HRANT KASPARYAN / DEMOKRAT HABER

Türkiye-Suriye sınır hattında düşürülen Suriye uçağı etrafında dönen tartışmalar, Ermenilerin yüzyıllardır yaşadığı Lazkiye’ye bağlı Keseb kasabasında olan bitenlerle ilgili olarak Türkiye’nin rolü, ana akım medyada genel olarak görmezden gelinirken, Türkiyeli siyasi parti ve aydınlardan tepkiler geldi.

TÜRKİYELİ AYDINLAR TEPKİLİ

Yayıncı ve yazar Ragıp Zarakolu, Keseb’de yaşananların ardından kaleme aldığı makalesinde, Türkiye’de uygulanan çelişkili “sınır güvenliğine” dikkat çekti. Zarakolu’nun makalesinin satırbaşları şöyle:

“Kendini Cihatçı ilan eden sözde İslamcı falanjist grupların rahatlıkla sınır geçişi yaptıkları biliniyor. El-Kaide’ye bağlı bir grup, Antakya’dan sınırı rahatlıkla geçerek, sınırın hemen öte yanındaki dünya güzeli bir kasaba olan Keseb’e saldırdı. Keseb’in özelliği, bir Ermeni kasabası olması. Keseb, şimdi bomboş. Orada yaşayanlar, 1915’lerden, 1939’lardan sonra yeniden göç yollarına düşüp, Latakya’ya sığındı. Ya o düşürülen Suriye uçağı, bu silahlı grupların geçişi nedeniyle, ve sivil halkın korunması için oradaysa? O silahlı grupların geçişini kolaylaştırmak amacıyla vurulmuşsa? Söz konusu Rojava olunca, ciddileşen sınır güvenliği, Antakya çevresinde delik deşik... Ama silahlı falanjist bir grup rahatlıkla sınırı aşıp, Keseb’e saldırabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti, Suriye’deki iç savaşa ilişkin politikasını acele değiştirmek gibi etik bir yükümlülük altında.”

“KESEB TALAN EDİLİYOR”

Demokrat Haber’e konuşan araştırmacı-yazar Sait Çetinoğlu, Keseb’deki saldırıların ardından bölgeyi boşaltan yerel halkın arkalarından bıraktıkları evlerin talan edildiğini, bu konuda görgü tanıklıkları olduğunu söyledi:

“Keseb’de dostlarım var. Musadağlı tarihçi Hagop Çolakyan Keseb’te kalıyordu. Dostlarımın durumundan endişeliyim. Keseb gerek kasaba, gerekse köyleriyle bir yeryüzü cennetiydi. Ne yazık ki bu güzelliklerden eser kalmayacak. Türkiye’den vasıtalarla talan seferleri yapıldığına dair tanıklıklar var. Ermenilerin zenginliği, 1915’te göz kamaştırmış ve soykırımla neticelenmişti. Bu kez Keseb’in zenginliği ve güzelliği göz kamaştırmış Türkiye’yi tramplen olarak kullanan İslamcı fanatikler bir yeryüzü cennetini, cehenneme çevirecekler. Ortada Rojava diye bir kavram yokken, bir Batı Kürdistanı yaratan Kürtlerin Keseb’e ilişkin suskunluğunu seçim sarhoşluğuna mı yorsak, yoksa manidar diye geçsek mi? 1915 Soykırımı’ndan kurtulup Keseb’te hayata yeniden tutunan Keseb’teki Ermeni halkının dramına dikkat çekilmeli. Sorumlu ve duyarlı davranılmalı, yeni katliamlara izin verilmemelidir.”

PARTİLERDEN AÇIKLAMA

Dün Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamalarda Ak Parti hükümetinin Suriye'de savaş kışkırtıcılığı yapması ve radikal islamcı militanları desteklemesi eleştirilmişti. (BURADA)

Bugün de Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, birer bildiri yayımlayarak Türkiye hükümetine Suriye politikası konusunda uyarıda bulundu.  

HDP: “AKP KESEB’DEN ELİNİ ÇEKMELİ”

HDP Eşbaşkan Yardımcısı Saruhan Oluç, Türkiye-Suriye sınırında yaşanan çatışmalara dikkat çekerek, “AKP iktidarı, Keseb’dan elini çekmeli, cihatçı çetelere lojistik ve mali destek sağlamaktan uzak durmalı” çağrısında bulundu.

