MURAT KUSEYRİ - STOCKHOLM / ANF

İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Eva-Lena Jansson, geçtiğimiz yılın nisan ayında Suriye’de kaçırılan Süryani iki din adamının durumlarını İsveç Parlamentosu’nun gündemine getirirken, Süryani Gazeteci Dikran Ego, İsveçce yayımlanan ‘Hujådå’ dergisinde iki din adamının kaçırılmasında Türkiye’nin parmağı olduğunu açıkladı.

Jansson, önergesinde Avrupa Birliği Sözcüsü Catherine Ashton’un Suriye’deki savaşta din adamlarının hedef haline getirildiğini söylediğini ve kaçırılan Süryani iki din adamının serbest bırakılmasını istediğini hatırlattıktan sonra, kaçırılmanın üzerinden 9 ay geçmesine rağmen din adamlarından haber alınamamasının kaygı verici olduğunu ifade ediyor.

Önergede din adamlarının kaçırılmasına karışan bir kişinin Türk Polisi tarafından gözaltına alındığına, soruşturma ve hukuk sürecinin sürdüğüne dikkat çekiliyor. İki din adamının kaçırılmasının büyük tepki yaratmasına rağmen Türkiye’nin bu konuda açıklama yapmamasını tuhaf bulduğunu belirten Jansson, Dışişleri Bakanı Carl Bildt’ten konuyu Avrupa Birliği bakanlarının yapacakları toplantıda gündeme getirmesini istiyor.

İsveç’te yayımlanan Hujådå Dergisinde Gazeteci Dikran Eko’nun imzasını taşıyan “Metropolitlerin kaçırılmasında Türkiye’nin rolü” başlıklı bir makalede de yapılan araştırma ve ortaya çıkan belge ve  bilgilerin Süryani din adamları Paul Yazıcı ve Yuhanna İbrahim’in kaçırılmalarında Türk devletinin parmağı olduğu belirtiliyor.

SÜRYANİ DİN ADAMLARI ABU BANAT VE ÇETESİ TARAFINDAN KAÇIRILDI

Makalede Türkiye’nin Suriye’de süren savaşta Katar ve Suudi Arabistan’la birlikte muhalefetin safında yer aldığı, Özgür Suriye Ordusu ve El Kaide bağlantılı gruplara lojistik destek verdiği ve silahlandırdığı, cihatçı grupların 900 kilometrelik Suriye sınırından serbestçe geçerek Suriye’deki çatışmalara katıldıklarının neredeyse herkes tarafından bilindiği belirtiliyor.

İki Süryani din adamının akıbetini araştıran Gazeteci Erkan Metin’le görüşmeler yapan Dikran Ego, iki din adamının Irak Şam İslam Devletine bağlı Abu Banat adlı kişinin komutasındaki 70 kişilik bir grup tarafından kaçırıldıklarını söylüyor.

Dağıstanlı olan Abu Banat’ın esas adının Magomed Abdurrakhmanov olduğu, geçtiğimiz yılın Nisan ayında Halep civarındaki Meşhed Köyünü işgal ederek şeriat ilan ettiği, Youtube’de yayımlanan videolarda 3 kişinin kafasını kestiğinin görüldüğü belirtilen makalede, Kafkas Emirliği’nin gayri resmi sitesinde Süryani din adamlarının Abu Banat tarafından kaçırıldığına dair bir haber çıktığına dikkat çekiliyor.

Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında Türk basınında metropolitlerin kaçırılmasına karışan üç kişinin yakalandığı yolunda haberler çıkmıştı. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri üç kişinin vize sorunu olan yabancı uyruklu kişiler olduğunu ve sınır dışı edildiklerini açıklamıştı.

