Ömer Kıral / Demokrat Haber İsviçre

İsviçre'nin St. Gallen şehrinde 19 Eylül 2015 günü “İsviçre 100.000 göçmen almalı” isteğinin temel talep olduğu bir eylem için yapıldı.

Eylemi düzenleyenler, “savaşları engelle, daha fazla göçmen kabul et” çağrısıyla biraraya geldi.

Düzenleyiciler arasında St. Gallen yabancı düşmanlığına karşı buluşma yeri (CaBi Antirasismus-treffpunk St. Gallen), St. Gallen Kürt toplum merkezi, St. Gallen ve Çevresi Barış Yolu derneği (Förderverein Bodensee- St. Gallen), Askersiz İsviçre Derneği St. Gallen şubesi (GSoA St. Gallen), İsviçre Sosyal Demokrat Partisi SP'nin gençlik örgütü JUSO'nun yerel yapısı, İsviçre Barış Meclisi (İsviçreli barış savunucularının örgütü olan bu yapıyı daha önce Türkiyelilerin oluşturduğu İsviçre Barış Meclisi ile karıştırılmaması notunu düşelim), Doğu İsviçre Dayanışma Ağı, Adalet Derneği ve Sri Lanka'ya Demokrasi Derneği’nin bulunduğu bildirildi.

Adları düzenleyiciler arasında yer almasa da St. Gallen Alevi Kültür Merkezi ve St. Gallen Halkevi'nin de aktif olarak etkinliğe katılım sağladığı öğrenildi.

Etkinlikte 21 Eylül BM Dünya Barış Günü yazan mavi renkli balonlar dikkat çekti. Dünya Barış Günü Dünya genelinde Türkiye’deki gibi 1 Eylül’de değil 21 Eylül günü kutlanıyor. Birleşmiş Milletlerin barış günü tarihi 21 Eylül, 1 Eylül eski Sovyetler birliği ve doğu bloku ülkelerince kabul edilen bir “barış günü”.

İsviçrelilerin çoğunlukta olduğu etkinlikte Türkiyeli ve diğer göçmenlerin oranı aşağı yukarı üçte bir idi. Katılımcıların sayısı yaklaşık 500 kişi olarak açıklanıyor düzenleyiciler tarafından. Taşınan pankartlar ve dağıtılan bildiriler neden böyle bir etkinlik yapıldığını gösteriyor çevreye. Yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşün arkasından konuşmaların yapılacağı alana varılıyor.

Sunucu etkinliğin artık St. Gallen’de gelenekselleşen bir 21 Eylül Dünya Barış Günü kutlaması niteliğine kavuştuğunu belirtiyor. Savaşların Dünya'nın birçok yerinde devam eden ve insanlık düşmanlarının damga vurduğu bu savaşlarda birçok sivil insanın daha güvenli yerlerde en azından yaşamlarını sürdürebilmek için göçmen olduğunu belirtiyor.

Güncel konu olarak gördükleri Suriyeli göçmenler için net vurgularla İsviçre devletinin en az 100.000 Suriyeli göçmeni alması gerektiğini söyleyen sunucu Suriye’den 1,5 yıl kadar önce İsviçre'ye gelen bir kadını sahneye çağırıyor. Ve sahneye 30’lu yaşlarda Filistin asıllı Suriye Donia gelip ağlamamak için ciddi şekilde kendini zorlayarak Almanca yaptığı kısa konuşmada İsviçre kamuoyunu kısa bir an için de olsa kendileriyle empati yapmaya çağırıyor.

Bir film seyrederken gördüğünüz ve çocuklarınızın görmesini istemediğiniz şiddet ve kanı bizim çocuklarımız her gün yaşıyor ve kendileri de kurban oluyor diyor. Görüntüyü kapatamaz, kulaklarınızın duymasını engelleyemezsiniz. İnsanların başları kesiliyor bizim yaşamımızda ve her gün savaş kurbanları daha fazla artıyor. Çocuğu iki saat aç kaldığında paniğe kapılırken haklıdır Avrupalı anne babalar, ama şimdi günlerdir bir şey yeme şansı olmayan anne babalar Avrupa kapılarında lütfen kapınızı onlara kapamayın diyen Donia, evet her çocuğun temiz su içebilmesi için çaba gösterilmeli ama diğer yandan denizlerde boğulan çocuklar da unutulmamalı, bu insanlar ve çocuklar için de bir güvenli yaşam olabilmeli şeklinde sonlandırıyor ayakta alkışlanan konuşmasını.

