Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

1915 Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümü olan 2015 yılı boyunca Ermenistan ve dünyanın farklı ülkelerinde yapılacak olan anma töreni ve etkinliklerin koordinasyonu için oluşturulan Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü Devlet Koordinasyon Komisyonu, 29 Ocak’ta Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da olağan toplantısını düzenledi. Komisyon’un başkanlığını yürüten Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, beşincisi düzenlenen Komisyon toplantısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Komisyon’un kuruluş aşamasından bu yana dünyanın farklı bölgelerinde bulunan Ermeni topluluklarının temsilcileriyle temas halinde olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Komisyon’da yer alan bölgesel delegasyonların da onayıyla Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü, Ermeni Ulusal Bildirgesi'nin kabul edildiğini açıkladı.

Diasporalı ve Ermenistanlı siyasi ve ruhani temsilcilerin katıldığı Komisyon toplantısının ardından, Komisyon üyeleriyle birlikte başkent Yerevan’daki Ermeni Soykırımı Anıtı’na giden Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Anıt’a çelenk bırakılmasının ardından kameraların karşısına geçerek, kamuoyuna Ermeni Soykırımı’nın 100. Yıldönümü, Ermeni Ulusal Bildirgesi’ni okudu. Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın konuşması Ermenistan devlet televizyonunda da yayınladı.

Bildirge’nin orijinal metnini, Komisyon’un sekreterliğini yürüten, Ermeni Soykırımı Müzesi ve Enstitüsü Direktörü Hayk Demoyan’a teslim eden Ermenistan Cumhurbaşkanı, Bildirge’nin bir nüshasının Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’ne ve bir nüshasının da Ermenistan Ulusal Arşivi’ne iletileceğini bildirdi.

ULUSLARARASI ANLAŞMALARA ATIFTA BULUNULDU

Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi ve Ermenistan Anayasası’na dayanılarak hazırlandığı belirtilen Bildirge’de, Türkiye’nin de imzalamış olduğu BM’nin 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Konvansiyonu ile 1968 tarihli Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlara Zaman Aşımı Uygulanmamasına İlişkin Konvansiyonu’na atıfta bulunulması dikkat çekti.

1894-1923 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’nin farklı rejimleri tarafından planlı ve sürekliliği olan bir şekilde Ermeni halkına karşı fiilen soykırım eylemi gerçekleştirildiği kaydedilen Bildirge’de, 1919-1921 yıllarında Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinin “hukuka ve insanlığa karşı suç” işlendiği yönünde vermiş olduğu yargı kararlarına dikkat çekildi.

HUKUKİ TALEPLERİN YER ALDIĞI DOSYA HAZIRLANIYOR

İtilaf devletlerinin 24 Mayıs 1915 tarihli ortak deklarasyonuyla Ermeni halkına karşı işlenen suçun, tarihte ilk kez “insanlığa ve medeniyete karşı işlenen suç” olarak tanımlandığı ve Osmanlı yönetiminin sorumluluğa davet edildiği hatırlatılan Bildirge’de, soykırımın sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi bağlamında 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması ile ABD Başkanı Woodrow Wilson’un 22 Kasım 1920 tarihli tahkim hükmünün önemli olduğu vurgulandı.

Soykırımın doğurduğu sonuçların ortadan kaldırılması konusunda Ermenistan ve Ermeni halkının ortak irade geliştirdiği kaydedilen Bildirge’de, bu doğrultuda hukuki taleplerin yer aldığı kapsamlı bir dosya hazırlandığı da duyuruldu.

Tarihi adaletin tesis edilmesi doğrultusunda, BM üyesi ülkelere, uluslararası kuruluşlara, dini veya milli aidiyetten bağımsız olarak hakkaniyet sahibi tüm insanlara çağrıda bulunulan ve 12 maddeden oluşan Bildirge’de şu ifadeler yer aldı:

Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümüne yönelik etkinlikleri koordine eden devlet komisyonu, Diaspora'da faaliyet gösteren bölgesel komisyonlarla birlikte,

- Ermeni halkının ortak iradesini ifade ederek,

- 23 Ağustos 1990 tarihli Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi ve Ermenistan Cumhuriyeti Anayasası’na dayanarak,

