli yersiz diklendi, efelendi ona!

Her ne kadar bütün pratikleri Erdoğan'a yarasa da popülizmi biraz fazla abarttı!

İstediği kadar devletinin selametinden, adını aldığı Kemalden, Türklükten falan dem vursun, o kelepçeler onun bileklerine uzak değil!

Zira artık demokrasi de, meclis de, muhalefet de, seçim de basit birer teferruattır ve bunların hiçbirinin gerçekte hiçbir önemi yoktur!

...

Olan biteni seyrediyoruz, ara sıra gülüyoruz, göreceğiz....