Konuşma sırasını bu defa Eritre'den gelen bir temsilci alıyor. Ülkesinin 1991 yılında bir darbeyle gelen diktatörle yönetildiğine vurgu yaparak başlıyor konuşmacı sözlerine. Her ay 5000 insanın Eritre’yi terk ettiğini, 2001 yılından bu yana Eritre’de kesinlikle bağımsız bir gazeteci yaşayamaz deyip 10 binin üstünde politik tutuklunun mahkeme yada her hangi bir soruşturma açılmaksızın cezaevlerinde bulunduğunu belirtiyor. Askerlik hizmeti yapmak istemeyen insanların Eritre’yi terk etmek zorunda kaldıklarını şu anda Eritre’de insanların ücretsiz zorunlu işçiliğe mahkum olduklarını, kadınların seks kölesi yapıldıklarını ve buna katlanmayanların özgür olabilmek için geldikleri ülkelerde de çok kötü koşullarla karşılaştıklarını belirten konuşmacı İsviçre'de kalabilmeleri için kendilerine verilen F ve N kimlikleriyle iş bulabilmelerinin imkansızlığını da belirtip Eritre diktatörünün İsviçre’deki banka hesaplarına el konması gerektiğini ve İsviçre devletinin Eritre’deki sistemle tüm ilişkilerini sonlandırmasını talep ediyor.

Daha sonra söz sırasını etkinliğin düzenleyicilerinden St. Gallen Kürt Toplum Merkezi temsilcisi alıyor. Ve özetle Türkiye'de yeniden başlayan savaşın sonuçlarından özellikle Cizre örneğindeki gibi halka yönelik saldırıları anlatıp, HDP'ye yönelik devlet terörünü ve her şeye rağmen barış isteyen halkın yanında olunması talebine vurgu yapıyor. Halkların kardeşliği ve zulme karşı enternasyonal dayanışma çağrısı ile sonlandırıyor konuşmasını.

İsviçre Sosyal Demokrat Partisi (SP)'nin gençlik kolu JUSO’nun temsilcisi, aynı zamanda yakında yapılacak seçimlerde ulusal parlamento adayı olan konuşmacı ateşli bir sunuşla başlıyor konuşmasına. Savaş yapan devletlere karşı yapabileceğimiz şeyler var diyor ve silah satmama, İsviçre bankalarındaki hesaplara el konması tüm diplomatik ilişkilerin sonlandırılması gibi somut şeylerle örneklendiriyor yapılabileceklerini, ve mültecilerin İsviçre’ye en az 100.000 Suriyelinin hemen alınması ve her göçmenin hiçbir ayrıma uğramadan İsviçrelilerle eşit koşullarda yaşamının sağlanmasını savunduklarını anlatıyor.

Daha sonra sözü İsviçre Yeşiller Partisi adına Zürich’ten milletvekili adayı Katharina Prelicz- Huber alıyor. Ve sözleri hep alkışlarla kesilen konuşmasında Avrupa'nın kendisinin de suçlularından olduğu savaşların sonucu sınırlarına dayanan insanlara hemen kapılarını açması gerektiğini, İsviçre'nin ise en az 100.000 Suriyeli göçmeni almasının gerçekçi bir talep olduğunu belirtip, hemen yapılmalı diyerek İsviçre'deki göçmenlerin de yerlilerle aynı haklara sahip olmasını bunun aksinin kabul edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Konuşmacıların aralarında İsviçreli bir grubun barış müzikleriyle renklenen etkinlikten ayrılan insanlar barışa ve göçmen sorununa dair daha fazla şey yapabilme kararlılığıyla dönüyorlar evlerine.