Güzel bir cumartesi akşamı LGBTİ bireyi arkadaşlarla bir araya geldik. Ardından Ankara'dan gelen bir misafirimiz olduğunu ve geceyi bizimle geçireceğini söylediler. Onların yanına gittiğimiz zaman kalabalık bir grup vardı. Kapıdan içeri girdiğimiz esnada, bir arkadaşım uyarıda bulundu. Onların görme engelli olduğunu ve bazı konularda temkinli olmamız gerektiğini söyledi. Yanlarına gittiğimizde her biriyle selamlaştık, tanıştık ve sohbet etmeye başladık. İçimi bir huzur, mutluluk kapladı aynı zamanda... Hepsi birbirinden sıcak, samimi ve neşeli arkadaşlardı. Bizler sohbet ediyorduk; ama bir yandan da aklımda sürekli soru işaretleri olmuyor değildi. Birbirimizi tanımaya çalışıyorken, birbirimize nasıl hitap edeceğimizi bile bilmiyorduk. Bizi birbirimizden uzaklaştıran, bizi bu kadar birbirimize yabancı yapan neydi?

ENGELLİ DEĞİL, KÖR

İlerleyen saatlerde geçirdiğimiz bu güzel zamanı ölümsüzleştirmek istedik. Hepimiz bir fotoğraf karesinde, yüzlerde tebessümle yer aldık. Fotoğrafı sosyal medya'da paylaşmak istedik; ama bilmediğimiz bir şey vardı. Nasıl hitap edecektik? Bir arkadaşım ''görme engelli'' deyince, Esra arkadaşımız ve arkadaşları o şekilde hitap etmememizi söylediler.

''Bizler engelli değiliz; sakatız, körüz. Bize engel koyan sakatlığımız değil, toplum tarafından birilerine muhtaçmışız gibi gösterilmemiz'' diyerek, devam etti konuşmasına...

Aslında bizi birbirimize çeken, bir araya gelmemizi sağlayan en büyük sebep; toplum tarafından bizlerin de ötekileştirilmiş olması. ''Hasta, psikolojisi bozuk, kırık'' gibi kelimelere çok sık maruz kalan LGBTİ bireyler; ''engelli, yardıma muhtaç, eksik'' gibi kelimelere maruz kalan sakat bireyler.

ENGELLERİ KALDIRIN, BİRBİRİMİZİ SOYUTLAMAYALIM!

O akşam benim için çok güzel geçti. Bir yandan da canım yanmadı değil... O gece geç saatlere kadar Esra arkadaşla muhabbet ettik. Her ikimizin de isyan ettiği, ''yeter'' dediği şeyler aynıydı. Bizleri bir kabuğun içine hapseden, birbirimizi tanımamıza fırsat vermeyen en büyük engel ''ötekileştirilmek'' değil miydi? Onlar kimseye muhtaç değil, bu acıma duygunuz engel koymadığı müddetçe... Muhtaç olduğumuz bir şey varsa; o da birbirimizi tanımamızdır, birbirimizden soyutlanmamamızdır. Ne bir eksik, ne bir fazla... Ne engelli, ne de muhtaç... Ne kırık, ne de lanetli... Bizler bu toplumun bir parçasıyız. Engelleri koymaya devam edenler oldukça, bizler de o engelleri kaldırmaya devam edeceğiz.

Şimdi herkese sormak istiyorum. Engelleri kaldırmanın, birbirimizi tanımanın vakti gelmedi mi?