BDP'nin çağrısı ile devletin hapishanelerde ve dışarıda uyguladığı üç sacayağı olan tecridi protesto etmek için kitlesel açlık grevi için İstanbul Gazi Mahallesi’ndeydim.

Devletin tutumu geçmiş açlık grevi çadırlarından belliydi. Sarıgazi, Esenyurt ve Gazi mahallesine saldırdı. Son dönemlerde birçok yerde görmeye başladığımız tarzda bir saldırıydı. Tomoları, kirpileriyle sinsice açlık grevi alanına yaklaşıp, aynı bu sinsiliğe yakışacak şekilde hiç uyarmadan saldırıyorlar.

Egemenlerin tarih boyunca bu sinsi yaklaşımları hep var olagelmiş günümüze kadar devam etmiştir. Tarihten günümüze birçok görkemli direniş de günümüze kadar gelmiştir.

Dadaloğlu diyor ya; 'Dadaloğlum yarın kavga kurulur, Öter tüfek davlumbazlar vurulur. Nice koç yiğitler yere serilir, Ölen ölür kalan sağlar bizimdir'.

'Hakkımızda devlet etmiş fermanı, ferman padişahın dağlar bizimdir', diyen Dadaloğlu'nun şiarını bayrak edinmiş ve bayrağını yere düşürmemiş direnme odakları da hep var olmuş.

17 Kasım günü sabah 10:00 gibi uyarısız devlet kolluk güçlerin saldırısıyla başlayan ertesi gün sabah saat 11:00’e kadar önce park etrafında örülen direniş, daha sonra tüm mahalleye yayıldı.

Herhalde abartma sayılmayacaktır, 95'li yıllardaki Gazi direnişlerinden sonra en büyük direnişlerinden biri olarak tarihe not düşülmüştür.

İki defa devlet oradaki tüm güçleriyle anne çoluk çocuk demeden tüm fütursuzluğuyla saldırsa da, kurulan üç barikat etrafında verilen büyük direnişle bir daha gelmeye cesaret edememiştir.

Gazi direnişi, genç direnişçileriyle, o dünya güzeli yiğit anneleriyle bir kere daha kazanımların ne şekilde gelebileceğini, korunabileceğini ve ileriye taşınabileceğini açığa çıkarmış oldu.

Devletin açlık grevleri ile başlayan bu direnişi bu şekliyle yönetemeyeceği belliydi. En sonunda şu an için yenilgisini kabul etti, görüşmeler bir şekliyle başladı. Belli tavizler verildi. Ve açlık grevleri sona erdi.

'Ben senin hilelerinle oyunlarınla baş edemedim bu bana dert oldu. Ama ben de senin önünde başımı eğmeyeceğim bu da sana dert olsun!' diyen Seyit Rıza gibi bu iktidarın oyunlarına karşı dikilmek lazım. Bugün bu süreci yönetemediği için tanıdığı hakları bir hafta sonra tek bir saldırı ile geri alır.

O yüzden ferman devletinse, sokaklar bizim olmalı…