Economist dergisi bu haftaki kapağında 'Erdoğan'ın intikamı' başlığıyla çıkan dergi, 15 Temmuz darbe girişimi için 'İktidar hırsı uğruna bir gecede büyük bedeller ödendi' diyor:

"Türkiye'deki darbe girişimiyle ilgili birçok aydınlanmayan nokta var. Neden bu kadar kötü planlanmıştı? Darbecilerin eli hangi kademelere kadar uzanıyordu?

"Darbeciler okunan darbe açıklamasının işaret ettiği gibi eski tip laik komutanlar mıydı? Yoksa hükümetin iddia ettiği gibi Gülen Cemaati mi işin arkasındaydı?

"Ancak net olan iki şey var. Birincisi Türkler büyük bir cesaretle sokaklara çıkıp askerlere dur dedi. Yüzlercesi de hayatlarını kaybetti. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmeseler de tüm muhalefet partileri demokrasiye yönelen saldırı karşısında tek cephede toplandı.

"İkinci konuysa Erdoğan'ın halkın canı pahasına kurtarılan demokrasiyi hızla çökertme çabası. Ülkede 3 ay sürecek bir olağanüstü hâl (OHAL) ilan edildi. 6 bine yakın asker gözaltına alındı. Binlerce polis, hakim ve savcının görevi askıya alındı. Her ne kadar darbe girişimiyle bir bağlantıları olduğuna dair elde bir delil olmasa da akademisyenler, öğretmenler ve memurlar tasfiyelere eklendi.

"Şimdiyse laik kesimler, Kürtler ve diğer azınlıklar sokakları dolduran Erdoğan destekçilerinden ürkmüş vaziyette.

"Tasfiyelerde ağ o kadar geniş tutuluyor ki şu ana kadar en az 60 bin kişi gelişmelerden etkilenmiş düzeyde. Kimileri Türkiye'de yaşananları ABD'nin Irak'ta gerçekleştirdiği Baas partisi tasfiyesine benzetiyor.

"Erdoğan karşıt görüşleri ihanetle bir tutuyor ve Türkiye'deki çoğulculuğa kendi darbesini yapıyor. Eğer gidişat önlenmezse ülkesini daha çok çatışma ve kaosun içine sürükleyecek.

"Bu tablo da Türkiye'nin komşuları, Avrupa ve Batı için bir tehdit anlamına geliyor.

AVRUPA'DAKİ 3. ŞOK

"Türkiye'deki darbe girişimi, Avrupa açısından 1989 sonrası kurulan düzenin geçirdiği üçüncü şok.

"2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi, Avrupa'da sınırların bundan böyle değişmeyeceği yargısını kırmıştı.

"İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı almasıysa Avrupa'nın doğrusal bir çizgide bütünleşmeye doğru ilerlediği inancını yerle bir etti.

"Türkiye'deki darbe girişimi ve sonrasında yaşanan tasfiyeler ise Avrupa'da demokrasi yolundan geri dönülmeyeceği ilkesini sınıyor.

"Türkiye'deki çalkantı, Avrupa demokrasilerinin dayanağı olan NATO'yu da rahatsız ediyor.

"Elde herhangi bir kanıt olmadan Erdoğan ABD'yi darbe girişiminde rol oynamakla suçluyor.

"Fethullah Gülen'in iadesini talep edip bu isteğin yerine getirilmemesi durumunda Batı'ya sırtını döneceği mesajını veriyor.

'GEZİ DİRENİŞİYLE BAŞLAYAN BİR SÜREÇ'

"NATO içerisindeki en büyük ikinci ordu gücüne sahip olan Türkiye, önce Sovyetler Birliği'ne ardından da Orta Doğu'daki karışıklıklara karşı ön saflarda yer aldı.

"Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonraki ilk yıllarda Türkiye refah düzeyini artıran, istikrarlı, demokratik bir Müslüman ülke modeli haline gelmişti.

"Kürtlerle bir barış süreci başlatıldı ve akılcı reformlar sayesinde ekonomi de sağlıklı biçimde büyüdü.

"2005'e gelindiğinde AB'yle müzakereler resmi olarak başlatılıyordu.

"Ancak önce 2013'teki Gezi Parkı protestoları, ardından da 2014'teki yolsuzluk soruşturması ve ardından yaşananlarla Erdoğan giderek daha fazla otokratlaştı.

