BEYOĞLU Arter sanat galerisinde, Patricia Piccinini’nin Beni Bağrına Bas adlı sergisine gidin. Kendinizi normallik, anormallik, doğa, teknoloji ve aile ilişkileri üzerine sorular sorarken bulacaksınız. Bu “ucubeleri” çok sevebilirsiniz!

Güncel sanat ortamına hızlı başlayan Arter; Patricia Piccinini Beni bağrına bas sergisiyle çağımız, ilişkilerimiz, doğa ve teknoloji üzerine düşünmemizi istiyor. Sergi, Avustralya’da yaşayan sanatçının Türk sanatseverlerle tanışması ve çağımızda yaşanılan ikiliklere işaret etmesi açısından büyük öneme sahip. Sanatçının kendi dünyasında kurguladığı ‘sevilmeli mi, nefret mi edilmeli’ bilemediğimiz birtakım yaratıkları gün yüzüne çıkaran sergi; normallik, anormallik, doğa, teknoloji ve aile ilişkileri alanlarında sorular soruyor. Biraz açarsak; sanatçının Plasticology adlı videosu, doğanın artık, televizyonda izlendiğini ve bütün bu duruma şaşırmadığımızı ve gelişmeleri kanıksadığımızı gösteriyor.

Çağımızdaki hızlı ilerleyişin bazı kavramları da anlam erozyonuna uğratması kaçınılmaz gibi görünüyor. Sergi, bu tip kesin bildiğimiz şeylerin örneğin; normallik gibi kavramların nasıl dönüşeceğine kendi yaptığı varlıklarla cevap arıyor. Sanatçı, kendine bir düşler alemi kurmuş gibi görünse de bu canlılar bu dünyada yaşıyor ve bize birtakım olguları hatırlatmaya çalışıyor. Sanatçı, tamamen kendi tasarımı olan bu yaratıkları yaratırken silikon, fiberglas, poliüretan, deri ve insan saçı gibi onlara gerçekçi nitelikler kazandıracak malzemeler kullanıyor. Bütün yaratıkların bir rolü ve hikâyesi var. Carravagio’nun ölümsüz eseri Kuşkucu Thomas’a göndermeler bunlardan yalnızca biri.

Doğa’nın saatinin bozulduğunu ve insanların da kendi kişisel hırslarını düşünerek bu tahribatı daha fazla artırdığını gözler önüne seriyor sergi. Üreme teknolojisi sağlıklı ve sevgi dolu aileler yaratabilir, fakat aynı zamanda yaşamın imhası, kadınların ve çocukların bedenlerinin metalaştırılması ya da hastalık riskindeki artış ile de sonuçlanabilir. Hayvanlar üzerinden deney yapılmasından iğrenebiliriz, fakat ölmekte olan bir aile üyesi bunun sonucunda fayda sağlayacaksa farklı düşünürüz. Piccinini’nin heykelleri iyinin nerede kusurlu ve kötünün nerede savunulabilir olduğunu tam olarak anlamanın zorluğuna değiniyor.

Ucube diyebileceğimiz bize anormal gelen varlıklar, estetik bir haz almaktan öte, ne düşüneceğinize karar veremediğiniz ama tepkisiz de kalamadığınız bir ruh hali sunuyor. Tedirgin oluyorsunuz. Bakan kimsede birden çok duygu uyandırıyor.

Sergiyi gezerken çağdaş bir sanatçının günümüz dünyasını nasıl analiz ettiğini görüyor ve bildiklerimizin, hissettiklerimizin kaygan bir zemin üzerinde olduğunu ve her an değişebilir olduğunu fark ederken, bu açmazdan kurtulmanın da tek yolunun sevgiden, bağlılıktan ve ilişkilerden geçtiğini görüyoruz.

21 Haziran’da açılan sergiyi, 21 Ağustos’a kadar görebilirsiniz.

EVRİM SEKMEN / TARAF