Suriye’de üç yıldır süren savaş hakkında doğru ve yerinden bilgi almak giderek zorlaşıyor.  Son dönemde çatışmaların yoğunlaştığı ülkenin kuzeyinden direkt haber almak da çok güç. BBC Dünya Radyo Servisi, Kesab’dan kaçmak zorunda kalan Ermeni bir çiftçiyle görüşüp 21 Mart’ta saldırıya uğrayan kasabada ilk anda neler yaşandığını aktardı.

Ermeni çiftçi, yaklaşık üç yıldır kasabayı koruyan sivil gözcüleri olduğundan bahsediyor ve bu gözcüler, 21 Mart gece yarısı, sınırdaki mevzilerinde hareketlilik fark ediyorlar. Sabaha karşı saat 04.00 sularında silahlı militanlar taşıyan araçlar, sınırın Türkiye tarafından geliyorlar ve 05.30 sularında, militanlar kasabaya yakın konuşlanan Suriye devletinin askeri noktalarına havan topuyla saldırmaya başlıyorlar. Saat 06.30’dan sonra, insanlar, kasabanın merkezinden uzaklaşmaya başlıyorlar.

Ermeni çiftçi, kasabayı terk etmelerini şöyle anlatıyor: “Ayrılmadan önce üstümü değiştirecek vaktim bile olmadı. Birkaç parça elbise ve seyahat belgelerimizi aldık. Kasaba merkezinden daha da uzakta bir köyde arabalarımızla ve motosikletlerimizle toplandık. Bazı insanlar doğrudan Lazkiye’ye gitti. Ama bazıları çatışmanın kısa sürede sona ereceğini düşünerek kasaba merkezinden uzaktaki köylerde kaldılar. Yanımda çocuklarım, 88 yaşındaki babam ve kanser hastası annem vardı. Kasabadan ilk ayrılanlar arasındaydık. Lazkiye’ye seyahat ederken fazla bir sorunla karşılaşmadık. Farklı etnisitelerin yaşadığı birçok köyden geçtik. Çok yakın zamana kadar bizim bölgemizde herhangi bir çatışma olmamıştı.”

YAŞLI İNSANLARIN HAYATINDAN ENDİŞE EDİYORLAR

24 saat sonra ise daha çok sayıda kişi Lazkiye’ye gitmek üzere kasabadan ayrılıyor ve Kesablı Ermeniler, Lazkiye’de bir Ermeni kilisesinde buluşuyorlar. Lazkiye’deki Ermenilerin evlerini açtığı Kesablılar, kasabada kalan 50 civarında yaşlı insanın hayatından endişe ediyorlar. Kasabada ne olup bittiğini anlamak için komşularına telefon açtığında ise tanığın karşısına Arapçanın yerel lehçesini konuşmayan birileri çıkıyor. Ermeni çiftçi, telefonu açanların “Allahu Ekber” dediklerini ve aralarında Tunuslu ve Çeçen militanlar olduğu düşündüklerini söylüyor.  (Agos.com.tr)

ERMENİ MİLLETVEKİLLERİ SURİYE’DEN DÖNDÜ

Suriye’ye ziyarette bulunan milletvekilleri 29 Mart’ta Erivan’a geri döndüler ve önümüzdeki hafta basın toplantısı düzenleme ve ziyaret sonuçlarını özetlemeye hazırlanıyorlar. Ermenistan Cumhuriyetçi Parti (ECP) milletvekili Naira Karapetyan NEWS.am muhabirine bilgi verdi.

Suriye ziyaretinin 3 günü zarfında Latakya’da, Şam’da ve Lübnan’da bulunduklarını, Ermeni toplumu temsilcileri, ruhani önderler, kentlerin yöneticileri, milletvekilleri yanı sıra Suriye cumhurbaşkanı, başbakan ve Halk Meclisi başkanıyla görüştüklerini belirtti.

Tahliye olan Kesablı Ermenilere ilişkin olarak, milletvekili onların durumunun oldukça üzücü olduğunu belirterek ″Kesablı Ermenilerin durumu oldukça üzücü, yerinden olmuş, her şeyini kaybetmiş, herkes tasasız yaşadığını, büyük varlık sahibi olduklarını, her zaman tehlike olduğunu, ancak güvenliğin temin edildiğini ve şimdi birkaç saatte evlerini terk ettiklerini ve şimdi kilise avlusunda yaşadıklarını anlatıyorlardı. Nasıl bir manzaraydı tasavvur edemezsiniz. Kilise avlusuna döşekler serilmişti. Herkesin hikayesini dinleyip, ağlaştık. Hepimiz 100 yıl önce ne olduğunu çok iyi tasavvur ettik. Aynı zamanda oldukça gururlu ve umutluydular; akıllarında sadece Kesab’a geri dönme konusu vardı ve bizden de sadece Kesab’a geri dönme konusunda destek rica ediyorlardı″ dedi.

KESAB’IN TARİHİ

Kesab bölgesinin tarihi 6 bin yıl öncesine dayanır. Antakya, Seleukia ve Laodikeia şehirlerinin merkezinde yer alan Kesab, dönemin önemli ticaret yollarının üzerindeydi.

Kesab’ın adının geçtiği ilk kayıt, I. Haçlı Seferleri’ne aittir. Bölge, o dönemde ‘Kasbisi’ olarak anılır. Bu adın, Latincede ‘cassabella’dan (güzel ev) geldiği düşünülüyor.

Kesab’a Ermeni göçü, 14. ve 15. yüzyıllarda hızlandı. 20. Yüzyılın başına gelindiğinde, yaklaşık 6 bin kişinin yaşadığı kasabada 20’den fazla okul ve beş büyük kilise bulunuyordu.

1909 Adana (Kilikya) Katliamı sırasında, Kesab da saldırıya uğradı. Halk bir Fransız gemisiyle Lazkiye’ye sığındı. Lazkiye’de bir yıl kaldıktan sonra ise Kesab’a döndü.

1915’te, Kesab’daki Ermenilere bir kez daha göç yolları göründü. Nüfusun çoğu Der Zor’a sürülürken, bir kısmı da Ürdün’e gönderildi. Soykırım sırasında yaklaşık 5 bin Kesablı Ermeni hayatını kaybetti.

Osmanlı sınırları içinde yer alan Kesab, 1938’de kurulan Hatay Cumhuriyeti’ne bağlandı. 1939’da Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasıyla birlikte, Kesablılar kasabayı çevreleyen dağlarda isyan başlattılar. Dokuz ay süren isyanın ardından, Kardinal Krikor Ağacanyan’ın ricası sonucu Papa XII. Pius’un araya girmesiyle kasaba Suriye sınırları içinde kaldı. (Rober Koptaş / Agos)