Amerikalı gazeteci, yazar ve nükleer enerji karşıtı hareket aktivisti Harvey Wasserman, Fukuşima nükleer faciasının ardından özellikle çocukların maruz kaldığı radyasyonun etkilerine dikkat çekti:

Fukuşima'da meydana gelen patlamalardan yaklaşık 39 ay sonra, çevrede yaşayan çocuklar arasında tiroid kanserine yakalanma oranı yüzde 40 kat arttı.

Fukuşima Tıp Üniversitesi'nin nükleer santrale yakın bölgelerde yaşayan genç nüfus üzerinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 375 bin gencin -bunun yaklaşık 200 binini çocuklar oluşturuyor- yüzde 48'den fazlasında kanser öncesi tiroid bozuklukları tespit edildi. Oran giderek yükseliyor.

Radyasyon ve Halk Sağlığı Projesi Müdürü Joseph Mangano, test edilen gençler arasında 120'yi aşkın çocuk kanseri vakası tespit edildiğini söylerken, normalde bu rakamın 3 olması gerektiğini belirtiyor.

Nükleer endüstrisi ve onun savunucuları ise bu trajediyi reddetmeye devam ediyor. Bazıları bunu Fukuşima'dan yayılan devasa boyutlardaki radyasyondan -bazı izotoplar için Hiroşima'yı 30 kat aşıyor- etkilenen bir kişi bile olmadığını iddia etmeye kadar götürdü.

Ama Fukişima'da yaşanan ölümcül salgın, Three Mile Island ve Çernobil gibi nükleer felaketlerin yaşandığı bölgelerde yaşayan çocukların maruz kaldığı olumsuz etkilerle tutarlılık gösteriyor. Benzer bulgulara, diğer reaktörlerin çevresinde yaşayan çocuklarda da rastlanıyor.

Atom enerjisinin bu tür salgın hastalıklara yol açabilme ihtimali Kanada Nükleer Enerji Güvenlik Komisyonu tarafından teyit ediliyor. Komisyon, bu tür nükleer bir felakete, "çocukların tiroid kanserine yakalanma riskinde bir artış"ın eşlik edebileceğini belirtiyor.

Kanada'da yeni inşa edilen nükleer reaktörle ilgili değerlendirme yapan komisyon, kazanın meydana geldiği noktadan 12 kilometrelik bir çevrede yaşayan çocuklarda tiroid kanserine yakalanma oranının yüzde 0.3 oranında yükseleceğini söylüyor. Ama bu tahmin, koruyucu etkisi olan potasyum iyodid haplarının dağıtıldığı ve acil durum tahliyesinin başarılı bir şekilde gerçekleştirildiği varsayımına dayanıyor. Oysa ne Three Mile Island, ne Çernoil, ne de Fukuşima'da bunlar yapıldı.

Araştırma sonuçları Mangano tarafından analiz edildi. Çalışmalarına efsanevi radyolog Dr. Ernest Sternglass ve istatistikçi Jay Gould ile başlayan Mangano, 1980'de beri reaktör merkezli radyasyonun insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştırıyor.

Fukuşima'nın yol açtığı kayıplar, çevrede yaşayan çocuklarla sınırlı değil. Nükleer santralde görev yapan operatör Masao Yoshida 58 yaşındayken özofajeal kanserinden hayatını kaybetti. Masao, nükleer krizin en kritik anında Fukuşima'dan ayrılmayı reddetmiş ve bu kararıyla belki milyonlarca hayatı kurtarmıştı. Santralde çalışan işçilerinin radyasyona ne kadar maruz kaldığı konusunda ölçümler çoğu zaman yapılmıyor bile. Bu işçiler, çoğunluğu suç örgütleriyle bağlantılı bağımsız firmalar için çalışıyor. Hükümet, felaketten önce santral çevresinde yaşayan aileleri, radyasyondan yoğun bir şekilde etkilenmiş olan bölgeye geri yerleştirmeyi planlıyor. Bu plana yönelik kamuoyu tepkisi ise giderek artıyor.