TÜRK YETKİLİLER ABU BANAT’IN CEZAEVİNDE OLDUĞUNU GİZLEDİ

Ancak Gazeteci Erkan Metin’in yaptığı araştırma üç kişiden birinin Abu Banat kod adlı Magomed Abdurrakhmanov olduğu ve 4 Temmuz’da tutuklanarak Maltepe Cezaevine gönderildiğini gösterdi. 19 Temmuz’da Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu kendisini ziyaret eden Süryani ileri gelenlerine kaçırılan iki din adamının hayatta olduğunu söylemiş, Abu Banat’ın din adamlarının kaçırılmasıyla bir ilişkisi olmadığını ve sınır dışı edildiğini iddia etmişti.

Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Dikran Eko, geçtiğimiz yılın Kasım ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Grand Hotel’de Süryani temsilcilerine aynı yönde bir açıklama yaptığını, daha önce de dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından Hatay’daki Yunan-Ortadoks Kilisesi yetkililerine iki din adamını kurtarmaya çalıştıklarını söylediğini belirtiyor.

Ego, en üst düzey yetkililerin din adamlarını katlettiğinden şüphelenilen Abu Banat ile ilgili açıklama yapmamalarının ve cezaevinde tutulduğunu gizlemelerinin, ortaya çıkan belgeler de göz önüne alındığında  Türkiye’nin metropolitlerin kaçırılmasında parmağı olduğunu gösterdiğini söylüyor.

ABU BANAT KAFA KESTİĞİNİ KABUL ETTİĞİ HALDE YARGILANMIYOR

Ego, sorgu tutanaklarında polisin Abu Banat’a din adamlarının kaçırılmalarıyla ilgili sorular sormadığını, ancak Abu Banat’ın 3 kişinin kafasını keserek öldürdüğünü itiraf ettiğini söylüyor. Abu Banat’ın sorgusunda bir MİT görevlisi olan Abu Cafer adlı kişiden Walkie-talki aldığını söylediğini ve dosyada bulunan bir belge iki din adamının kaçırılmasından dört gün sonra, 26 Nisan 2013 günü, MİT’in Ankara’ya gönderdiği  raporda İbrahim ve Yazıcı’nın nasıl kaçırıldıkları ve son olarak Halep’in dışındaki el-Meşhed Köyü’ne götürüldüklerini ayrıntılı bir şekilde aktarıyor.

İki din adamını kaçıranların Türkiye’den alınan walkiei-talkieleri kullandıkları için tüm hareketlerinin MİT tarafından kaydedildiği belirtiliyor.

O sıralar el-Meşhed Köyü’nün Abu Banat ve çetesinin denetiminde bulunduğu ve şeriat yasalarını uyguladıkları biliniyor. Abu Banat sorgusunda kafa kestiğini kabul etmesine rağmen hakkında dava açılamıyor. Adalet Bakanlığı İstanbul Savcısının Abu Banat’ın cinayet suçundan yargılanabilmesi için talep ettiği izni, cinayetin Türkiye’ye zarar vermediğini gerekçe göstererek reddetti. AKP Hükümeti bu tutumuyla Suriye’de kafa keserek insanlığa karşı suç işleyen ortaklarını koruyor.

“TÜRKİYE’YE ZARAR VERMEDİKÇE İNSANLARIN KAFASI KESİLEBİLİR”

Ego, Türk devletinin Suriye’de çok kirli bir oyunun içinde olduğunu, El Kaide bağlantılı grupları silahlandırdığını ve sınırdan Suriye’ye geçmelerine izin verdiğini belirtikten sonra “Türkiye Abu Banat liderliğindeki bir cihadist grubun Metropolitler Yuhanna İbrahim ve Paul Yazıcı'yı kaçırdığını biliyordu. Bu kişilerin MİT ile ilişkileri vardı ve MİT’ten aletler temin etmişlerdi. Türk Adalet Bakanına göre Türkiye’ye zarar vermedikçe insanları kesmek kabul edilir” diyor ve böylesi medeni olmayan bir insanlık anlayışa sahip olan bir ülkenin nasıl Avrupa Birliği üyesi olacağı sorusunu soruyor.