Radikal Gazetesi yazarı Fehim Taştekin Türkiye destekli radikal İslamcı gruplar tarafından saldırıya uğrayan Ermenilerin yoğunlukta olduğu Suriye’nin Kesab kentinde yaşananları yazdı.

İşte o yazı:

ERMENİ'YE TEHCİR ALEVİ'YE MEZAR

Öyle bir hesap ki akla zarar. Hafızasında iki sürgün girişimini canlı tutan ve 3 yıldır güvercin tedirginliğiyle yaşayan Suriyeli Ermenilerin kasabası Keseb’i ele geçiren Kaide ve müttefiklerine lojistik destek vereceksin, sonra diaspora ayaklanınca, ABD Kongresi’ne mektuplar gidince ve Kars-Karakale asıllı Kim Kardashian #SaveKessab hashtagıyla kampanya başlatınca afallayacaksın, kendine gelince de numara çekeceksin! Keseb’in nasıl ele geçirildiğini 28 Mart’ta ‘Keseb Sürgünü 3’ başlıklı yazımda biraz anlatmıştım. Katliam korkusuyla halkı Lazkiye’ye kaçmış, geride aciz, yaşlı ve “Öleceksem burada ölürüm” diyenler kalmıştı. Tam da 24 Nisan öncesi diaspora ‘soykırımı’ gündeme getirmek için güncel bir konu bulmuşken devletin iddialı haber ajansı AA, kendini, muhaliflerin Ermenilere nasıl insani davranıp kiliseleri koruduklarına ve iki yaşlı Ermeni’yi Türkiye’ye taşıyarak nasıl büyük bir insanlık dersi verdiğine dair hikâyelere adadı.

KANDIRILMIŞLAR

Önce günaydın demek istiyorum. Çünkü Keseb’in faturası Türkiye’ye çoktan kesildi! Ödemenin nasıl olacağını da zamanla göreceğiz. Bir kere Kesebliler Türkiye destekli savaşçılar yüzünden evlerini terk etti. Tatil için Lazkiye’ye gitmediler. Geçici sürgün kalıcı hale gelirse ve maazallah başta trajediler yaşanırsa fatura hepten Türkiye’ye kalır, faili kim olursa olsun.

Gelelim Türkiye’deki yegâne Ermeni köyü Vakıflı’ya götürülen Sirpuhi (82) ve Satenik (84) Titizyan kardeşlere. Agos muhabiri Lora Baytar, AA’nın “Kendi istekleriyle Türkiye’ye gönderildiler” dediği bu iki yaşlıyla konuştu. Sirpuhi Titizyan’a göre önce Türkçe konuşan militanlar gelip evi aradı. Ardından Arapça konuşanlar gelip “Sizi Lazkiye’ye götüreceğiz” dediler ama ertesi sabah ikiliyi Lazkiye değil Türkiye’ye getirdiler. Yani Ermeniler kandırıldı. İşin Türkçesi, Türkiye’nin “Ermenilere kucak açtık!” başlıklı bir hikâyeye, militanların da Ermenisiz bir Keseb’e ihtiyacı var. Titizyan ikilisi şimdi Lazkiye’deki Keseblilerin yanına ya da Beyrut’a gitmek istiyor.

Keseb’in korunduğu savıyla ilgili de durum şu: Nasıl olsa yağmalanacak, bari kapıyı kırmasınlar diye evinin anahtarını militana veren Titizyan’a göre milisler evlerin kapıları ve pencerelerini kırdı, traktörlere el koydu. ‘Enfal’ yani ‘Ganimetler’ adı verilen operasyonun ruhuna pek uygun!

TÜRKİYE ÜZERİNDEN YAĞMA MI?

AA, Suriye Türkmen Meclisi Üyesi İzzet Zohta’nın “Karaduran ve Semra köylerinde 3-4 kilise var. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), kiliseleri korumak için elinden geleni yapıyor” dediğini aktardı. Ancak Beyrut’ta yaşayan Kesebli Şant Kerbabyan, akrabalarıyla konuştuktan sonra Al Monitor’a katliam olmasa da şu tür olayların yaşandığını anlattı: “Haçlar parçalandı. Bu bilgi teyit edildi, topluluğun bir ileri geleniyle konuştum. Nusra Cephesi evleri yağmalayıp eşyaları Türkiye’ye taşıyor. Nusra savaşçıları kamplar ve çadırlardaki kardeşlerini Keseb’e getirmek istediklerini söylüyor.” Vakıflı’da yaşayan Lora Baytar’ı aradım; dün 19 Keseblinin daha getirildiğini söyledi: “Hepsi yaşlı. En genci 70’in üstünde. Kapıları çalınıyor, apartopar alınıp sınıra bırıkalıyorlar. Günlük kıyafetleriyle gelenler var. Keseb’i boşaltıyorlar ama Ermenilerin canına zarar vermek istemiyorlar.”