“Türkiye silahlı ve paralı çetecilerin kendi topraklarından Suriye’ye girmelerine müsaade ediyor, lojistik destek veriyor” diyen Oluç, yaptığı yazılı açıklamada özetle şu ifadelere yer verdi: “Keseb ve civarında, cihatçı grupların Ermenilere ve Alevilere yönelik katliam girişiminde bulunması tehlikesi her geçen gün artıyor. Keseb’da Ermeni, Melkit, Rum, Alevi ve Süryaniler yaşıyor. Bu kasaba, Suriye’de bir arada yaşam örneklerindendir. Can güvenliği bulunmayanlar bölgeyi terk ederek civardaki köylere sığınıyor. Ne hazindir ki, 1915’te Türkiye’den Suriye’ye tehcirle gönderilen Ermeniler, bugün AKP hükümetinin desteğiyle yeniden sürgüne tabi tutuluyor. Sadece Keseb’de değil, Halep’teki Ermeni mahalleleri de saldırıların hedefi durumunda. Ağırlıklı olarak Ermenilerin yaşadığı Aziziye, Telefon Havi, Süleymani, Nor Küğ ve Tilel mahalleleri füzeli saldırılara ve bombalamaya maruz kalıyor. AKP iktidarı, Suriye’deki gelişmelerde ve iç savaşta açık veya örtülü taraflardan biri olma politikasını sürdürdükçe, Keseb ve benzeri saldırıların da ortağı olacaktır. AKP iktidarı, Keseb’den elini çekmeli, cihatçı çetelere lojistik ve mali destek sağlamaktan uzak durmalıdır.”

KESEB VE TÜRKİYE

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri Sevil Turan ve Naci Sönmez, Suriye’de yaşanan çatışmalar konusunda Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun cevap vermesi istemiyle bir bildiri yayımladı.

“Açıkça soruyoruz: Keseb’de yaşananlarda Türkiye’nin rolü var mı?” başlığıyla yayımlanan bildiride, “Sınırlarımız ihlal edilmiştir ve sorun millidir” gibi söylemlerle iddiaların geçiştirilemeyeceği vurgulandı.

Turan ve Sönmez, silahlı milislere Türkiye tarafından lojistik destek sağlandığı iddiasına ilişkin şu soruyu gündeme getirdi: “Ermenileri bu kasabadan sürmek, Türkiye Alevileri ile bölgede yaşayan Suriye Alevilerinin bağlarını koparmak ve sahil şeridini stratejik olarak kontrol altına almak gibi hesaplarla, El-Kaide versiyonu örgütlere desteklerini alenen ifade eden bölge ülkelerinin bazı haris yöneticilerinin bu yaklaşımına Türkiye’yi yönetenler, Başbakan Erdoğan ve Bakan Ahmet Davutoğlu ne söylüyor?”

ULUSLARARASI KAMUOYUNA ÇAĞRI

Keseb’te yaşayan Ermenilerin, yüzyıl önce atalarının başına gelenler gibi, yerlerini yurtlarını terk edip, yine dağlara ve yollara düştüğünü kaydeden Turan ve Sönmez, parti adına yaptıkları yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’nin bir kez daha böyle bir utancın müsebbipleri arasında yer almasını asla kabul edemeyiz. Üç gündür ağır saldırı altında bulunan kadim Ermeni şehri Keseb’in yok olmasına ve tarihten silinmesine seyirci kalınamaz. 99 yıl önce Osmanlıyı yöneten İttihat Terakki çetesinin soykırım acısını yaşayan ve yüz binleri kaybeden Ermenileri, bu kez de bölgesel bir hegemonya savaşının kurbanı haline getirmek utanç verici bir insanlık suçudur. BM ve uluslararası bütün insan hakları kuruluşları bağırarak gelen bu vahşet ve yıkıma seyirci kalmamalı ve yardım elini uzatmalıdır.

ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NDAN CEVAP BEKLENİYOR

Keseb Kasabasında yıllardır bir arada ve barış içinde yaşayan Ermenileri, Melkitleri, Rumları, Alevileri ve Süryanileri El-Kaideci zalimlerin eline teslim etmek, hiçbir vicdanın kaldıramayacağı kadar ağır bir yüktür.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, hiçbir gerekçenin bu yükü hafifletemeyeceğini, böyle bir suça ortak olanların er geç hesap vereceklerini hatırlatıyor, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu açıklama yapmaya davet ediyoruz.”