Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim Uluslararası cenahta varılan Suriye mutabakatı, krizdeki son çözüm arayışları ve Rojava'daki son gelişmeleri ANF'ye değerlendirdi. Müslim, son bir buçuk yılda güçlü bir savunmaya kavuştuklarını ve Suriye’de önemli bir köşe taşı haline geldiklerini söyledi.

'HİÇ KİMSE DAHA FAZLA İLERİ GİTMEK İSTEMEDİ'

Suriye’nin jeopolitik konumunun çok önemli olduğunu belirten Müslim, Ortadoğu üzerinde planları olan herkesin bu jeopolitik konumu önemsediğini belirterek şöyle konuştu:

"Bu yüzden çatışmalar başladığından beri bütün taraflar bu çatışmaya girdi. Herkesin bu savaşta parmağı vardı; Amerika, Rusya ve diğer birçok ülke. Bazıları doğrudan katıldı, bazıları bazı taraflarla bağlantılı olarak yer aldı. Suriye’nin jeopolitik yapısı öyle bir sonuca yol açtı. Başta demokrasi ve özgürlüklerden söz ediliyordu ama öyle bir noktaya gelindi ki herkes demokrasiyi unuttu, iktidardan söz etmeye başladı. Bir bataklığa dönüştü kimse daha ileriye gitmek istemedi çünkü bu üçüncü dünya savaşının başlamasına yol açabilirdi. Durum böyle olunca anlaştılar."

Varılan mutabakatın savaşın hemen duracağı anlamına gelmediğine dikkat çeken Müslim "Kriz daha yıllarca sürebilir. Ama eğer olacaksa Cenevre siyasi çözüm için ilk adım olabilir. Bu bir siyasi çıkar meselesidir. Herkes kendi çıkarına herkes kendi egemenlik sahası için çalışılıyor. Örneğin Rusya’nın Akdeniz’de bir tek Suriye limanıdır başka ayak basacağı bir yeri kalmamıştır. Bu yüzden direniyor ve sonuna kadar da direnecektir” dedi.

'CENEVRE İÇİN HERKES DAHA TEMKİNLİ'

1. Cenevre Konferansı'nda kimsenin anlaşmaya bağlı kalmadığını belirten PYD lideri Salih Müslim varılan kararlar üzerinden 24 saat geçmeden ihlallerin yaşandığını hatırlatarak şunları ekledi: "O zaman da bazı anlaşmalar oldu. Ama kimse bunlara uyup pratiğe koymadı. Örneğin anlaşmada bazı gruplara silah verilmemesi öngörülüyordu ama daha üzerinden 24 saat geçmeden çetelere silah yardımı yapıldı. Yani kimse Cenevre-1'e bağlı kalmadı."

Şu andaki konjonktürel durumun Cenevre-2 toplantısına ihtiyacı ortaya çıkardığını savunan Müslim "Tüm kesimler daha temkinli ve daha detaylı şekilde toplantıya katılmak istiyor.  Biz de Cenevre-2 toplantısında varız. Tabi biz Suriye rejiminin gitmesinden yanayız. Biz baştan beri muhalefettik ama bağımsız bir muhalefettik ve meşru savunma esprisiyle kendimizi savunuyorduk" dedi.

Suriye’de Kürtlersiz demokrasinin kurulmayacağını belirten Müslim, Kürtlerin pozisyonuna ise şöyle açıklık getirdi:

"Kürtler de bu sürecin bir parçası olmalı, yoksa hiç bir şekilde Suriye’ye demokrasi gelmez. Bu yüzden Cenevre'de biz varız. Son bir buçuk yıldır kendi alanlarımızı koruyoruz. Kendimizi hem rejime karşı, hem de çetelere karşı savunduk. Öyle bir köşe taşı olduk ki artık kimse Kürtlersiz bir çözüm geliştiremez. O yüzden bazı taraflar muhakkak bizi katmak istiyorlar. Biz de Kürt Yüksek Konseyi olarak katılacağız.”

'ÖSO RADİKAL GRUPLARLA ÇATIŞMAYA BAŞLADI'

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)'nun son günlerde radikal gruplara yönelik açıklamaları ve aralarında yaşanan çatışmalara ilişkin ise PYD Eşbaşkanı Salih Müslim şu değerlendirmeyi yaptı:

“Şimdi daha önce de Suriye Özgür Ordusu deniyordu ama içinde birçok çete tarzı örgüt ve grup yer alıyordu. Cihatçılar selefiler dahi birçok radikal grup bu çatı altında barınıyordu. Suriye özgür ordusu adı altında bize karşı savaşıyorlardı. Başta kimse bizi dinlemek istemiyordu, ama son zamanlarda bu daha açık ortaya çıktı. Kendi aralarında çatışmalara yol açtı.

Suriye Özgür Ordusu da çetelere karşı direnmeye başladı, artık onlara söyleyecek bir sözümüz yok. Ama selefiler ve radikal gruplar bağımsız değiller Türkiye'nin desteğine dayanıyorlar. Onlara destek vermek Türkiye’nin çıkarlarına değildir. Bu başka ajandaların güçleridir ve özel planları var. Kendi bölgelerimizde bunlara karşı kendimizi savunuyoruz.”

ROJAVALI MÜLTECİLERE 'GERİ DÖNÜN' ÇAĞRISI

Rojavalı mültecileri topraklarına geri dönmeye ve mücadeleye destek vermeye çağıran Müslim son olarak şunları söyledi: “Aslında başta Suriye’nin her yerinden bizim bölgelerimize göç oluyordu daha rahattır daha güvenlidir diye, bizim bölgelerimize geliyorlardı. Biz halkımızın geri dönmesini istiyoruz. Eğer biz bu toprakların sahibiysek eğer bu topraklar bizim ülkemizse onun üzerinde yaşamalı ve onu korumalıyız."