Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'den farklı grupların Almanya birbirini gözetlemesinden endişe duyduklarını ifade ederken " Türkiye'den anlaşmazlıkların Almanya'ya getirilmesini istemiyoruz ve buradaki bütün grupların barışçıl ve taciz edilmeksizin yaşayabilmelerine dikkat edeceğiz" dedi. 

Almanya'da 24 Eylül'de yapılacak olan seçimlerde liste başı adayı olan Merkel, seçim öncesi DW'nin sorularını yanıtladı. 

Merkel, Almanya'da yaşayan Türklerden birçoğunun hala, "Nereye aidim?" sorusunu sorduğunu  belirten DW Baş Editörü Ines Pohl‘ün, "Bunun nedeni partiniz Hristiyan Demokrat Birlik'in Almanya'nın bir göç ülkesi olduğunu hala kabul etmemesi olabilir mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Türkiye'den buraya gelenlerin misafir işçi olduğunu söylediğimiz dönemler çoktan geride kaldı. Alman vatandaşlığına geçmelerinin önü açık ve bunu yaptıklarında Türk kökenliler de tıpkı yüzyıllardır aileleriyle burada yaşayan diğerleri gibi Alman vatandaşıdır. 

Uzun yıllardır burada yaşayan ve Alman vatandaşlığına geçmemiş olanlara da ülkemizin refahına katkı sağladıklarını ve bu nedenle de yasalara uymaları halinde ülkemize ait olduklarını söylüyorum. 

Bizi şu an endişelendiren, Türkiye'den farklı grupların kısmen birbirlerini karşılıklı olarak ihbar etmeleri ve belki de gözetlemeleri. Bunu istemiyoruz. Türkiye'den anlaşmazlıkların Almanya'ya getirilmesini istemiyoruz ve buradaki bütün grupların  barışçıl ve taciz edilmeksizin yaşayabilmelerine dikkat edeceğiz." 

Merkel bunu tam olarak nasıl yapacakları yönündeki soruya ise "Tüm vakaları takip etmek, izlendiğini hisseden vatandaşları bunu bildirmeleri için cesaretlendirmek ve bunu yapan kişi ya da kaynakların üzerine kararlı biçimde gidilmesi suretiyle" yanıtını verdi. 

'MÜLTECİLERLE İLGİLİ DENGE KURMAK ZORUNDAYIZ'

Merkel, Almanya'daki mültecilerin ülkeye entegrasyonuyla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:

"Birçoğu Alman bürokrasisini yavaş buluyor ve istihdam piyasasına hızlı biçimde girmek istiyor. Ancak buna izin veremeyiz. Piyasaya girme konusunda bir yarış yaşanmasına izin veremeyiz. Belki de iş bulmayı bekleyen Alman çalışanlar da aynı şekilde belirli işleri alamıyor. Bu konuda bir denge kurmak zorundayız."