Yüksel Taşkın / Demokrat Haber İstanbul

 

Mısır’da 23 Mayısta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde son derece önemli gelişmeler yaşanıyor. Yüksek Askeri Konsey (YAK) ve Müslüman Kardeşler (İhvan) arasındaki örtük anlaşma gereği, İhvan cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak siyasal tekel oluşturmaktan uzak duracaktı. Yakın zamanda İhvan’ın finansörü ve beyni olarak görülen Hayrat Şatır’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklaması bütün dengeleri değiştirdi. Şatır’ın beklenmedik adaylığının yarattığı tartışmalar devam ederken, Mübarek’in eski istihbarat şefi Ömer Süleyman’ın da adaylık başvurusunda bulunması, artık sürecin YAK ve İhvan arasında “danışıklı dövüş” biçiminde götürülemeyeceğini göstermekteydi. YAK’ın denetimindeki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Komisyonu’nun Ömer Süleyman ve Şatır dahil çok sayıda adaylık başvurusunu çeşitli “yasal” gerekçelerle iptal etmesi, Mısır’da ipleri daha da gerdi.

 

Tüm bu sorunların temelinde, Tunus’un aksine, Mısır’da geçiş sürecinin net biçimde planlanmaması yatıyor. YAK ve İhvan’ı yakınlaştıran, onların Tahrir dinamiğine, buradaki solcu ve liberal unsurlara duydukları güvensizlikti. Bu nedenlerle, Tahrir dinamiği partileşemeden hızla seçimlere gidilmesinde anlaştılar. Yakın zamanda yapılan seçimlerden YAK’ın beklentisi, Mübarek rejimine yakın güçlü isimlerin sandıktan çıkacakları ve İhvan’ı dengeleyecekleri yönündeydi. Yine Selefilerin partileşmesine izin verdiler çünkü yaklaşık yüzde on oy alacaklarını bekledikleri Selefiler, İhvan’ın partisi Hürriyet ve Adalet’in (HAP) oylarını çalarak zayıf duruma düşürecekti. Ne var ki toplum mühendisliği hesapları, sandıkta boşa çıkarılabiliyor. Yapılan Meclis seçimlerinde HAP, yüzde 40’ın üzerinde oy alırken Selefiler de yüzde 25’lere dayandılar. Bu da, toplam İslamcı oyların yüzde 70’e tırmanmasına yol açtı. Yani YAK’ın seçimlerle ilgili stratejisi kesin bir yenilgiyle sonuçlandı…

 

Sonuçta ortaya son derece trajikomik durumlar da çıkmaya başladı. Sözgelimi, 23 Mayısta bir cumhurbaşkanı seçilecek ama daha yeni anayasa yazılmış değil. Eğer yeni anayasa, İhvan’ın istediği gibi parlamenter sistem öngörürse, başkan sınırlı yetkilerle çalışmak zorunda kalacak. Tam tersi, Mısır’ın güçlü başkanlık gelenekleri sürdürülürse, seçilen başkan, üçte ikisi İslamcıların kontrolündeki Meclisle çalışmak zorunda kalacak. YAK, öngörüsüz askerlerden oluştuğundan ateşle oynuyor: Hem güçlü bir başkanlık sisteminden yana, hem de çeşitli ayak oyunlarıyla kendisine yakın bir başkan seçtirebileceğine inanıyor. Tüm bu yaşananlar, aslında Türkiye’yi de anımsatıyor. Askerler, güçlü bir yürütme ve Cumhurbaşkanlığı oluşturmuşlardı; çünkü buraları bir gün İslamcıların ele geçireceklerine ihtimal dahi vermiyorlardı…

 

İhvan sözcüleri, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday göstermelerinin gerekçeleri olarak, parlamento seçimlerinde ezici bir zafer kazanmalarına rağmen YAK’ın kabine kurmalarına izin vermemesini ve Devrim sürecini tersine çevirecek girişimler peşinde olmasını gösteriyor. Bunlar önemli olabilir ama asıl nedenin, İhvan’ın tabanından da oy alacakları anlaşılan karizmatik İslamcı adaylar olduğu anlaşılıyor. Bu adaylardan ılımlı İslamcı görüşleriyle bilinen Abdul Munim Ebul Futuh, İhvan’ın aday göstermeme siyasetine karşı çıkarak adaylığını açıklamış, Şatır’ın operasyonuyla Ebul Futuh ve ona destek verenler İhvan’dan tasfiye edilmişlerdi. İhvan tabanında Ebul Futuh’a yönelik sempati, İhvan’ın 15 kişilik “politbürosu” İrşad Heyeti’ni endişelendirmiş görünüyor. İrşad Heyeti, Şatır’ın daha önceki mahkumiyeti nedeniyle tasfiye edilebileceğini tahmin ettiği için bir başka aday daha göstermeyi ihmal etmedi: HAP’ın Genel Başkanı Muhammed Morsi yedek aday olarak komisyona bildirildi. Karizmatik olmayan Morsi’nin çok şanslı olmadığı iddia ediliyor ama bu tür yorumlar İhvan’ın kitleleri yönlendirme gücünü hafife alıyorlar.

