BBC Muhabiri Joan Soley, Irak Ordusu’nun operasyon başlattığı Telafer’e ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Telafer’de nüfusun büyük çoğunluğunu Türkmenlerin oluşturduğunu ifade eden Soley, azımsanamayacak sayıda Telaferli erkeğin IŞİD saflarında yer aldığını söyledi.

Soley, “Telafer, Türkiye sınırından sadece iki saat uzakta ve Musul'dan Suriye'ye giden ana yol da şehirden geçiyor. Birçok açıdan mükemmel bir fırtına için, mükemmel bir konumda. Tel Afer'e yönelik askeri saldırı basit gibi görünebilir, ancak bölgedeki güçlerin kombinasyonu, sahada da işleri karmaşıklaştırıyor” dedi.

Joan Soley’in BBC Türkçe’de yayınlanan haberi şöyle:

Musul'un 55 kilometre batısındaki Telafer kentinin IŞİD örgütünden geri alınması, en başından beri Irak güçlerinin yapılacak işler listesindeydi.

Musul'daki çatışmalar aylar boyunca doğudan batıya kayarken, Irak ordusu şimdi batıya, Suriye sınırına ilerliyor.

Telafer Musul'a kıyasla çok daha küçük olsa da, IŞİD'in 2014'ten bu yana "stratejik üs" olarak kullandığı bir yer. Telafer'in daha önce de acımasız yöneticileri olmuştu. Kent, 2004 sonundan 2006'ya dek IŞİD'in öncüsü "Irak'ta El Kaide" örgütünün kontrolündeydi.

Şehir IŞİD'in eline geçmeden önce 200 bin kişilik nüfusunun büyük çoğunluğu Türkmendi ve bunların da yine büyük çoğunluğu Sünnilerden oluşuyordu.

Telafer sakinleri, bölgedeki pek çok kişi tarafından çaresiz kurbanlar olarak görülmüyor. Güvenlik kaynakları, görece az nüfustan orantısız sayıda erkeğin IŞİD saflarında komutan, yargıç veya dini polislik yaptığını söylüyor.

Kenti geri alma mücadelesi Irak, ülkenin Kürt azınlığı, Türkiye ve Suriye arasındaki gerilimi de arttırabilir.

Türkiye, Musul yakınlarındaki askeri üssünü (Başika), Irak Türkmenlerini ve sınırlarını korumak için gerekebileceğini söyleyerek kapatmayı ya da yerini değiştirmeyi reddediyor, Türkiye'nin Irak topraklarında bir askeri operasyona girişmesi fikri bile Washington'dan Bağdat'a pek çok yerdeki bir çok kişinin uykularının kaçmasına neden oluyor.

Erbil'deki Kürt liderler de Sünni Arap isyancılardan, Türk güçlerine ve sayıları giderek artan Şii Arap milislere birçok hakiki ve algısal tehditler arasında yol almaya çalışırken, gözlerini açık tutuyor.

Telafer, Türkiye sınırından sadece iki saat uzakta ve Musul'dan Suriye'ye giden ana yol da şehirden geçiyor. Birçok açıdan mükemmel bir fırtına için, mükemmel bir konumda. Tel Afer'e yönelik askeri saldırı basit gibi görünebilir, ancak bölgedeki güçlerin kombinasyonu, sahada da işleri karmaşıklaştırıyor.

HAŞDİ ŞABİ’NİN ROLÜ

Çatışmalarda yaklaşık 40 bin kişi yer alıyor. Üç Irak ordusu birliği, Irak ve ABD öncülüğündeki koalisyonun özel güçleri ve "hükümet destekli" Halk Seferberlik güçleri (Haşdi Şabi) milisleri.

Halk Seferberlik güçleri, Hizbullah Tugayları, Mukteda Es Sadr'ın Mehdi Ordusu'nun yeni versiyonu Saraya el Selam ve Bedir Tugayları gibi örgütlerin yer aldığı bir çatı grubu.

Ayrıca İran Devrim Muhafızları'nın eğittiği ve Irak'ta adam kaçırma ve saldırı olaylarıyla suçlanan Asaib Ahl el-Hak örgütü de Haşdi Şabi saflarında.

Haşdi Şabi'deki hakim güçler İran tarafından desteklenen ve masrafları karşılanan Şii milisler. Milislerle konuştuğunuzda, çoğu Irak'ın Sünni nüfusuna karşı hor gören gizleme gereği duymuyorlar.

Haşdi Şabi'nin büyüklüğü ve nihai hedefleri konusundaki iç ve dış korkular bir yana, örgüt kısa sürede bölgeden çıkmayacak. Birçok kişi Haşdi Şabi'ye ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Telafer geri alındığında bu çeşitli güçlerin koalisyonu, aylar alabilecek daha zor ve geniş bir operasyon yapmak zorunda.

Bu operasyonu katılacak kara güçlerinin sayısının da en az ellerindeki silahları ve hava desteği kadar önemli olduğu söylenebilir.

Musul'un 290 kilometre batısında, Fırat Nehri'nin Irak tarafında, Anbar bölgesinde IŞİD bir dizi köy ve kasabayı elinde tutuyor.

Topluca "El Kaim" adı verilen bu köy ve kasabalar, Fırat Nehri aracılığıyla IŞİD'in son kalesi, Suriye'nin Deyr ez Zor bölgesine bağlanıyor. Bu bölge de şu anda IŞİD'in üç yıl önce ilan ettiği "halifeliğin" kalbi.

Doğru sayıya ulaşmak zor, ancak Fırat Vadisi'nin Irak ve Suriye'deki bölümlerinde 15 ila 20 bin IŞİD militanı olduğu tahmin ediliyor.

IŞİD militanlarını Irak'tan Suriye'ye sürmek yeterli olmayacak ve büyük olasılıkla Suriye'deki IŞİD sorununu daha da büyütecek. Ancak Irak güçlerinin El Kaim'in alınmasından sonra bölgede güvenliği nasıl sağlayacağına yönelik pek bir plan yok ortada.

Bir çözüm, milis sayısının büyüklüğü, çatışmalardan sonra yeni bir göreve ihtiyaç duyacakları ve ayrıca Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin dağıtılmalarına karşı çıkması nedeniyle bölgedeki Haşdi Şabi unsurlarının polis gücü olarak kullanılması olabilir.

Bu senaryoda Irak'ın sınır güvenliği, İran'la derinden bağları olan ama aynı zamanda Bağdat hükümeti ve dolayısıyla ABD yönetimi ve diğer güçler tarafından desteklenen milislere bırakılabilir.

Irak ordusu güçlerinin ise Bağdat'a geri döndüklerinde başka bir sorunu olcak. Ülkenin ortasında, IŞİD'in elindeki büyük bir alan üç yıldır büyük ölçüde Peşmergeler tarafından kontrol altında tutuluyor.

Havice için savaş da, kent alındığında bölgedeki IŞİD militanlarının tam bir kapana alacağından çok Kanlı geçebilir. Çünkü kenti tutan militanların başka gidecek hiçbir yerleri yok.

Havice'de sular durulduğunda, Irak ordusu cephede Peşmergelerle karşı karşıya kalacak.

Birbirlerine duydukları güvensizlik ise eşit derecede ve uzlaştıkları tek şey de IŞİD'in yenilmesi gerektiği.