Osama Makram Amin silah sesleriyle uyandı, pencereden dışarı baktığında yakındaki Kıpti Hristiyan kilisesine Molotof kokteylleri atan gençler gördü.

O sabah daha erken saatlerde güvenlik güçleri Kahire'deki iki büyük oturma eylemine saldırmış ve yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti. Şimdi, 14 Ağustos'taki saldırıdan saatler sonra bu Yukarı Mısır şehrindeki saldırganlar 14 Hristiyan kilisesi, Hristiyanlar'a ait ev ve iş yerlerini yakıp yağmalamaya başladı. Polis ve birçok Hristiyan bölge sakinine göre bunu yapan Kahire'deki bastırma hareketine öfkelenen İslamcılar.

Mısır'daki geçici yönetim için Minya ve diğer yerlerdeki kilise saldırıları, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin geçen ay devrilmesine karşı yaptıkları protestolar polisin çok sert müdahalesiyle karşılık bulan Müslüman Kardeşler'den kaynaklanan tehlikenin kanıtı. Hükümet Hristiyanlar'ın tam gaz savunucusu olurken Müslüman Kardeşler'in yol açtığı "terörizm"in kurbanları olduklarını söylüyor ve İslamcı grubun üstüne gitmeye devam ederken kiliselere verilen hasarı kullanıyor.

Kahire'den Nil Nehri üzerinde dört saat sürüş mesafesindeki Minya Kasabası'nda yaşayan Hristiyanlar hükümet tarafından çok da bağra basıldıklarını hissetmediklerini söylüyor. Minya'da gün boyu süren, Hristiyanlar'a ait iş yerlerinin yanında bir anaokulunun da hasar gördüğü saldırılar sırasında birçok insan güvenlik güçlerinin hiçbir yerde görülmediğini söylüyor. Halk sonrasındaki günlerde de hiçbir şüphelinin yakalanmadığını, kiliselerin yağmalanmaya devam ettiğini söylüyor.

Ağırlıklı olarak Müslümanlar'ın oturduğu bir mahallede yaşayan Hristiyan Amin, yakınlardaki Piskopos Musa Kilisesi'ne saldırıldığında polisi defalarca aradığını ancak bu aramaların sonuçsuz kaldığını söylüyor. Birkaç sokak ötedeki itfaiye de çağırmalarına rağmen gelmeyince komşularla birlikte bahçe hortumunu kullanarak yangını söndürmüşler.

Yetkililerin tepkisinin ne olduğu sorulduğundaysa gülüyor.

Amin "Bu şaka mı?" diye soruyor ve ekliyor, "Durumun şakası bu: Polis nerede?".

Burada birçok Hristiyan için ordu destekli hükümetin yeni benimsediği davranış, diktatör Hüsnü Mübarek yönetimi altında geçen onlarca yılı anımsatıyor. Bölgede yaşamakta olan Hristiyanlar, Mübarek hükümeti uluslararası sahnede yüksek sesle Hristiyan meselesini dile getirirken, güvenlik güçlerinin Kıpti topluluklara karşı terör estirenlere karşı hiçbir yaptırımda bulunmadığını ifade ediyor. Buradaki Hristiyanlar İslamcılar'ın desteklediği Mursi'nin büyük muhaliflerinden olsa da –ki karşılaştıkları son saldırıların nedeni olarak genelde bu gösteriliyor- birçoğu son gelen hükümetin de sorunlarına eğileceğini düşünmüyor.

Mısır Dışişleri Bakanlığı ülkedeki yabancı gazetecilere 14 Ağustos'ta saldırıya uğrayan ülke çapındaki 35 kilisenin listesinin bulunduğu broşürler dağıttı. Ordu hasarın araştırılması için birçok gazeteciye uçakla Minya'ya götürme teklifinde bulundu.

Minya Valiliği Kıpti birliği başkanı Piskopos Makarias, "Hükümet Müslüman Kardeşler'e yapılan saldırıları haklı çıkarmak için Hristiyanlar'ı kullanıyor," dedi. Makarias, "Batılı Hristiyanlar'a baskı yapıp ordu destekli hükümete destek sağlamak için bunu kullanıyorlar," şeklinde konuştu.

Hükümet ise bunu reddetti. Müslüman Kardeşler ve diğer İslamcılar'ı kaos yaratmak için düzenli olarak kiliseler, polis karakolları ve kamu binalarına saldırmakla suçlayan Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan sözcü Badr Abdel Atty, "Bu samimi olarak hiç de doğru değil," dedi.

Minya Valisi General Salah El Din Ziyadah, geçen haftaki saldırılarda polisin yetersiz kaldığını doğruladı ancak güvenlik güçlerinin de İslamcılar'ın karakollar ve hatta itfaiye teşkilatına gerçekleştirdiği saldırılarla mücadele içinde olduğunu söyledi. Ziyadah güvenlik sorunları nedeniyle araştırmaların ertelendiğini ancak saldırıların arkasında Müslüman Kardeşler olduğundan emin olduğunu belirtti.

