Brüksel - Çeşitli temaslarda bulunmak için Avrupa’da bulunan Suriye’deki Kürt örgütlerinden PYD lideri Salih Müslüm Muhammed, BM özel temsilcisi Kofi Annan’ın Suriye planını olumlu ama yetersiz bulduklarını ifade ederken, bu planın Esad rejimi için son şans olduğunu söyledi.

 

Perşembe akşamı Nuçe TV anahaber bülteninde Amed Dicle’nin sorularını yanıtlayan PYD lideri Salih Müslüm, Annan Planı için “Biz bu planı yetersiz bulmakla beraber olumlu değerlendiriyoruz. Esad’ın bu planı kabul etmesi de olumludur. Bazı çevreler zaman kazanmak için planı kabul ettiğini söylüyorlar. Olabilir. Ama bu kendisi için son şanstır. Esad’ın artık gerçeği görmesi gerek” dedi.

 

REJİMİN YIKILMASINI İSTİYORUZ

“Biz Kürtler olarak Suriye’nin demokratik dinamiklerle değişmesini ve bu rejimin yıkılmasını istiyoruz” diyen Müslüm, “Demokratik Suriye Cumhuriyeti ekseninden yeni bir anayasa yapılması ve Kürtlerin, diğer mezhep ve inançların, etnik kesimlerin kimlik ve temel, eşit haklarının anayasal güvenceye alınmasını istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz” diye ekledi.

 

DIŞ MÜDAHALEYE KARŞIYIZ

“Dış müdahale Suriye için ne anlama gelecek sizce?” sorusuna Müslüm şu yanıtı verdi: “Biz dış müdahaleden yana değiliz. Bizim düşüncemize göre dış müdahale Suriye’de uzun zamana yayılacak bir iç savaşa yol açacak. Biliyoruz Türkiye gibi bazı ülkelerin böylesi bir eğilimi var. Ama bunlar Suriye’ye demokrasi gelsin diye değil kendi çıkarları için bunu talep ediyorlar. Ama Suriye halkları bu gerçeği görüyor. Biz Suriye’nin kendi iç dinamikleriyle değişmesinden yanayız.”

 

TÜRKİYE, SURİYE’Yİ KENDİSİ İÇİN BİR PAZAR ALANI OLARAK GÖRÜYOR

Peki Türkiye neden Suriye’de inisiyatif almak istiyor? Müslüm’ün yanıtı şöyle: “İki sebeple. Birincisi Suriye’yi kendisi için bir pazar alanı olarak görüyor. Burada ekonomik hegemonyasını kurmak istiyor. İkinci ve önemli sebep ise Kürtler. Kürtlerin burada bir statü elde etmesinin kaygısını yaşıyor. Zira burada elde edilecek bir Kürt statüsü Türkiye’nin Kürt politikasına önemli bir darbe olacaktır. Türkiye bunu görüyor. Bu nedenle oluşacak yeni bir Suriye’de Kürtlerin dışlanması için yoğun bir diplomasi yapıyor. Muhalifleri bize karşı kışkırtıyor. İç savaş çıkartıp Kürtleri arada ezmek ve Suriye’nin diğer dinamikleriyle çatıştırmak istiyor. Ama Suriye’deki önemli muhalif kesimler durumun farkında. Bunu kendi aramızda değerlendiriyoruz.”

 

ÖNEMLİ BİR MUHALİF GÜCÜZ

Müslüm, Türk hükümetinin PYD’yi Suriye rejimi ile ittifak içindeymiş gibi gösterme çabasını şöyle değerlendirdi: “Bizi böyle lanse etmesinin sebebi biraz önce anlattığım politikasından kaynaklıdır. Önemli bir muhalif gücüz. Etkimizi kırmak için bu kirli yönteme başvuruyor. Toplumsal dayanağımızı zedelemek istiyor. Ancak bir oradaki Kürt örgütleri iki meclis şeklinde örgütlenmiş ve sistematik olarak görüşme halindeyiz. Halkımızın ortak çıkarları için birlikte hareket ediyoruz. Farklı düşüncelerimiz var ancak Kürtlerin statü sahibi olması hepimizin kırmızı çizgisi.”

 

İSTANBUL MECLİSİ’NİN KÜRTLER İÇİN YAPACAĞI BİR ŞEY YOK

İstanbul’da yapılan toplantıda bazı Kürt grupların çekilmesi konusunda ise Müslüm şunları ifade etti: “Biz bu Kürt kardeşlerimizi önceden uyarmıştık. Bu toplantılar Türkiye’nin kontrolünde. İstanbul meclisinin Kürtler için yapacağı bir şey yok. Nitekim hazırladıkları bir taslakta Kürtlerin ismi bile geçmiyor. Ve Kürt kardeşlerimiz doğal olarak çekildi. Bu olumlu bir yaklaşımı destekliyoruz. Geçte olsa Türk hükümetinin niyetini gördüler.”

 

HALK AYAKLANMALARI İLE REJİMİ DEVİRMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ

“Sizin mücadele metodunuz nedir? Demokratik Suriye Cumhuriyetini nasıl oluşturacaksınız?” şeklindeki bir soruya ise Müslüm şöyle yanıt verdi: “Biz dış müdahaleyle devrimin olacağını düşünmüyoruz. Halk isyanlarıyla devrim olur. Her gün yüzbinlerce Kürt sokaklarda. Biz şimdi meclislerimizi, okullarımızı, öz savunma komitelerimizi oluşturuyoruz. Halk ayaklanmalarıyla rejimi devireceğimizi düşünüyoruz. Belki zaman alır ancak doğru olan yöntemin bu olduğu demokratik ve özgür bir ülkenin ancak öz dinamiklerle olacağını düşünüyoruz. Dış ülkelerle, dünyanın önde gelen ülkeleriyle görüşüyoruz. Etkilerini yadsımıyoruz. Ancak fiili müdahaleyi doğru bulmuyoruz.” (anf)