DÜNYA NASIL DEĞİŞİR?


Raven, Eric ve ‘Aşkı Yay’ posteri yapan uzun saçlı çocuk, Zanotti Parkı’nda başlayan Wall Street’e isyanın ‘devrim’ olduğunu söylüyor. Sendikacılar da Wall Street eylemine destek veriyor (altta)

Manhattan’da Wall Street İşgalcileri adı verilen göstericilerleydim. İşgalcilerin ‘Bu düzen devam etmez’, ‘Zenginler zenginleşiyor, fakirler fakirleşiyor. Eşitlik istiyoruz’ gibi popülist ancak fazlaca naif söylemleri var.

Fakat gönüllüler ve internet üzerinden başlayan hareket, Amerika’nın her köşesinde çığ gibi büyüyor. Wall Street İşgalcileri’nin organizasyon modelleri ise neredeyse mükemmel...






Aslında devrim yerine saçlarımı yaptırmam lazım. Kız kardeşim Defne’nin evlilik töreni için birkaç günlüğüne New York’dayım ve her düğün dernek öncesinde yaşanan o telaşlı koşuşturmadan birkaç saatliğine uzaklaşıp Manhattan’ın güney ucundaki ‘isyancıları’ görmeye geliyorum.
Aslında, 17 Eylül’de başlayan Wall Street İşgalcileri hareketi, ilk günlerde medya tarafından bankalara ve dev şirketlere kafayı takmış birkaç işssiz-güçsüz, sol aktivist ve marjinal tipin eylemi olarak yansıtıldı. Ama paranın kalbi Wall Street’in hemen karşısında bir parkta başlayan geceli gündüzlü işgal eylemi, kısa zamanda çığ gibi büyüdü. Paçasını bir türlü 2008 ekonomik krizinden kurtaramayan Amerikan toplumunda Wall Street ve genel anlamda kapitalizmin aksaklıklarına yönelik öfke, her geçen gün daha da popüler hale geliyor. Bu yüzden de İnternet üzerinden bir araya gelen genç yaşlı, emekli, işssiz, farklı kesimlerden gelen eylemciler, bir anda Arap Baharı’nı bile sollayarak dünya gündeminde yerini aldı.
İşgalin ana üssü Manhattan’ın güney ucundaki Zanotti Parkı’na yaklaştığımda, ilk görüntü, sokak protestosundan ziyade bir panayır yerini andırıyor. Sabahın erken saatleri olmasına karşın park tıklım tıklım ve her üç kişiden birinde ya fotoğraf kamerası ya da lap top var.
Parkın girişinde elleri neredeyse omuzlarından çıkan bir cüce, su damacanasını davul yapmış hünerli el hareketleriyle müzik yapıyor. Arkasında orta yaşlı bir adam, diş fırçalıyor, biraz ilerde mor saçlı burnu hızmalı kız, uyku tulumundan başını çıkarmış minik köpeğiyle konuşuyor.
Gece kullanılan uyku tulumları kenara kaldırılmış, öbek öbek oturan isyancılar ya kahvaltı ediyor ya da her tarafı saran televizyon kameralarından birine röportaj veriyor.

‘AMERİKAN RÜYASI’
Yere uzanmış poster yapan bir genç ve yanıbaşında kahve yudumlayan uzun siyah saçlı siyah pardösülü dev adama yaklaşıyorum. ‘Merhaba. Ben Türk basınındanım....’ Görüştüğüm herkes, medyanın ilgi odağı olmaktan son derece memnun, hemen anlatmaya başlıyor. Neredeyse hep de aynı sloganlarla.
36 yaşında Chicago’lu Raven ‘Sisteme başkaldırmak için buradayız. Ülkemizi şirketlerden geri almak istiyoruz. Ve evet, bu tabii ki bir devrim’ diyor. 2008’den beri işsiz ve her ay işten atıldığı Walmart dışında Target, Sears gibi yaşadığı yerdeki bütün dev alışveriş merkezlerinde iş başvurusu yapıyormuş.
‘Hakça dağılım, eşit ücret istiyoruz. Onurumuzu istiyoruz. Amerikan rüyasını, anayasada söz verilen mutluluk hakkını istiyoruz. Ama insanlar arasında bu kadar eşitsizlik varken nasıl mutlu olabiliriz.’