 

İhvan’ı endişelendiren bir başka gelişmeyi de Selefilerin başkan adayı olan ve Mısır’da beklenmedik bir ilgi uyandıran karizmatik din adamı Hazım Salah Ebu İsmail yaratmıştı. ABD ve İsrail karşıtı duruşunu her fırsatta ortaya koyan, derhal Şeriat devleti kurulmasını savunan Ebu İsmail’in adaylığı ve İhvan tabanından bile destek görmesi, YAK’ın darbe yapmasından ürken İhvan liderliğini tedirgin etti. YAK da sandıktan beraber çalışamayacağı bir aday çıkmasından ürkmüş olmalı ki, “Ebu İsmail’in annesinin Amerikan vatandaşı olduğu gerekçesiyle ve bu durum seçilebilme koşullarına aykırı olduğu için,” Selefi din adamının adaylığını iptal ettirdi. Selefiler, yakın zamanda, seçimlerde Abdul Munim Ebul Futuh’u destekleyeceklerini ilan ettiler. Bu çok ilginç bir gelişme çünkü Ebul Futuh, İhvan’ın daha liberal ve genç unsurlarının desteğini alabileceği gibi, kimi sol ve liberal çevrelerden de oy getirebilir. YAK, eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Moussa’nın önünü açmaya çalışıyor. Pek çok gözlemci şimdiden Moussa’yı yeni cumhurbaşkanı ilan etmiş görünüyor. Fakat bu türden analizlere ihtiyatla yaklaşılmalı. Yukarıda altı çizilen nedenlerden dolayı, İhvan’dan yakın zamanda ilkesel nedenlerle kopan Ebul Futuh ve İhvan’ın resmi adayı Morsi’nin de seçimlerde şanslı olduklarını tahmin etmek zor değil…

 

Hayrat Şatır’ın adaylık başvurusu geri çevrilse de bu ismi dikkatle izlemekte yarar var. Şatır’ın Mısır siyasetinde önemli bir ağırlık taşıyacağı anlaşılıyor. Nasır zamanında sosyalist olan mühendis kökenli Şatır, zamanla İhvan’la yakınlaştı ve iş dünyasında son derece hızlı biçimde yükselerek, örgütün finansörü haline geldi. Şatır, hapiste bulunduğu sürede, muazzam iktisadi girişimlerini hücresinden yönettiği gibi, İhvan’ın modern siyasetle barışma taktiklerinin de mimarı olmuştu. Bu nedenlerle kendisine “pragmatik muhafazakar” denilmesi anlaşılırdır. Şatır’ın hem YAK’la olan ilişkileri yürütmesi, hem de ABD yönetiminden Mısır’ı ziyaret eden heyetleri karşılayarak, onlarda “iş bitirici, pragmatik, serbest piyasacı” bir siyasetçi olarak güven uyandırması altının çizilmesi gereken noktalar…

 

İhvan’ın “Kervan yolda düzülür” fırsatçılığı yüzünden, laik kimliğiyle bilinen kesimler, Hıristiyan azınlığın temsilcileri de dahil olmak üzere, anayasayı yapması planlanan 100 kişilik Parlamento komisyonundan çekildiler. Bunda İhvan sözcülerinin, Selefileri dengelemek için laiklik karşıtı mesaj verme yarışına girmelerinin rolü de büyük. Temel sorun, İhvan’ın üstlenmek üzere olduğu büyük sorumluluğun gereği olan ideolojik dönüşümü gerçekleştirememiş olması. İhvan, sahici tartışmalardan ziyade, Mısır siyasetini esir almış görünen incinmiş, incitilmiş duyguları tatmine yönelik tepkiler vermeye daha yatkın görünüyor. İhvan’ın en önemli sorunlarından birisi, hareket üyelerinin İrşad Heyeti’nin emrinden çıkmama geleneğiyle, siyasetin gerekleri arasındaki kaçınılmaz çelişki. İhvan’ın başkan adayı Şatır, bu hiyerarşik geleneğin en açık savunucusu olduğu için eleştiriliyor. İrşad Heyeti’nin, hareketin partisi HAP’ı yönetmeye kalkmasının, siyasal yaşamı kilitleyeceği endişesi haklı olarak dile getiriliyor. Kimileri, dinsel bir hareket olan İhvan’ın, siyasal hayata mesafe almasını ve de otoriter rejimin bir neticesi olan bu aşırı siyasallaşmış halinden uzaklaşmasını savunuyorlar. Tunus’un aksine Mısır, YAK’ın etkisizleştirildiği demokratik bir yol haritası oluşturulamamasının bedellerini ödemeye devam edecek gibi görünüyor…