Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği 25-26 Şubat günleri "Resmi İdeoloji ile Yüzleşiyoruz" konulu 4 bölüm ve 10 oturumlu bir sempozyum düzenliyor.

 

Sempozyumun koordinatörlüğünü yapan Yüzleşme Derneği üyesi Avukat Gülçin Avşar Demokrat Haber’den Deniz Güneş’in sorularını yanıtladı…

 

-Neden "Resmi İdeoloji ile Yüzleşiyoruz" başlıklı bir etkinlik yapmaya ihtiyaç duydunuz?

Türkiye bir yandan doğusunun toprağından kemikler, batısının toprağından gömülmüş silahlar fışkırırken, uzun zamandır “demokratikleşme” çabaları içerisinde. Devletin yakın tarihine yönelik sessizliğinden kurtulması için öncelikle “resmi ideoloji”den arınması gerekiyor. Zira siyasî, etnik, dinî kimliklerin tamamında resmi ideolojinin dayattığı makbul vatandaş olmayanların ‘zararlı’ ilan edildiği bir ortamda demokratikleşmeden söz etmek imkânsız.

 

Bir taraftan Ergenekon, Jitem, Temizöz yargılamaları yürütülürken diğer yandan gözümüzün önünde tetikçisi belli faili meçhul bir cinayetle katledilen Hrant Dink’i görüyoruz.

 

Bir yandan 30 yıldır bitirilmeyen savaşta gençlerin ölümünü seyrederken diğer yandan Oslo’da devletin barış görüşmeleri yaptığını öğreniyoruz. Hatta Yargı bu görüşmeleri yapanları sanık sandalyesine oturtmanın yollarını ararken, Yürütmenin ve Yasamanın kavgaya geçici çözümler bulduğuna tanık oluyoruz.

 

Devletin üç erkinin de birbiriyle çatıştığı süreç ideolojiden arınmış yeni bir yapılanmanın zorunluluğunu bize açıkça gösteriyor. Yakın tarihindeki hesaplaşmaları, kanları, acıları göremeyen bu yapı sadece içinde bulunduğu zorlukları geçiştirerek, halkına müreffeh bir yaşam sunamaz. Keza sunması beklenemez de zaten. Bu “tekçi” yapıdan ve zihniyetten kurtulmadıkça bizler en tabii haklarımıza ulaşmak isterken, mesela anadilde eğitimden bahsederken bile baskıyla yüz yüzeyiz.

 

Bu nedenle devletin ilk önce çerçevesini çizdiği ideoloji nedeniyle yaptıklarını görmesi ve ideolojiden arınması gerekiyor. Yeni anayasa yapımının gündeme alındığı şu dönemde, anayasa tartışmalarının bu minvaliyle tekrar düşünülmesini sağlamak ve devletin yeniden yapılandırılması gerekliliğinin altını çizebilmek adına iki günlük sempozyumumuzun yararlı olabileceğini düşünüyoruz.  

 

-Devlet ve toplum olarak resmi ideoloji ile yüzleşme adına neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Bunun ‘reçetesi belli bir hastalık’ olduğunu düşünmüyorum. Süreç içerisinde hepimizin, herkesin yapması gereken çok iş var. Öncelikle yaşanan tüm olumsuz olaylar karşısında ilk akla gelenin “reddetmek” olduğu bir eğitim sisteminden geçtiğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Sadece toplumsal olaylar değil günlük yaşamımızda dahi kabul edip konuşmaktansa reddederek gerekçeler üretmeyi tercih ediyoruz. Bu kırmızı çizgiler ve reddiyeden kurtulmamız elzem... Sadece devletin değil hepimizin bunu yapması gerekiyor. Yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşanmış o kadar çok acı var ki bunlarla yüzleşmek ve hesaplaşmak hepimizin borcu. Çünkü acıları, katliamları geçmişe havale ettiğimizde yaraların derinleşmesine neden oluyoruz. Üstelik bir sonraki acı ve katliamların da önünü açmış oluyoruz. Bugün yapılması gereken en önemli iş tüm kesimlerin sahipleneceği yeni bir devlet yapısının inşası. Yani, buna uygun yeni bir anayasa yapılması gerekiyor.  Bu anayasanın yapılması için toplumdaki herkesin çaba harcaması, yasamanın ve yürütmenin tekeline bırakılamayacak kadar hayati bir önem taşıyor. Bu nedenle nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsak bunu gerçekleştirebilmek adına taleplerimizi yüksek sesle dillendirmemiz hem geleceğin inşasını hem de geçmişimizle yüzleşmemizi sağlayacaktır.