- İnsanlık ailesinin tüm üyelerine has onur, eşitlik ve temel haklarını dünya özgürlük, adalet ve barışının temeli olarak gören 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne atıfta bulunarak,

- Birleşmiş Milletler (BM) Genel Asamblesi’nin 11 Aralık 1946 tarihli 96(1) Tasarısı,
9 Aralık 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Konvansiyonu,
26 Kasım 1968 tarihli Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlara Zaman Aşımı Uygulanmamasına İlişkin Konvansiyonu, 16 Aralık 1966 tarihli Sivil ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Anlaşma ve insan haklarına ilişkin diğer tüm uluslararası akitlerin eşdeğer ilke ve hükümlerinden hareketle,

- Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin BM Konvansiyonu kabul edilirken BM’nin bu suçla mücadelede uluslararası işbirliğini özellikle vurguladığını dikkate alarak,

- Soykırım suçu içeren eylemlerin cezasız kalmasına izin verilemeyeceği ve bu suçun zaman aşımının olmadığını vurgulayarak,

- 1894-1923 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’nin farklı rejimleri tarafından planlı ve sürekliliği olan bir şekilde Ermeni halkına karşı gerçekleştirilen soykırım eylemlerini, vatansızlaştırma, Ermenilerin yok edilmesine yönelik kitlesel katliamları, etnik temizliği, Ermeni mirasının imhasını ve bunun yanı sıra, soykırımın inkârını, sorumluluktan kaçınmayı, işlenen suçu ve sonuçlarını sessizliğe (unutturmaya) terk etmeyi veya işlenen suçun sonuçlarını haklı çıkartmaya yönelik girişimleri, ve yeni soykırımların gerçekleştirilmesine yönelik teşviki meşrulaştıran tüm girişimleri kınayarak,

- Bu ağır cürüm hakkında, 1919-1921 yıllarında Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinin “hukuka ve insanlığa karşı” suç işlendiği yönünde vermiş olduğu yargı kararlarını, hadisenin hukuki takdiri varsayarak,

- 1915 yılında uluslararası kamuoyu tarafından, itilaf devletlerinin 24 Mayıs tarihli ortak deklarasyonuyla Ermeni halkına karşı işlenen ağır suçun, tarihte ilk kez “insanlığa ve medeniyete karşı işlenen suç” olarak nitelendirilmesi ve Osmanlı yönetiminin sorumluluğa davet edilmesi hususunun vurgulanmasının yanı sıra, 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Barış Antlaşması ve ABD Başkanı Woodrow Wilson’un 22 Kasım 1920 tarihli tahkim hükmünün rolü ve Ermeni Soykırımı’nın sonuçlarının ortadan kaldırılabilmesi bağlamında önemini takdir ederek,

1. Ermeni Soykırımı’nın bir buçuk milyon masum kurbanının hatırasını anmakta, hayat ve insanlık onuru için mücadele veren şehitler ve sağ kurtulan kahramanlar önünde minnetle eğilmektedir.

2. Soykırımların önlenmesi, soykırıma maruz kalan halkların haklarının restorasyonu ve tarihi adaletin tesisi doğrultusunda, Ermenistan ve Ermeni halkının uluslararası taahhüdünü bir kez daha teyit etmektedir.

3. Ermeni Soykırımı’nı insanlığa karşı işlenen korkunç bir suç olarak tanıma ve kınama siyasi cesareti gösteren, bugün de bu yönde hukuki adımlara teşebbüs eden, inkârcılığın tehlikeli dışavurumlarını önlemeye yönelik girişimde bulunan devletlere, uluslararası, dini ve sivil toplum kuruluşlarına teşekkürünü ifade eder.

4. Kendini tehlikeye atarak insani yardımda bulunan, tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok Ermeni’nin hayatını kurtaran, yetim kalanların bakımı için faaliyet gösteren ve uluslararası Ermeni dostu hareketlere ivme kazandırarak soykırımdan kurtulan Ermeniler için güvenli ve huzurlu koşullar yaratan milletlere, kurumlara ve bireylere minnetini ifade eder.

