İsveç Parlamentosu’nda 25 Eylül’de Irak Kürdistan Bölgeseli’nde (IKB) yapılacak referandum için düzelenen konferansta, IKYB Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Başdanışmanı Dr. Halid Salih ve parlamentoda grubu bulunan siyasi parti temsilcileri, referandumla ilgili görüşlerini medya ve kamuoyuyla paylaştı.

Murat Kuseyri'nin sorularını yanıtlayan Dr. Halid Salih, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına rağmen hükümetin henüz ne yapacağını kararlaştırmadığını savundu, “22 Eylül’e kadar beklememiz ve nasıl bir tutum takınacaklarını görmemiz gerekiyor” dedi.

‘İŞGALİN ENGELLENEBİLECEĞİNE İNANIYORUM’

Evrensel'de yer alan haber şöyle:

22 Eylül’e kadar söylenen her şeyin spekülasyon olacağını ifade eden Salih, “Ben, 22 Eylül’den önce Türkiye’nin karar alacağını sanmıyorum. Bu tarihe kadar söyleneler spekülasyon. Askeri tatbikat yapmakla bize mesaj yolluyorlar. Eğer bizim dediklerimizi yapmazsanız önlem alacakları; hava sahası ve sınırların kapatılacağı, ya da askeri harekette bulunacakları mesajını veriyorlar. Ama hükümet henüz ne yapacağını kararlaştırmış değil. 22 Eylül’e kadar beklememiz ve nasıl bir tutum takınacaklarını görmemiz gerekiyor. 2007 yılnda ben hükümet sözcüsüydüm. Yine sınırda yığınak yaptılar. Biz gireceklerini sanıyorduk. Ama görüşmeler sonucu bundan vazgeçtiler. İşgal tehdidinde bulunabilirler ama ben görüşmeler sonucu bunun engelleneceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.

‘HEMEN BAĞIMSIZLIK İLAN ETMEYECEĞİZ’

Türkiye’nin yanı sıra İran ve Irak rejimlerinin de tehditler de bulunduğunu hatırlattığımız Salih, “Referandumdan sonra işgal için bir gerekçeleri yok. Irak’la görüşmeler 2 ila 5 yıl sürebilir. Bu sorunun ne derece karmaşık olacağına bağlı. Referandumdan hemen sonra bağımsızlık ilan etmeyeceğiz. Bunun karıştırılması kaygı ve endişeleri arttırıyor. Biz, bu referandumla halkın eğilimlerini ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Daha sonra siyasi liderler bu konuyu görüşme yetkisi edinecek, sınırların belirlenmesi, kaynakların paylaştırılması ve ilişkilerin geleceği ile ilgili görüşmeler yapacak” dedi.

TEHDİTLER ARTTI, SALDIRI RİSKİ VAR

Dr. Halid Salih konferansta yaptığı konuşmada da, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri el Maliki’nin de, Irak’ın kuzeyinde yeni bir İsrail kurulmasına izin vermeyeceklerini söylemesinin Şii milislere verilen bir saldırı sinyali olduğu belirtti.

Salih, Irak Hükümetinin de Irak Anayasası’na uymadığını ve anayasada açık hükümler olmasına rağmen Haşdi Şabi’yi silahlandırdığını ve milislerin alınlarındaki bantlara “Allahu Ekber” gibi dini sloganlar yazmalarının gelecekte olanların habercisi olduğunu söyledi.

‘KÜRTLERİN HAKLARINA SAYGI GÖSTERİLMELİ’

Konferansa yapılan diğer konuşmalar ise şöyle:

İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Anders Österberg: “Halk oylaması doğru ve meşru bir biçimde yapılmalı. Referandum sonuçları bölgede uzun vadeli bir istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmalı.”

Liberal Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Birgitta Ohlsson: “Halkların kendi kaderlerini tayin hakkı temel bir haktır. Diktatörlüklerin eğemen olduğu ve Kürt halkının uzun yıllar baskı altında yaşadığı Kürdistan’da bu daha da önemli”

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin: “Kürt halkının kendi geleceğini belirleme, devlet mi yoksa başka bir yapılanma oluşturma hakkı var... Biz, Birleşmiş Milletler’in bu soruna dahil edilmesini ve böylelikle referandumun daha da meşrulaştırmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.”

Sol Parti Milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Yasmine Posio Nilsson: “Kürtler söz konusu olduğunda yaşadıkları ülkeler Kürtlerin en temel haklarına saygı göstermiyor. Biz temelde Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını destekliyoruz. Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkını desteklemekle birlikte bunun ne zaman, nerede ve nasıl yapılacağına Kürt halkının kendisi karar verecektir. Bu bağlamda yapılacak referandumu olumlu buluyor ve Kürtler için bir başlangıç olmasını umuyoruz.”

Moderat Parti Milletvekili ve Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Margaretha Cederfelt: “Kürtler uzun yıllardır baskı altında yaşayan dünyanın en büyük halk grubudur. Kürtlerin referandum yapmalarında bir sorun görmüyoruz. Ama daha sonra olabilecekler bizi kaygılandırıyor... Bu nedenle görüşmeler oldukça önemli. Bir halk oylaması kadın ve çocukların zarar görebileceği anlaşmazlıklara yol açmamalı. Bunları referanduma inanmadığım için değil tehlikelere dikkat çekmek için söylüyorum.”

Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Sofia Damm da partilerinin 25 Eylül’de düzenlenecek referanduma saygı gösterdiğini ancak Cederfelt’in kaygılarını paylaştığını söyledi. Ortadoğu’nun istikrarsız bir bölge olduğuna dikkat çeken Damm, referandumun bölgedeki çelişkileri artırmasından ve askeri çatışmalara yol açmasından kaygı duyduğunu ifade etti.