Bir inisiyatif oluşturan gönüllüler İstanbul 1. Bölge’den Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bağımsız adayı olan Sebahat Tuncel’i destekleme çalışmalarına katılıyorlar.

İlk etkinliklerini de 21 Mayıs günü Haydarpaşa Gar’ından Kardeş Türküler’le toplu olarak “Meclise Bir Bilet” etkinliğiyle yapacaklar..

Sözü onlara bırakalım:

21 Mayıs Cumartesi günü saat:15.00'de Haydarpaşa Garından Meclise biletlerimizi alıyoruz.

Yıllardır yok sayılan biz Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Lazlar, Çerkesler, Gürcüler, Romanlar ve bu ülke topraklarına kök salmış tüm etnik, inançsal ve kültürel kimlikler artık yeter "Eşit yurttaşlık istiyoruz" diyoruz.

Her geçen gün daha fazla ayrımcılığa ve şiddet politikalarına maruz kalan, cinayetlere kurban giden biz kadınlar devletçiliğe, cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe ve militarizme karşı artık yeter "isyandayız ve eşitlik istiyoruz" diyoruz.

YGS, LGS, KPSS gibi sınav sistemleri ile gelecekleri karartılan, üniversiteden mezun olduktan sonra nasıl iş bulacağım kaygısıyla yaşayan ve anadilimizde eğitim alamayan biz gençler artık yeter "geleceğimizin karartılmasını istemiyoruz" diyoruz.

Bir lokma ekmeğe talim eden, iş cinayetlerine kurban giden, güvencesiz, işten çıkarılma kaygısıyla yaşayan biz emekçiler artık yeter "parasız eğitim ve sağlık, güvenceli iş, eşit işe eşit ücret istiyoruz" diyoruz.

AKPsiz, CHPsiz, MHPsiz çare BİZiz diyoruz.

Eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşce bir arada yaşamak  isteyen biz kadınlar, gençler, emekçiler, Kürtler, Türkler, Aleviler, Ermeniler, Lazlar, Gürcüler, Çerkesler, Romanlar 2011 seçimlerinde biz de varız diyoruz. Sesimizi İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili adayımız Sebahat Tuncel ile sokaktan meclise taşımaya kararlıyız.

Emekten, barıştan, özgürlükten, demokrasiden yana olan tüm insanları Halklar Meclisine katılmaya davet ediyoruz.

Tüm dostlarımızı 21 Mayıs Cumartesi günü saat:15.00'de Haydarpaşa Garından yükselecek olan "artık yeter, biz de varız ve sesimizi Sebahat Tuncel ile meclise taşımaya kararlıyız" çığlığımıza  ses vermeye, gücümüze güç katmaya, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir Türkiye ve sosyal ve demokratik bir cumhuriyet için, yarınlarımız için  birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

Katıl birlikte değiştirelim.

Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Kadıköy Gönüllüleri

İnisiyatif gönüllülerinden Şair Sezai Sarıoğlu’nun yazısı:

 

Meclise bir bilet

'Haydarpaşa garında/ 1941 baharında/ saat on beş./ Merdivenlerin üstünde güneş/ yorgunluk ve telaş./(...)/ Merdivenleri mahkumlar çıkıyordu./ Şakalaşıp/ gülüşerek./ Üç erkek/ bir kadın/ ve dört jandarma./ Erkekler kelepçeli/ Kadın kelepçesiz/ Jandarmalar süngülü./ Merdivenlerin üstünde bir kayısı gülü/ bir cıgara paketi/ bir gazete kâadı.' (Nâzım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları)

Mekânların da hafızaları vardır; bir tarihte neler olup bittiğini (veya bitmediğini) hatırlarlar ve hatırlatırlar. Mekân bilgisine ve bilincine sahip insanlar, üstü-başı tarih kokan mekânlarla göz-göze geldiklerinde belleklerine gömdükleri şeyler harekete geçer... Haydarpaşa Garı, böylesi tarih ve hatıra mekânlarındandır... Yolcu taşımakla, üstlerine-başlarına sinmekle kalmaz göz- göze gelenlerin gözlerinde kalıcı görüntüler bırakır. Nâzım Hikmet'in 'Memleketimden İnsan Manzaraları' şiiri Haydarpaşa Garı'nda başlar. Emin Karaca'nın 'Nâzım Hikmet Şiirinde Gizli Tarih' kitabı şiirdeki karakterlerin kimler olduğunu anlatır...