5. Tarihi adaletin tesis edilmesi ve Ermeni Soykırımı kurbanlarının hatırasına saygı gösterilmesi doğrultusunda, BM üyesi devletlere, uluslararası kuruluşlara, dini veya milli aidiyetten bağımsız olarak hakkaniyet sahibi tüm insanlara başvurmaktadır.

6. Ermeni Soykırımı gerçeğinin tüm dünyada tanınması ve soykırımın doğurduğu sonuçların üstesinden gelinmesi konusunda Ermenistan ve Ermeni halkının ortak iradesini ifade etmektedir. Bu doğrultuda hukuki taleplerin yer aldığı kapsamlı bir dosya hazırlamakta, bunu bireysel, toplumsal, ulusal meşru hakların ve hukuki kazanımların restorasyon sürecinin başlangıcı olarak görmektedir.

7. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuka aykırı bir şekilde Ermenistan Cumhuriyeti’ni abluka altına almasını, uluslararası platformlarda Ermeni karşıtı bir tutum içinde olmasını, devletlerarası ilişkilerin tesis edilmesi için ön koşul öne sürmesini, Ermeni Soykırımı’nın, Medz Yeğern’in cezasız kalmasının sonuçları olarak değerlendirmekte ve kınamaktadır.

8. Tartışmasız gerçekliğin inkârı ve tahrif politikalarından vazgeçerek, Osmanlı İmparatorluğu tarafından gerçekleştirilen Ermeni Soykırımı’nı tanıması ve kınaması, insanlığa karşı işlenen bu korkunç suçun kurbanlarının anılması aracılığıyla kendi tarihi ve belleğiyle yüzleşmesi için Türkiye Cumhuriyeti’ne çağrıda bulunmaktadır.

İktidarın resmi tutumunun tersine, bugün artık bu konuda cesaret gösteren Türkiye sivil toplum temsilcileriyle dayanışmasını ifade etmektedir.

9. Türkiye tarafından Ermeni Soykırımı’nın tanınması ve kınanmasının, Ermeni ve Türk halklarının tarihi uzlaşma süreci için önemli bir başlangıç noktası olacağı umudunu ifade eder.

10. Soykırımdan sağ kurtulan Ermeni halkının son yüzyıl boyunca,

- Asırlar önce kaybedilen bağımsız devletini yeniden inşa etme yönünde sarsılmaz irade ve ulusal bilinç gösterdiğini,

- Ulusal değerlerini koruyup geliştirerek, kültür, bilim ve eğitim alanlarında rönesansa erişmesiyle, dünya mirasının gelişiminde özgün bir katkıya sahip olduğunu,

- Tüm dünyaya yayılmış olan Ermeni toplumlarında, Ermeni kimliğinin korunmasına, saygın ve sevilen Ermeni modelinin inşasına, Ermeni halkının adil haklarının savunulmasına katkıda bulunan manevi ve dünyevi kurumları olan verimli bir Ermeni Diasporası ağı yarattığını,

- Ulusal işbirliği ve kapsamlı bir geri dönüş programıyla, soykırım sonucunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan ulusal gen havuzunu bir araya getirdiğini ve yeniden yarattığını,

- Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında, uluslararası güvenliğin sağlanması ve barışın tesis edilmesine layıkıyla katkı sunduğunu, Sardarabat ve Karabağ kahramanlık muharebelerinde görkemli zaferler kazandığını, gururla kaydetmektedir.

11. Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümünü, tarihi adalet için yürütülen mücadeleyi “Hatırlıyorum ve talep ediyorum” sloganıyla devam ettirme sürecinde önemli bir etap olarak görmektedir.

12. Ermeni gelecek nesillerine, yurtsever, bilinçli ve donanımlı duruşla kutsal yurt mirasına sahip çıkması,

-daha güçlü bir vatan; özgür ve demokratik bir Ermenistan Cumhuriyeti,

-bağımsız Karabağ’ın gelişimi ve güçlenmesi,

-tüm dünyaya yayılmış olan Ermenilerin daha işlevsel bir şekilde örgütlenmesi,

-tüm Ermenilerin asırlık kutsal hedeflerinin gerçekleştirilmesi adına tavizsiz mücadeleyle hizmet etmeleri çağrısında bulunmaktadır.