‘ORTA SINIF KALMADI’
Etrafa bakıp biraz provokatif olmaya karar veriyorum: ‘Burada orta sınıftan kimse yok. Başarılı olmanız için orta sınıf desteği lazım.’ Maryland’den yuvarlak gözlüklü ve daha sonra 2008’de işini kaybettikten sonra mortgage’ını ödeyemediği için evini de kaybettiğini anlatan Erin cevap veriyor: ‘Artık orta sınıf yok ki. Üst ve alt sınıflar var. Ve aşağıdaki herkes üst sınıfı zengin etmek için çalışıyor. Üstelik...’ diye devam ediyor ‘Her hareket ufak başlar. İngilizlere karşı ulusal mücadelemiz de marjinal bir hareket sayılmıştı.’
Parkta toplananların çoğu işsiz, hepsi sol eğilimli. Hepsi New York dışından gelmiş Manhattan’a. Aslında bu hareket, bir anlamda Amerikan solunun muhafazakar sağda başlayan Çay Partisi’ne cevabı. Göstericiler arasında siyasi bir bağ yok. İnternet üzerinden organize oluyorlar. Ortak noktaları ise, sisteme öfke.
Wall Street İşgal hareketine yönelik artan ilgi, yavaş yavaş ana akım siyasete de sirayet etmeye başladı. Geçenlerde Brooklyn köprüsünü işgal eden 700 gösterici gözaltına alındı. Gözaltılar birkaç saat sürse de harekete bütün Amerika çapında ün kazandırmaya yetti. Şimdi başka şehirlerde de örgütleniyorlar.
Göstericilerin ‘Sistem adama istediğini yaptırmıyor ki’ gibisinden ifadelerle her şeye rağmen hala sempatiyle baktığı Barack Obama bile, hafta sonu onlara selam yolladı.

MÜZİK BERBAT AMA...
Bir köşede ‘Top Soil’ isimli müzik grubu, spontane bir konsere ve albümlerini dağıtmaya başlıyor. Parktaki her şey gibi albüm de bedava ama müzik ‘berbat ötesi’. ‘Protesto Şarkıları’nın sözleri, kalabalıkta duyduklarımdan çok farklı değil: İşsizlik, şirketlerin hırsı, Bush dönemine nefret, savaş karşıtlığı...
Amerika’da herhangi bir mal, ürün, düşünce ya da akımın başarılı olması için, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan ‘orta sınıf’ı ikna etmesi lazım. Henüz Wall Street İşgal hareketi, Amerikan orta sınıfını ikna edecek ölçüde ılımlı, merkez akım değil. Ama yine de büyüyeceğine şüphe yok. Söylemdeki naifliği, hedeflerin karışıklığı ve konuştuğum göstericilerin, biraz da medyanın verdiği sarhoşlukla, sanki bütün dünyayı değiştirecekmiş gibi havalarda olmalarını bir kenara bırakırsanız, bu hareketin bir yerlerde bir damar yakaladığına şüphe yok.
Belki de siyasi mesajlarından ziyade işgal hareketinin en etkileyici yanı, gençlerin ve gönüllülerin oluşturduğu organizasyonun mükemmelliği. Hareketin motoru, yavaş yavaş şekillenmekte olan komiteler. Aslında komiteler tüm gönüllülere açık. Birkaç toplantıya ben de girip kulak kabartıyorum. Komiteler eşitlikçi, içerde hararetli tartışmalar var; ama yanı zamanda müthiş bir disiplinle saat gibi işliyorlar.
Dünyanın herhangi bir köşesinde protestoya, isyana soyunmuşsanız, önce şu Wall Street olayını bir inceleyin derim. Parkın çeşitli yerlerinde kurulmuş masalar var. ‘Medya’ masasından o günkü toplantılar, sembolik Wall Street yürüyüşünün saati, Twiter ve İnternet kontak bilgileri, bloglar, o gün destek için gelecek akademisyenlerin saatleri var. Biraz ilerde gönüllü hemşire ve doktorlardan oluşan ‘Medikal’ masa var. Yardımlar ve gönüllüler için bir başka masa.
En ilgimi çeken ‘Hukuki Yardım’ masası. ABD’de gösteri ve protesto hakkı oldukça geniş. Ancak, yine de geçen gün eylemciler Brooklyn köprüsünü kapatınca, 700 kişi 4 saat boyunca gözaltına alındı. Hukuki yardım masasında bedava avukat hizmeti, tutuklanırsanız ne yapacağınıza dair broşürler ve gösteriler ötesinde sivil itaatsizlik yapmak isteyenler için düzenlenen ‘workshop’lar mevcut. Yandaki bir masada ise bütün bunların İspanyolcası var.

BİR TORBA ELMA
Zanotti Parkı’nın tam ortası ise, mutfak. Kentin her köşesinden gelen yardımlar sayesinde sıcak çay, kahve, kasa kasa su, çorba, ekmek sürekli mevcut. Ama menü bununla da bitmiyor. Gelen geçen herkese açık mutfakta kekler, pizzalar, meyve, sıcak sebze yemekleri ve aklına gelebilecek her türlü atıştırmalık var.
Mutfak komitesi, toplantı halindeyken sessizce gelip mutfak yetkililerine çantasından çıkardığı iki kalıp ev yapımı kek ve bir torba dolusu elmayı veren orta yaşlı kadın gözüme çarpıyor. Yanaşıyorum ve sohbete başlıyoruz.
53 yaşındaki Margo, ‘Aman soyadımı yazma’ diyor. Manhattan’da oturan bir tarihçi. ‘Bu çocukların yapmaya çalıştığı çok önemli’ diye söze başlıyor. ‘Daha henüz nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Ama bir şeyler yapmaları gerektiğinin farkındalar. Zamanla yollarını bulacaklar’ diyor. Zamanla, Margo’nun dediği gibi, belki zamanla....