"Erdoğan'ın iktidar dönemlerinde gazeteciler hapse atıldı, ordunun içi boşaltıldı ve yargı sindirildi. Tüm bunların amacı 'paralel devlet yapılanmasının' kökünü kazımaktı.

"Erdoğan Suriye'deyse Beşar Esad karşıtlarının amigoluğunu yaparken cihatçıların Türkiye üzerinden geçip Suriye'ye gitmesine göz yumdu.

"Erdoğan kendisini icracı Cumhurbaşkanı haline getirecek yeni bir anayasa da istiyor.

"Ancak şu anda herhangi bir güç zafiyeti yaşadığını söylemek zor.

'PARANOYA VE TAHAMMÜLSÜZLÜK'

"Başkanlık sistemi uğruna tüm hesapları bir kenara itmiş vaziyette. Kürtlerle barış süreci noktalandı. Ülke şimdi iki tehditle karşı karşıya: PKK ve cihatçılar.

"Eğer darbe girişimi sonrası iyi idare edilebilseydi Türkiye'deki militaristlerin tabutuna son çivi de çakılmış olurdu.

"Erdoğan bölünmüş ülkesinin asil birleştiricisi haline gelirdi. Basın üzerindeki baskı kaldırılabilir, Kürtlerle yeniden masaya oturulabilir ve bağımsız kurumsal yapılar inşa edilebilirdi.

"Ancak Erdoğan paranoya ve tahammülsüzlüğe yöneliyor. Bu tavırları Erdoğan'ı üstlenebileceği demokrat devlet adamı rolündense o çok nefret ettiği Arap despotlara benzetiyor.

"Evet AKP 2002'den bu yana girdiği tüm seçimleri kazandı. Ancak Erdoğan'ın demokrasi anlayışı çoğunluğun desteğine bağlı. Türk halkının yarısı kendisine destek veriyor olsa da ne isterse yapabileceğini düşünüyor.

"Erdoğan'ın denetimini sağlamak Türklere düşüyor. Baraşçıl gösterilerle gücü elinde toplamasına karşı çıkıp sandıkta muhalifleri destekleyebilirler.

"Türkiye'nin Batılı dostlarıysa Erdoğan'ı itidalli davranmaya ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermeye çağırmalı.

'BİR GECEDE ÖDENEN BEDELLER'

"Peki ya Erdoğan bu çağrıları dinlemezse ne olacak? Türkiye IŞİD'e karşı yürütülen mücadelede hayati öneme sahip bir müttefik. Aynı zamanda Avrupa'nın güneydoğu sınırlarını ve dolayısıyla doğalgazdan mülteci akınlarına kadar her şeyi kontrol ediyor.

"Belki Avrupa bölge coğrafyasını değiştiremez ancak kendisini dış etkenlere karşı daha az kırılgan hale getirebilir. AB'nin dış sınırlarının korunması için doğru düzgün bir sistemin oluşturulması ve iltica başvurularının mantıklı bir şekilde incelenmesi gerekiyor.

"Ayrıca her ne kadar kozların büyük bölümü Erdoğan'ın elinde olsa da baskıdan muaf da değil.

"Darbe girişiminden sadece günler önce Rusya ve İsrail'le ilişkileri yoluna koyma yoluna gitmişti.

"Erdoğan'ın bugüne kadarki en büyük başarısı olan ekonomi de bugün zayıf noktalarından birisi. Ülkenin cari açığı yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor.

"Ülkenin ihtiyaç duyduğu fonlamalar için dış yatırım ve uluslararası borç şart.

"Türkiye'nin, yatırımcıları istikrarlı bir ülke olduğuna ikna etmesi lazım.

"Ancak Erdoğan intikam peşinde koşan bir sultan gibi davrandıkça bunu başarmak zor olur.

"Darbe girişiminin etkileri uzun vadede dahi etkilerini gösterecek. Darbeciler çok sayıda Türkü öldürdü, ordunun itibarını yerle bir etti ve ülkenin sınırlarını koruma yeteneğini, terörle mücadeleyi zorlaştırdı. Ayrıca darbe girişimiyle birlikte otokrat bir Cumhurbaşkanı'nın önündeki engeller kaldırıldı. İktidar hırsıyla bir gecede ödenen büyük bir bedel."

[Economist dergisinden aktaran BBC TÜRKÇE]