'Gar' kelimesi 'bilet' imgesini içerir... Edip Cansever, 'geçmiş' ile 'şimdi' ilişkisini 'bir gidiş dönüş bileti' imgesiyle şiirleştirir... Ece Ayhan ise, ikinci mevkide yolculuğa mecbur olan halkın hikâyesini 'Mor biletli yolcular! El değiştiren halk kartları!/Ne kadar az yer kaplıyorsunuz' diye özetler... Ece Ayhan bununla kalmaz; 'Giderler harçlıklarına eserse/ Haliç vapurlarıyla Zap Suyu'na' dizeleriyle, okuru yan yollara, çapraz anlam sapaklarına yönlendirir.... 'Tüzüklerle çarpışarak büyüyen' Ece Ayhan bununla da kalmaz; soru sorma görgüsüyle de ilişkilendirir hayatın karmaşasını: 'Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte/ Koparılmış Kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını/ Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru/ Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?' Bilen bilir; 'mor biletli yolcular'ın bir kısmı; atlarının terkisinde 'eşkıya güzelliği taşıyan' dağları da, 'takma adlarla dolanan Fırat Suyu'nu' da getirmişlerdir şehre..

'Bilet-kimlik' ilişkisini en güzel şiirleştiren şairlerden birinin Cemal Süreya olması rastlantı değildir. Sürgün bir Kürt ailesinin sürgün çocuğunun imgeleminde, 'bilet', 'bilet'ten daha fazla bir şeydir: 'Anımsar mısın toros ekspresinden inmiştiniz/ Biletlerinizden ibaretti ikinizin de kimliği.' Bu iki dizeyi ne zaman içimden ve dışımdan okusam, 'biletin tarihteki, yolcudaki ve sürgündeki rolü!' cümlesini not düşerim kendime. Sürgün çocuk Cemal'in, 'Biletim öldü;/ Gömleğim kirli' dizeleri ise okuru anlam dağının doruğuna taşır, bırakır ve derinden düşündürür....

Küresel aklın turistik ve mülkiyet aklıyla öldürmeye çalıştığı yakışıklı Haydarpaşa Garı... Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, Edip Cansever, Ece Ayhan ve dizeleri... 'Bilet-yolcu' ilişkisi derken, yazıyı yazmaya başladığımda belleğimim elime tutuşturduğu bedava bilet beni, BDP'nin desteklediği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok'u İstanbul 1. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Sebahat Tuncel'e kadar taşıdı.... Sebahat Tuncel... Kürt, Alevi, Sosyalist, feminist, arkadaş, heval, yoldaş... Bu kadar kimliği ve değeri bir biletin üstüne bitişik devrim yazısıyla sığdırmak zahmetli bir iş olmalı... Haliç vapurlarıyla Zap Suyu'na giden, Fırat vapurlarıyla Haliçe dönen Sebahat, şimdi de, cebine bir avuç deniz doldurarak, Haydarpaşa'dan kalkacak halkları taşıyan kara trenle meclise yeniden bilet almanın tarihsel hazırlığında..

Yıl 2011... Nâzım Hikmet ve arkadaşları bu tarihi mekandan hapishanelere sevk edileli köprülerin altından çok tarih aktı, bu kadim gardan pek çok muhalif geçti... Geçtiğimiz dönem, halkların kestiği biletle hapishaneden meclise yolcu ettiğimiz Sebahat, bu kez Haydarpaşa Garı'ndan meclise bilet alacak... 21 Mayıs Cumartesi günü Haydarpaşa Garı'nda yapılacak buluşma, tarihte, coğrafyada ve siyasette 'Ödevleri yenilmek olanlar'ın, hayatta, birbirlerinde ve mecliste daha fazla yer kaplamaları ihtimali ve ihtilalidir...

Cemal Süreya 'Yol bir kafiye arar ve bulur/ Dönemeçlerin benzerliğinde' demiş ve "Barış demiştir ve güvercin tıkmışlardır boğazına' diye eklemişse bizlere halklar meclisine katılmak yakışır...

Sezai Sarıoğlu