Milli Eğitim Bakanlığı Kurum açma, kapama ve ad verme yönetmeliği, bayram arifesinde 24.06.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

24 maddelik yönetmelik sayesinde eğitim sistemimizin, içerisinde bulunduğu kötü durumdan biraz daha geriye gideceği kesin gibi görünüyor!

Anadolu lisesi açılabilmesi için yerleşim biriminin en az 10 bin nüfusu olması ve en az 8 derslik ve 2 şube öğrencisinin de garanti edilmesi gerekiyor!

Fen lisesi açmak ise daha da zor. Açılmak istenen yerde 8. Sınıf öğrencilerinin toplamının en fazla % 5’i kadar öğrenci alabilecek, açılacak yerleşim biriminin en az 50 bin nüfusa sahip olacak!

Güzel Sanatlar Lisesi açmak isterseniz, çok düşünmeniz gerekecek.

Açılacağı ilde en az bir yüksek öğrenim kurumunda aynı bölüm olması ve asgari 100 bin nüfus şart!

Ayrıca, en az 12 derslik,

Müzik öğrencilerinin çalışma yapabileceği ses yalıtımlı 30 adet bireysel müzik dersliği,

Koro, orkestra ve bireysel ses eğitimi odası,

En az 6 atölye,

1 ses kayıt stüdyosu,

1 fotoğraf-film çekim atölyesi, konser salonu,

Sergi salonu,

Kız ve erkek öğrenciler için ayrı ayrı olmak üzere toplam 100 öğrenci kapasiteli pansiyon olmazsa olmazlarından.

Spor lisesi açmaya hiç teşebbüs etmeyin derim! Mesleki ve teknik Anadolu lisesi, Tematik mesleki ve teknik Anadolu lisesi, Çok programlı Anadolu lisesi, Mesleki ve teknik eğitim merkezi açmak da o kadar kolay değil. Şartlar “öküz altında buzağı” aratacak cinsten!

Ama, Anadolu İmam Hatip lisesi açacaksanız iş değişir. 5 bin nüfus ve 8 derslikli bir bina yeterli.

Kısaca, bu yönetmelikle, İmam Hatip okulları dışında kalan okulların açılabilmesi için gereken şartlar zorlaştırılırken, İmam Hatip okullarının açılış koşulları çok basitleştirilmiş, neredeyse her mahallede bir İmam Hatip okulunun açılabilme koşulları sağlanmıştır.

Ayrıca mevcut okulların kapatılması veya başka okullara dönüştürülmesi Valilik ve Bakanlığın yetkisine bırakılmış. Kapatma ve dönüştürme işi basitleştirilmiş. (1)

Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen 33 bin öğretmen, çalışma izinleri iptal edilen özel eğitim kurumlarında çalışan 22 bin öğretmen ve ihraç edilen yaklaşık 6 bin akademisyenin, eğitim kalitesine verdiği zararları görmemek mümkün değil!

2002 – 2003 öğrenim döneminde yaklaşık 71 bin olan İmam Hatip lisesi öğrenci sayısı, 2016 öğrenim yılında bir milyonu geçmiş durumda!

Milli Eğitim Bakanlığı 2016-2017 Örgün Eğitim İstatistikleri’ne bakarsak, İmam Hatip Ortaokulu sayısı 2.777, Lise sayısı ise 1.408’e ulaşmış durumda. Bu sayı 2002 tarihinde toplam 450 idi!

Yayınlanan yönetmelikte nedense herkes 5. Maddedeki “her eğitim kurumuna mescit ve abdesthane yapılma” zorunluluğuna takmış!

Mescit ve abdesthaneye gitmeyenler tespit edilecek, ayrım yapılacak veya cezalandırılacakmış!

Bu konu, yönetmelikteki en önemsiz konulardan birisi. Asıl önemli olan ciddi ve bilimsel eğitim kurumlarının açılışları önüne koyulan engeller.

2013 – 2017 arasında birçok eğitim kurumu İmam Hatip ortaokulu ve liselerine dönüştürülerek, müfredatlardaki bilimsel konular tırpanlanarak, bilimsel eğitimden uzaklaştığımızı görmezden geliyoruz.

Abdesthane ve mescitler değil, bilim merkezli okulların açılışlarındaki zorluklar bizleri tıkayacak. Eğitimi bilimsellikten uzaklaştırmak, geleceğimiz olan çocuklarımızın bilimsel eğitim almalarını engelleyecek.

Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı, bir televizyon programında yapmış olduğu konuşmasında cehaleti övmüş, okuyan nesilden korktuğunu vurgulamıştı.

“Türkiye'nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları… şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben açıkçası korkuyorum, ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum.. Okuma oranı arttıkça Türkiye'de olayları tahlil kabiliyeti azalıyor” diyerek düşüncelerini açıklayan Rektör yardımcısı, bugünlerde düşen/düşürülen eğitim kalitesinin habercisiydi.

OECD, 3 yılda bir yayınladığı ve ülkelerin eğitim sistemlerini ölçtüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Raporu’nda (PISA 2016) Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak yine OECD ülkelerinin gerisinde kaldığı görülüyor.

Matematikte 45’nci, okuduğunu anlama da 37’nci ve fen bilgisinde 41’nci oldu. (2)

Türkiye’de yaşayanların zekasal problemleri olmadığına göre, bu sıralamadaki geriliğimizin kaynağını eğitim sisteminde aramamız gerekmektedir.

Bilimsel eğitimden uzaklaşarak, sadece inançlarımızı geliştiren, anlayarak değil inanarak öğrenen bir toplum haline getiren bu günkü eğitim sistemimizi bir adım daha geriye taşıyacak olan yeni yönetmelikteki en önemli madde mescit ve abdesthane açılması değil, bilimsel eğitim verecek kurumların açılışlarının zorlaştırılması, kapatılmalarının kolaylaştırılmasıdır.

_________________________

1.http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/06/20170624.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/06/20170624.htm

2.http://t24.com.tr/haber/oecd-acikladi-iste-turkiyenin-matematik-okuma-ve-bilim-karnesi,327910