"Lefta İparhun" yani "Para var". Yunanistan Ulusal Bankası Ethniki Trapeza’nın ATM’si önünde oluşan uzun kuyrukta en öndeki Yunanlı arkadakilere bu tanıdık cümle ile sesleniyor.

Yunanistan’da krizin başladığı 2009’da erken seçime aday olan PASOK lideri Yorgos Papandreu, kampanyasında “Para var” cümlesini sloganı olarak benimsemişti.

Ceren Büyüktetik’in Milliyet’te yer alan haberine göre, Papandreu bu basit ama etkili sloganıyla Yunan devletinin, emekliler, asgari ücretliler ve sosyal harcamalar için 3 milyar euro’luk bir destek paketi hazırlayacağına halkı ikna etmiş, seçimi de çok kolay bir şekilde kazanmıştı. Ancak Papandreu bu vaatlerinin aksine güvencesiz çalışma koşulları, sosyal ödenek kesintileri, kamu çalışanlarının işten çıkarılması ve bunun gibi daha birçok kemer sıkma politikasını içeren IMF-AB destekli önlem paketini de yürürlüğe koymuştu.

Alt gelir grubunu ve orta sınıfı derinden sarsan bu paket ve sonrasında gelen diğer kemer sıkma tedbirleri Yunanistan halkını derin bir dar boğazın içerisine sürükledi.

Papandreu ve ekibi görev başına geldiğinde görüldü ki, ortada para diye bir şey yoktu. Çok kısa bir süre sonra, daha üç hafta geçmeden kredi değerlendirme kuruluşları Yunanistan’ın kredi notunu kademe kademe aşağıya düşürmeye başladı ve Komşu’da kriz resmen kapıyı çalmış oldu.

2009’un ilk çeyreğinde 817 euro civarında olan asgari ücret, 2015 Ocak ayında 683 euro’ya kadar geriledi. Bu durum “Para var” sözcüğünün bir doğruluğunun olmadığını da ortaya koyuyordu.

Kemer sıkma politikalarından bunalan halkın büyük bölümü Troyka adını verdikleri Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve IMF üçlüsüne adeta rest çeken söylemleri nedeniyle Syriza’yı bir umut olarak gördü ve 25 Ocak seçimlerinde başa getirdi.

ATM’DE PARA BİTTİ


Şimdi Syriza’ya oy verenler ve seçimlere katılan hiçbir partiye güvenmedikleri için oy vermeyenler, hükümetten yeni bir ‘kemer sıkma paketi’ni onaylamamasını bekliyor.

Sokaktaki Yunanlıda genel olarak “Bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar” düşüncesi hakim. Bu nedenle Syriza Hükümeti’nin kreditörlerin sağlayacağı yeni bir yardım paketi karşılığında AB’nin sunduğu önlem paketini referanduma sunma kararı Avrupa Birliği’’de soğuk duş etkisi yaratırken, halkın büyük kısmının sandığa atacağı oy şimdiden belli gibi görünüyor.

Bu sancılı sürecin ağır etkileri Euro Bölgesi maliye bakanlarının Yunanistan’a borçların ödenmesi için ek süre vermeyi reddetmesiyle iyice hissedilmeye başlandı. Muhtemel nakit sıkıntısına karşı günler öncesinden banka ATM’lerinin önü hareketlenmeye başladı.
Cumartesi günü birçok banka ATM’sinde çekilecek para kalmadı. Birçok ATM ise sistem dışı durumdaydı. Bankaların 7 Temmuz’a kadar kapalı kalacağı ve Pazartesi itibarıyla günlük para çekme limitinin 600 euro’dan 60 euro’ya düşürüleceğinin açıklanmasının ardından şu anda tek para kaynağı konumundaki Yunanistan Ulusal Bankası, Ethniki Trapeza önünde Pazar gecesi geç saatlere kadar uzun kuyruklar oluştu.

Kuyruklarda bekleyen endişeli vatandaşlar en azından kira ve faturalarını ödeyebilecekleri kadar para çekebilmek için bekleyişini sürdürdü. Günlük para çekme limiti hafta başında 60 euro’ya düşse de ATM önlerindeki sıralar hala azalmış değil. Yunanlar bankalardaki tüm paralarını çekerek güven altına almak istiyor. Merkezi yerlerdeki birçok ATM’nin önünde ise olası hırsızlık durumlarına karşı güvenlik güçleri bekliyor.

ATİNA PLAJLARINDA STRES ATIYORLAR

Bir yanda belirsizlik karşısında endişeli olan Yunanlılar var, diğer tarafta da “Biz bu duruma çoktan alıştık” diyenler. Hatta bu dönemde, haftasonu Atina plajlarında denize girerek kriz stresini üzerlerinden atmaya çalışanların sayısı da hiç az değil.

Diğer taraftan Yunan halkı kendilerine “tembel” denmesine de tepkili. “Biz tembel değiliz, sadece yaşamasını biliyoruz. Dayatılanlara boyun eğmeyeceğiz. İtibarımızı koruyacağız” diyorlar.

6 Temmuz Pazar günü yapılacak referandumdan çıkacak sonuç Yunanistan’ın kaderini de belirleyecek. Görünen o ki Yunan halkı bundan sonra kendi kaderlerini kendileri tayin etme arzusunda.

Haziran ayının ilk günlerinden beri Sytagma Meydanı’ndaki Parlamento Binası önünde neredeyse kamp kuran birçok Yunanlının açtığı pankartlarda göze çarpan slogan da bu yüzden “Oxi” yani “Hayır”.