Müslüman Kardeşler liderleri ise tekrar tekrar açıklamalar yaparak kilise saldırılarını kınadı ve saldırılarla herhangi bir bağlantıları bulunduğunu reddetti. Müslüman Kardeşler faillerin İslamcılar'a yapılan baskıyı haklı çıkarmak için polis tarafından görevlendirildiğini söylerken aynı iddia Minya'daki çok sayıda Müslüman tarafından da dile getiriliyor. Minya'daki bir Müslüman Kardeşler üyesi Khaled Elkomi, "Bu eşkıyalar onlarca yıldır polis tarafından destekleniyor," dedi.

Mısır'daki Kıpti Hristiyan azınlık ülkenin 93 milyonluk nüfusunun yüzde 10 ila 15'ini oluşturuyor. Hristiyanlar genel itibariyle Mısır'da eşit dağılmış durumda, her topluluk ve sosyal katmanla bütünleşik halde. Çok sayıda zengin Hristiyan'ın Mursi'nin bir yıllık yönetimi sırasında Mısır'ı terk ettiği düşünülüyor.

En yüksek Hristiyan nüfusu ise Yukarı Mısır'daki şehir ve kasabalarda bulunuyor. Minya Valiliği'nden Piskopos Makarias Minya'nın nüfusunun yüzde 35'inin Hristiyan olduğunu, bunun da Mısır'daki en yoğun oran olduğunu belirtti.

Diğer taraftan buradaki Kıpti Hristiyanlar katı İslamcılar ile de yan yana yaşıyor. Minya, Müslüman Kardeşler üyelerine ek olarak Selefi Müslümanlar'ın da yoğun olarak bulunduğu bir bölge.

Bölge sakinleri Minya'daki olayların Mursi'nin 3 Temmuz'da görevden alınmasının hemen ardından patlak verdiğini söylüyor. Piskopos Makarias Hristiyan ve Müslüman gençler arasında ortaya çıkan şiddet olaylarının çatışmalara, Hristiyanlar'ın ev ve iş yerlerine hasar verilmesine kadar vardığını söylüyor. Piskopos kilisenin yakınlarındaki iki katı tutumlu caminin imamlarının Cuma hutbesi sırasında Hristiyanlık karşıtı ifadeler kullandığını belirtti.

Minya'nın şehir merkezinde iş yerleri bulunanlar ise dükkanlarının büyük X'ler ile işaretlendiğini gördü. Hristiyanlar için kırmızı Müslümanlar için ise siyah renk seçilmişti. Hristiyan iş yeri sahipleri dehşete düştüklerini söyledi.

Minya'nın genellikle Hristiyanlar'ın yaşadığı bir mahallesinde bakkal dükkanı bulunan 35 yaşındaki Bram Alphous, "Üzerini boyayıp polisi aradım ancak gelmediler." dedi.

Amin, 14 Ağustos'ta dışarıdan gelen çatışma sesleriyle uyandı. Pencereden dışarı baktığında on kadar genç gördü. Bazılarının yüzü kapalıydı, Piskopos Musa Kilisesi'ne Molotof kokteylleri atıyorlardı.

Amin, Hristiyan ve Müslüman komşuların gençleri kovalamak ve çıkan yangını söndürmek için olay yerine koştuğunu söyledi. Gençler ise bir saat sonra geri gelerek bu kez binanın arkasından saldırdı.

Amin saatler sonra Hristiyan bir polis memurunun tek başına olay yerine geldiğini belirtti. Saldırganların halen çevrede olmasına rağmen polis memuru rahibin telefon numarasını alarak başka bir şey olması halinde aramasını söyledi.

Amin, "Polis gelerek emirlere de karşı gelmiş oldu ve yalnızca Hristiyan olduğu için geldi," dedi.

Minya Valisi General Ziyadah ise bunun "imkansız" olduğunu söyleyerek Amin'in sözlerini reddetti.

Günün ilerlemesiyle kalabalık arttı. Amin, 22:00 sularında yüzlerce maskeli adamın kiliseye saldırıya geçtiğini belirtti. Kilise yanmaya başlarken saldırganları pahalı halılar, klimalar ve nadir değerde adak eşyalarıyla kaçtığını söyledi.

Minya'daki Hristiyanlar ve kilise yetkilileri polis müfettişlerinin halen hasar tespiti yapmadığını belirtirken Vali General Ziyadah tam teşekküllü incelemenin şiddet olaylarının halen tırmanabilecek olması nedeniyle ertelendiğini belirtti.

General Ziyadah valilik emniyet departmanının Kahire'den gelecek zırhlı araçları beklediğini belirtti. Tutuklamalar yapıldığını söyledi ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Diğer taraftan kilise görevlileri yağmacıların günler sonra dahi Minya'daki yanmış kiliselerden eşya taşırken görüldüğünü ifade etti.

Piskopos Makarias yağmacı ve saldırganlarla ilgili olarak, "Tanrı onları affetsin. Ancak affetme görevi hükümetin değil" dedi. (Kaynak: wsj.com.tr)