ERDOĞAN YOLLARI AÇTI

Türkiye’nin Keseb’in ele geçirilmesindeki rolüyle ilgili de anlatılanlar var. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Keseb bizim irademizle gelişmedi” dedi ya, bir de Agos’un “Saldırıyı bekliyor muydunuz” sorusu üzerine Titizyan’ın ne dediğini bakalım: “Yok ama Erdoğan’ın yolları açtığını söylediler. Erdoğan yolları açmasaydı Keseb’e bu kadar çok kötü adam gelmezdi. Bu adamlar Türkiye’den geldi.” Savaşçıların Türkiye sınırından Keseb’e geçtiklerine dair çok şey yazıldı. Lübnan’daki El Ahbar gazetesinin yazarı Suheyb Ancarini de muhalif bir kaynağa dayanarak Ürdün’de eğitilen bini aşkın savaşçının Keseb operasyonu için Marka Havaalanı’ndan Hatay’a taşındığını iddia ederek farklı bir boyut kattı.

Bir de şu ÖSO titizliği yok mu? Bayırbucak Türkmen Tugayı hariç Enfal operasyonunda yer alanların ÖSO ile ilgisi olmadığı halde tüm haberleri “Keseb’i ÖSO ele geçirdi” diye sunarak meselenin kabul edilebilirliğini artırmaya çalışıyorlar. Uyanıkça!

KAİDE’DEN KAİDE BEĞEN

Ermeni kâbusundan misafirperverlik öyküsü çıkarmayı bırakıp önce Ermenilere “Yine Türkler” diye tweet attıran ‘arkalanmış müttefikleri’ tanıyalım ve insanların neyle yüzleştiğini görelim. Enfal’de öne çıkan 5 aktör var:

Kaide’ye bağlı Nusra Cephesi, eski Guantanamo esiri Faslı İbrahim Binşekrun’un (Ebu Ahmed el Mağribi) kurduğu Şam el İslam, Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) yakın Sukur el İz, selefilerin çatı örgütü İslami Cephe’de yer alan Ahrar el Şam, Ensar el İslam ve Suudi istihbaratının güdümündeki İslam Ordusu. Nusra lideri Muhammed Colani, Eyman Zevahiri’ye biat etmiş Suriyeli bir Kaideci.

Türkiye’de belli çevrelerde popülaritesi artan Ahrar el Şam’ın kurucusu Ebu Halid Suri ise Usame bin Ladin’in yakın dostu ve Zevahiri’nin Suriye temsilcisiydi. Suri şubatta Halep’te IŞİD’ın intihar saldırısında ölünce Zevahiri taziye mesajı yayımladı. Geçen ay Keseb’te öldürülen Binşekrun da Ağustos 2013’te Lazkiye bölgesinde örgütünü kurduğunda “Demokrasi Allah’a küfürdür” demiş, Aleviler ve Şiileri düşman ilan etmişti. Aynı düşmanlığı selefi şeyhi Abdullah el Muheysini, Keseb bölgesindeki stratejik ‘Nokta 45’i ele geçirdiklerinde yaptığı zafer konuşmasında “Esad ve taifesini yok edeceğiz” diyerek göstermişti. Bu grupların ideolojik yapısı aynı. Alevilere kıyasla Ermeniler konusunda seçici ve propagandifler çünkü dünyanın gözü burada. Dahası ‘destekçileri’ Türkiye faturanın kendisine kesileceğini fark etti.

Benim için asıl hikâye, getirilen yaşlılar üzerinden üretilen misafirperverlik değil Lazkiye’de sığındıkları kilisede dua edenlerin fotoğrafında gördüğüm kahreden bakıştır; yüzyıl geriye dalan Ermeni bakışı. Gerisi müsebbibin propagandası.