Her gün hakkında onlarca şey duysak da, Myanmar'ın içinde kapalı bir kutu olmaktan öteye gidemeyen Arakan'ın yersiz yurtsuz kalmış halkı, sığındıkları 10 kilometrelik alanda Bangladeşlilerin yoksulluğunu paylaşıyor. Radikal aylardır tartışılan bölgeye girdi...

 

AYÇA ÖRER / Radikal

 

“Köyde hindistancevizi toplayarak yaşıyorduk. Bir gün Myanmarlı askerler geldi. Ne istediklerini söylemediler. Çok zaman bir şey de istemiyorlar. Çığlıklar duydum, arkama bakmadım. Sonra biri yanıma geldi. Gözlerimi kapattım. Ne kadar öyle geçti bilmiyorum. Sonra yere çöktüm. Gözümü açtığımda, bacağım yoktu. Hindistancevizi palasıyla kesmişler.” Arakan’dan kaçıp Bangladeş’teki Kutupalong kampına sığınan Meşhar, hikâyesini böyle özetliyor.

 

Myanmar ’la Bangladeş arasında doğal bir sınır olarak akıp giden Naf Nehri, Arakanlıların son umudu. Meşhar gibi kampa sığınan yüz binlerce Arakanlı, bu nehirde palmiye dallarından yapılan sallarla tehlikeli bir yolculuk yapıp Bangladeş sınırında çok kötü şartlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

 

NEFES ALMAK YETERLİ

Türkiye ’nin ve dünyanın gündemine 2012’de girse de, Rohinga ya da Türkiye ’de bilinen ismiyle Arakan’da yaşananlar, köklü ve kangrenleşmiş bir soruna dayanıyor. Yıllardır askeri diktatörlük altında ezilen Myanmar , Nobel ödüllü Aung San Suu Kyi’nin öncülüğünde demokratik bir rejime kavuşmak için geri sayarken, Arakanlı Müslümanlarla ilgili sorunu aşmaya karar vermiş gibi. Dış dünyaya bu konuda açıklama yapmayan ve Arakanlılara vatandaşlık hakkı sunmayan Myanmar ’ın antidemokratik uygulamaları sürüyor. Birleşmiş Milletler tarafından ‘dünya üzerinde en fazla zulme uğramış insanlar’ olarak tanımlanan Arakanlıların önünde iki seçenek var: Ya her gün giderek daralan bir çemberin içinde ölümü bekleyerek yaşayacaklar ya da hiçbir hakları olmayan ve yakın zamanda olma ihtimali de görünmeyen Bangladeş’e kaçacaklar. Arakanlılar, 1430’da kurulan Arakan İslam Devleti’nin, 1784’te Budist Burma devleti tarafından yıkılmasından bu yana azınlık.

 

7 kilometrelik sahiliyle sayfiye yeri kabul edilen Cox Bazar, aynı zamanda Naf Nehri’ne yakınlığıyla Arakanlı mültecilerin sığındığı illegal kamplara ev sahipliği yapıyor. Ülkenin ikinci büyük şehri Chittagong’dan 120 km uzaklıkla olan Cox Bazar’a varmak için 8 saat yolculuk yaptıktan sonra, bizi Muson yağmurlarının selleri altında kalmış bir kasaba karşılıyor. Arakan’a mercek uzatanların zaman zaman acımasızca eleştirdiği Bangladeş’e bir de bu gözle bakmak gerek. Muson mevsiminde yüzde 70’i sular altında kalan, toplam yüzölçümü Ankara ve İstanbul ’un toplamı kadar olan ve tahmini 162 milyon insanın yaşadığı Bangladeş’e yoksul demek bile lüks.

 

Cox Bazar’dan kampların herhangi birine gitmek en az iki saatlik yol. Kampların çoğu pirinç tarlalarının arasında dağılmış binlerce barınaktan oluşuyor. Yardım götürülmediği zamanlarda yollarda Arakanlıya rastlamak neredeyse imkansız. Yakalanma kaygısıyla 50 dereceye varan sıcaklıkta bile barakalarından çıkmıyorlar. Yardım kamyonu geldiğinde etrafı bir anda binlerce insan sarıyor.

 

Arakanlı Müslümanlara yardım etmek için hayatı pahasına çalışan Bangladeşli gönüllü Reşit, “Allahu ekber” diyerek başlıyor söze: “Bangladeş’teki Arakanlı sayısı tahmin edilemez. 2 milyona yakın ya da geçti. Arakanlılar yıllardır buraya sığınıyor. Sığınanların eğitim, sağlık, çalışma hakkı yok. Sadece nefes almak için buraya geçiyorlar. Pis işlerde kullanıldıklarını biliyoruz. Suç işlenecekse, bir Arakanlıya yıkmak daha kolay. Bangladeş de çok fakir. Kimse onları istemiyor. Myanmar ’dan korkuyoruz.” Kutupalong kampında kalan ve evi yakılmış, tanıdıkları öldürülmüş bir imamla sarılıp dakikalarca ağlayan Reşit ve çalışma arkadaşları için endişelenmemek mümkün değil. Dakka’da elime geçen ulusal gazete The Daily Star’da yer alan habere göre, Arakan Müslümanlarına yardım ettiği anlaşılan 12 Bangladeşli bıçaklanmış. Halkta giderek gizlenemez bir öfke büyüyor. Yoksulluğun bile paylaşılamayacak kadar az olduğu bir coğrafya burası.

 

Kampların iyi koşullara sahip olması için, beton zeminli olması yeterli kabul ediliyor. Beton zemin demek, sülükten, lağımdan, çamurdan, fareden, akrep ve daha nicesinden 30 santimetre yukarıda olmak demek. Yaklaşık 500 bin insana ev sahipliği yapan Kutupalong Kampı böyle bir kamp. Yağdıkça insanı yoran muson yağmuru altında karşılıyor kamp sahipleri bizi. Evlerini görelim, onları fotoğraflayalım, şahitlik ettiklerimizi anlatalım, beklentileri bu.

 

EN ÇOK YARDIM TÜRKİYE ’DEN

Yaklaşık bir aydır Bangladeş’te yardım faaliyetlerinde görev alan İHH gönüllüsü Cemil Başer ve Hamza Dinçer’e göre, Arakan’a en fazla yardım gönderen ülke Türkiye . Arakan’a 1992’den beri yardım götürdüklerini anlatan Dinçer, “Burası çok zor bir coğrafya. Çalışırken yerel gönüllülerle faaliyet göstermezseniz, sonuç almak neredeyse imkânsız” diyor.

 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ’nun ziyareti Arakanlılar için çok önemli. Hemen hepsi bu diplomatik adımdan oldukça memnun. Lakin bu adım ‘sonu acıyla biten bir hayal.’ Davutoğlu ziyaretine minnettar olsalar da, Arakan’a çevrilen gözler, Myanmar hükümetinin sınırları iyice kapatmasına neden olmuş. Ramazan boyunca, Müslüman ülkeler tarafından gündeme alınan Arakan’ın bu bir aylık ‘saadetinin’ faturası acı. Ramazan Bayramı’nın son günü başlayan saldırılarda kaç kişinin öldürüldüğü, sürüldüğü, tecavüze uğradığı hesaplanamıyor. Kamptan ayrılırken, çocuklar alıyor çevrenizi, bir tekerleme gibi sürekli “Hello madam, madam, madam, madam” diyorlar.