Demokratik Birlik Partisi (PYD), Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) ve Rojava Kantonları temsilcileri, Avrupa ülkelerindeki diplomatik ilişkilerini sürdürüyor.

Geçtiğimiz hafta içinde İsveç'in başkenti Stockholm'de YPJ Komutanı Nesrin Abdullah'ın da hazır bulunduğu Rojava Kantonlarının İsveç Temsilciliği'nin açılışı yapıldı.

Evrensel’den Murat Kuseyri, Abdullah'la Rojava Heyeti'nin temaslarını ve Rojava'daki son gelişmeleri konu alan bir söyleşi gerçekleştirdi.

Söyleşiden öne çıkan kısım şöyle:

‘KATLİAMLARDA TÜRKİYE’NİN PARMAĞI VAR’

AKP Hükümeti koalisyon içinde yer aldıktan sonra IŞİD'e karşı savaştığını söylüyor. Bu konuda sizin gözlemleriniz nelerdir?

DAİŞ (IŞİD) ile savaşırken esir aldıklarımızın anlattıkları ve üzerlerinde bulduğumuz belge ve silahlar Türkiye'nin DAİŞ'ı desteklediğini kanıtlıyor. Bunların ellerindeki petrolü Türkiye'ye sattıklarına dair belgeler ve resimler var. Bundan bir kaç ay evvel Tel Abyad'a düzenlenen saldırının MİT'in üst düzeyde görevli yetkilileri tarafından planlandığını gösteren kanıt ve belgeler var. Halep'te Şeyh Mahsud'da 3. kez kimyasal silah kullanıldı ve esirlerin anlatımlarına göre bu silahlar Türkiye üzerinden Suriye'ye gönderildi. IŞİD, Nusra Cephesi ve Ahrar u Şam gibi grupların yanı sıra Sultan Murat, Sultan Fatih gibi grupların Türkiye tarafından desteklendiğini gösteren pek çok kanıt var. Elimizde yaralı IŞİD üyelerinin Türkiye'ye götürülüp tedavi edildiklerini gösteren çok sayıda resim var.

Türkmen gruplar, Kürtlere yaptıkları saldırıların Türkiye’deki PKK’nın eylemlerine misilleme amacını taşıdığını açıkladılar. Ama bu Türkmen gruplarla IŞİD Türk devletine yönelik eylemler yapmıyor. Ne yazık ki Türkiye bizlerle çatışan güçlere sonuna kadar her türlü yardımı yapıyor. Sultan Murad, Sultan Fatih gibi Türkiye’ye bağlı silahlı gruplar bizlere saldırıyor. Ve bu dünyanın gözü önünde olduğu halde olanlara kimse ses çıkarmıyor. Bu konuda Türkiye’ye yönelik tek bir eleştiri ve tepki yok.

Türkiye'nin Fırat'ın batısını kırmızı çizgi olarak ilan etmesinin nedenleri nelerdir?

Türkiye Suriye sınırındaki 80 kilometrelik bölgeyi ele geçirmemizden korkuyor. Türkiye’nin bu sınırları kullanarak kendisine saldıracağımızı iddia etmesi tamamen yalandır. Fırat’ın batısının kırmızı çizgileri olduğunu sık sık yineliyor. Burası Türkiye için çok önemli çünkü IŞİD’ın petrolu buradan Türkiye’ye sokuluyor. Silahlar da bu sınırdan Türkiye’den Suriye’ye geçiriliyor.  Buraya askerlerini konuşlandırmak ve Kuzey Suriye’de kalıcılaşmak istiyor. Türkiye ile ilişkisi olan askeri güçler de tampon bölge kurulması fikrini destekliyorlar. Türkiye Kürtlere karşı olan kim varsa hepsini Türkiye’ye götürdü, eğitti ve silahlandırdı. Türkiye’ye bağlı bu gruplar, tıpkı IŞİD gibi Kürt köylerine saldırıyorlar. Amaçları köyleri ele geçirip bir tampon bölge oluşturmak. Türkiye bir yandan IŞİD’a karşı koalisyon içinde yer alıyor ama aynı zamanda bu grupları silahlandırıyor. Türkiye’ye bağlı olarak çalışan bu gruplardan bazıları terör örgütleri listesinde değil. Türkiye El Kaide’nin bir kolu olan El Nusra’ya açıktan destek veriyor ve sahip çıkıyor.

Türkiye kendine bağlı çalışan bu örgütlerinin terör örgütleri listesine alınmalarını engellemek için de yoğun çaba sarfediyor. Erdoğan’ın Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden kurmak gibi bir planı var. Erdoğan Türk askerinin ayağını bastığı her toprağın Osmanlı’nın toprağı olduğunu düşünüyor. Bu Erdoğan’ın felsefesidir. Türkiye Türkmenleri çok kullanmak istediyse de başarı elde edemedi. Türkmenler Erdoğan’ın oyunlarının farkına varmalı ve bu oyunlara gelmemeli ve aynı bölgede birlikte yaşadıkları Kürtlerle kardeşlik ilişkilerini geliştirmeli. Arap, Kürt, Asuri, Ermeni ve bölgede yaşayan tüm halkların bir birlerine sahip çıkmaları gerekir.

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.