Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, Gezi isyanı sırasında borsanın değer kaybetmesi ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘faiz lobisi’ açıklamalarının ardından başlatılan ve finansçıları tedirgin eden incelemeleri savunmaya devam etti.

“Potansiyel suçlu çıkarma gayretinde değiliz” diyen Ertaş’ın, piyasanın en bilinen gerçeği olan ‘yurtdışı ağırlıklı işlem hacmini’ dikkat çekici bir tespit olarak ortaya koyması dikkat çekti.

İNCELEMELER SÜRÜYOR
Gülşah Karadağ'ın BirGün'deki haberine göre Vahdettin Ertaş, BloombergHT’nin canlı yayınında, Gezi isyanı döneminde yapılan finansal işlem ve kayıtlara yönelik incelemelerin sürdüğünü ifade ederek, “İncelemeler bitmeden önyargıyla potansiyel suçlu çıkarma gayretinde değiliz” dedi. Gezi olayları sürecinde işlemlerin çoğunun yurtdışından yapıldığını vurgulayan Ertaş, incelemenin sona ermesinin ardından gerekli açıklamaları yapacaklarını söyledi.

FİNANSÇILAR ENDİŞELİ
Finans piyasasının işlemcileri, SPK’nin başlattığı incelemelerin baskısını haziran ayından bu yana üstlerinde hissediyorlar. BirGün’e konuşan işlemcilerin en büyük endişesi, Erdoğan’ın kim olduğu belirsiz ‘faiz lobisi’ne yüklediği ‘suça’ kanıt olarak kendi işlemlerinin gösterilmesi riski.

GEZİ SÜRECİNDE YAŞANANLAR
İşlemciler, Gezi süreciyle ilgili değerlendirmelerinde şu tespitlere yer veriyorlar:
- Gezi sürecinden hemen önce, mayıs ayı ortalarında küresel sermaye hareketi gelişmekte olan ülkelerden uzaklaşmaya başladı. Borsa İstanbul’da düşüş, dolarda yükseliş ve faiz seviyesindeki artış bu dönemde ortaya çıktı. Gezi isyanı devam ederken, küresel piyasa hareketinden etkilenen Türkiye piyasaları için, yurtdışında ağır satış hareketi devam ediyordu. Konu, salt Gezi değildi.
- Gezi isyanı 31 Mayıs’ta başladığında, Türkiye’de milyonlarca insanı günlerce sokağa döken bir toplumsal patlamanın yaşanıyor oluşu, elbette piyasalar için Türkiye’ye dönük ‘siyasi istikrar’ algısını bozdu. Endişelenen yabancı yatırımcılar satış emirleri verdi.
- Gezi isyanının başından itibaren, dünya, barışçıl eylem yapan protestoculara karşı orantısız güç kullanan güvenlik kuvvetlerini gördü. Orantısız güç kullanımı devam ettikçe sokağa çıkan insan sayısı arttı, direniş süresi uzadı. Erdoğan’ın barışçıl protestoya karşı ‘anlayışlı bir çizgi’ izlemek yerine, sokağa çıkanları ötekileştiren tavrı, isyanın daha da büyümesine neden oldu.
- Erdoğan’ın açıklamalarının ve polisin saldırısının etkilerini gören yabancı yatırımcılar, Gezi sürecinde sakin açıklamalar yapıldığında borsaya geri döndü, sert açıklamalar yapıldığında ya da polis yeniden sahneye çıktığında ‘istikrarsızlık büyüyecek’ beklentisiyle çıkış yaptı.

- Bu süreç boyunca, yatırımcılarla işlemciler/analistler/ekonomistler arasında yapılan telefon görüşmeleri ve yazılan e-postalarda, siyasi istikrarsızlık algısına dikkat çekildi. Piyasadaki genel harekete bağlı olarak satış tavsiyeleri işlemciler tarafından da yatırımcılara verildi. Türkiye’deki siyasi istikrara ilişkin görüşler, elbette böylesi bir isyanda herkes için bozulmuştu.
- Bu görüşmelerin tümünün kaydını alan SPK’nin, bunları kasıtlı, isyanı destekleyen kayıtlar olarak ele almasından büyük endişe duyuluyor.

TALEP DE DIŞARIDAN, NE GARİP!
 
Gezi isyanı sırasında işlemlerinin çoğunun yurtdışından yapıldığını özellikle vurgulayan Vahdettin Ertaş’ın, ‘büyük halka arzlara’ ilişkin açıklamaları da ‘dış talep’ üzerineydi.

Emlak GYO halka arzına değinen Ertaş, “Emlak Konut GYO gibi büyük halka arzlarda talebin yüzde 80’i yurtdışından, yüzde 20’si içeriden geliyor” dedi.

Yurtdışı talebini bu kez halka arzın başarısının bir parçası olarak ortaya koyan Ertaş, yerli yatırımcının kısa vadeli olduğunu, yerli yatırımcıların hemen satışa geçip uzun vadeli yatırımcıları olumsuz etkilendiğini dile getirdi.