Ünlü yazar Ahmet Ümit, “Ruhi Su 100” etkinliklerine destek olmak için yeni romanını 26 Mayıs Cumartesi günü “RuhiSuyüz” sergisinin devam ettiği Tophane-i Amire’de imzalayacak.

 

Polisiye romanlarıyla ünlü yazar Ahmet Ümit yeni romanı “Sultanı Öldürmek”i 26 Mayıs Cumartesi günü RuhiSuyüz sergisinin yer aldığı Tophane-i Amire’de imzalayacak.

 

İmza gününü sergide yapmasının amacının Ruhi Su 100 etkinliklerine destek olmak ve sergiye daha fazla ilgi çekmek olduğunu söyleyen Ümit şöyle konuştu:

 

"Ben, Ruhi Su'nun türküleriyle büyüyen kuşaktan biriyim. Onun türküleri, aşklarımızı, umutlarımızı, sevinçlerimizi beslerdi. Hayal kırıklıklarımızı tamir eder, ruhumuzun yaralarını sarardı. Ruhi Su, kuşağımın pek çok genci gibi beni de derinden etkileyen dev bir sanatçıydı. Onun 100’üncü doğum günü etkinliklerine katılmak benim için büyük bir onurdur. Bu nedenle onun adına düzenlenen sergide imza yapmaktan derin bir mutluluk duyuyorum."

 

Bu yıl Ruhi Su’nun doğumunun 100’üncü yılı dolayısıyla bir yıla yayılan çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSU) ve Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği’nin ortaklaşa düzenledikleri bu etkinlikler kapsamında Ruhi Su’nun yaşamından kesitler veren ve özel eşyaları ile desteklenen “RuhiSuyüz” sergisi 16 Mayıs’ta açıldı. 30 Mayıs’a kadar açık olan sergide, Ruhi Su’nun hiç sergilenmeyen özel eşyaları, sazları, cezaevinde ürettiği el işleri ve fotoğraflarının yanı sıra pek çok obje de bulunuyor.

 

Bir sonraki etkinlik MSGSÜ Gençlik Festivali kapsamında 28 Mayıs’ta Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda yapılacak olan Ruhi Su Dostlar Korosu Konseri olacak.

 

İMZA GÜNÜ PROGRAMI:

İmza başlama saati: 16:00

Yer: Tophane-i Amire

Tarih: 26 Mayıs Cumartesi

 

“RUHİ SU 100” HAKKINDA:

Ruhi Su, bu toprağın çağdaş ve aydınlık sesidir. Zor engellerden geçerek, kimi zaman en ağır bedelleri de ödeyerek, türkülerimizi, nefesimizi yarınlara ulaştıran sestir. “Ruhi Su 100” işte bu rafine insanla bir yüzleşme, yüz yüze gelme, yeniden yüz yüze bakma, onun yüzünü, yani sesini genç kuşaklara ve onlarla da yarınlara taşıma amacının yansımasıdır. Ruhi Su’nun öğrencisi olmuş, korosunu çalıştırmış, koroda türküler söylemiş veya onu dinlemiş olan bir gurup insan, Ilgın Ruhi Su’nun da desteği ile yaklaşık bir yıldır yeni bir oluşum için çalışıyordu. Bu çalışmaların sonunda Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği kuruldu ve büyük ustayı hatırlama ve hatırlatmayı hedefleyen "RUHİ SU 100" projesi hayata geçti.

Etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgi ve haberler www.ruhisu.org adresinden takip edilebilir.

Facebook:http://www.facebook.com/RuhiSuYuz Twitter: http://twitter.com/RuhiSuYuz 

 

AHMET ÜMİT’İN YENİ ROMANI: “SULTANI ÖLDÜRMEK”

Gün Akşamlıdır Devletlüm!

“Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?”

 

Ahmet Ümit’in 10 Nisan’da 100 bin baskı ile yayımlanan romanı “Sultanı Öldürmek” bu satırlarla başlıyor.  Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikayesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikayesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin’in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed’in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri “Ulu Hakan”ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk.  Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?

 

“...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hakimi. Allah’ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye’yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu’nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed’in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han’ın cansız bedeni...”