 

-Gündeminizde benzer çalışmalar var mı?

Bugüne dek Türkiye'nin yüzleşmesi gereken birçok konuyla ilgili çalışmalar yaptık. Yine bunlarla ilgili toplantılar, paneller ve söyleşiler yapmaya devam edeceğiz. Yakın zamanda yapacağımız ilk toplantı; hükümetin gündeminden kaldırdığı Alevi Açılımına ilişkin bir çalıştay olacak.

 

-Etkinlikle ilgili kısaca bilgi verir misiniz, kimler katılacak, hangi konu başlıkları var?

Etkinliğimiz iki gün sürecek. Resmi İdeolojinin ve Kemalizm’in hayatımıza sirayet ettiği birçok alana dair, her konunun kendi uzmanlarının yer alacağı 10 oturum olacak. Her ne kadar resmi ideolojinin hayatımızı yönlendirmesi seçmiş olduğumuz konu başlıkları ile sınırlı olmasa da iki güne sığdırabildiğimiz kadarıyla programımız şu şekilde olacak:

I. Bölüm

Devletimizin Resmi İdeolojisi: Kemalizm

 

 

10.00-11.30: 1. Oturum

Anaokulundan Post-Doktoraya “Milli Eğitim” ve Resmi İdeoloji

  • Atilla Yayla
  • Esra Elmas
  • Halil Berktay
  • Ufuk Coşkun

 

11.30-11.45: Ara

 

11.45-13.15: 2. Oturum

Darbeler Ülkesinin Bekçileri: Ordunun Resmi İdeolojisi

  • Akın Özçer
  • Gürcan Onat
  • Sevtap Yokuş

 

13.15-14.00: Öğle Arası

 

14.00–15.30: 3. Oturum

Yargının Resmi İdeolojisi

  • Mithat Sancar
  • Orhan Kemal Cengiz
  • Osman Can

 

15.30-15.45: Ara

 

 

II. Bölüm

Siyaset ve Resmi İdeoloji

 

 

15.45-17.15: 4. Oturum

Kemalizm ve Sol Siyaset

  • Chris Stephenson
  • Oral Çalışlar
  • Oya Baydar

 

17.15-17.30: Ara

 

17.30-19.00: 5. Oturum

Kemalizm ve Sağ Siyaset

  • Hamza Türkmen
  • Mustafa Akyol
  • Tanel Demirel

 

19:00 Kapanış

 

 

 

26 Şubat 2012 (Pazar)

 

 

09.45-09.55: Kayıt

 

09.55-10:00: Açılış

 

 

III. Bölüm

Medya ve Resmi İdeoloji

 

 

10.00-11.30: 6. Oturum

Resmi İdeolojinin Halkla İlişkiler Departmanı: Türkiye’de Medya

  • Ergun Babahan
  • Yıldıray Oğur
  • Yavuz Baydar

 

11:30-11:45 Ara

 

 

IV. Bölüm

Kimlik Meselelerimiz ve Resmi İdeoloji

 

 

11.45-13.15: 7. Oturum

Kürt Sorunu ve Kemalizm

  • Bejan Matur
  • Erkan Şen
  • Vahap Coşkun

 

13.15-14.00: Öğle Arası

 

14.00-15.30: 8. Oturum

Sünni Müslümanlar ve Kemalizm

  • Bahadır Kurban
  • Bilal Sambur
  • Ergün Yıldırım
  • Hilâl Kaplan  

 

15.30-15.45: Ara

 

15.45-17.15: 9. Oturum

Aleviler ve Kemalizm

  • Ali Kenanoğlu
  • Bülent Bilmez
  • Hasan Ali Düzgünkaya
  • Şenol Kaluç

 

17.15-17.30: Ara

 

17.30-19.00: 10. Oturum

Azınlıklar ve Kemalizm

  • Ali Bayramoğlu
  • Ayhan Aktar
  • Rober Koptaş
  • Özcan Geçer