Irak Kürdistanı Güvenlik Konseyi Başkanı Mesrur Barzani, ABD’de düzenlenen “Kürdistan, ABD’nin Stratejik Müttefiki” konferansında açıklamalarda bulundu.

Irak yönetiminin, “IKBY Irak’ın parçasıdır” açıklamalarına ilişkin“DAİŞ’le savaş şunu gösterdi, Kürdistan Irak’ın bir parçası değil. Bunu biz göstermedik, Bağdat’ın kendisi gösterdi. Biz tüm dünya halklarına verilmiş bağımsızlık hakkını kendimiz için de istiyoruz. BM’den de bunu bu şekilde görmesini istiyoruz” dedi.

Kürdistan’ın referandum ve bağımsızlık meselelerini ABD Kongresi’nde tartışmanın mutluluk verici olduğunu dile getiren Barzani, “Kuruluşundan 1991’e kadar Irak rejimi, Kürtlere karşı Enfal ve kimyasal saldırılarla katliamlar gerçekleştirdi. 1991’den sonra Kürdistan halkının başkaldırısının ardından Kürdistan bir dereceye kadar özgürlüğünü elde etti” ifadelerini kullandı.

K24’ün aktardığına göre, Barzani’nin konuşmasının satır başları şöyle;

Artık kenarda, her an katliama maruz kalmaya hazır bir halk olmak istemiyoruz. Geleceğimizi belirlemek ve güvenliğimizi sağlamak istiyoruz.

DAİŞ, Kürdistan’a saldırdığında zaman müsait değil denildi. Şimdi DAİŞ bitişe doğru gidiyor yine zaman müsait değil. Soruyorum zaman ne zaman müsait olacak?

Bizim açımızdan zaman bağımsızlık zamanıdır.

DAİŞ’in nasıl ortaya çıktığına iyi bakmak gerekiyor. Bağdat yönetimi sosyal, siyasal ve askeri bakımlardan görevlerini yerine getirmiş olsaydı, DAİŞ ortaya çıkmayacaktı.

DAİŞ’i ortaya çıkaran sebep Irak’ın toprak bütünlüğünün olduğu bir zamanda gerçekleşti. Madem öyle Kürdistanlı bir yöntem deneyelim ve görelim.

DAİŞ saldırıya geçtiğinde Irak ordusu bulunduğu yerleri terk edip DAİŞ’e bıraktı. Peşmerge, DAİŞ’in ilerlemesine engel oldu.

100 yıllık geçmiş deneyim, toprak bütünlüğü korunan Irak’ın çözüm olmadığını bize göstermektedir. Biz sorunlara çözüm olmayan mevcut durumu barışçıl yöntemlerle değiştirmek istiyoruz.

Kürtler olarak Irak’taki bütün hükümetleri ve rejimleri tecrübe ettik. Mevcut Irak yönetiminin diğerlerinden çok farkı yok. Bağdat, Kürdistan halkına karşı çok kötü uygulamalar gerçekleştirdi.

Irak’ta bazı çevreler Kürdistan’ı Irak’ın bir parçası olarak görmüyor.

Bağdat 140. Maddeyi uygulamaya sokmadı, çünkü uygulansaydı, statüsü belirlenmemiş bölgelerin Kürdistan’a bağlanacağını biliyordu. Irak, sorunu askeri yöntemlerle çözmeye çalıştı.

Irak’la birlikteliğimiz, sorunların daha da büyümesi sonucunu doğuruyor ve artık buna son vermek istiyoruz. Kendimizi yönetebilecek potansiyelimiz var. 1991’den bu yana hiçbir ABD askeri Kürdistan’da hayatını kaybetmedi.

KÜRDİSTAN - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Türkiye ile ilişkilerimiz iyi. Gelecekte Irak ile de iyi ilişkiler içerisinde olmak istiyoruz. Bütün komşu ülkelerle bu şekilde ilişki geliştirmek istiyoruz.

BATI KÜRDİSTAN VE PYD

Suriye’deki Kürtlerin haklarını elde etmesine karşı değiliz, PYD ile bu konuda bir sorunumuz yok, sadece Rojava’daki diğer kesimlerin de yönetimde söz sahibi olmasını ve Kürtlerin Suriye’deki diğer taraflarla iyi ilişkiler kurmasını istiyoruz.

Irak’taki sorun sadece Kürtler ile Bağdat yönetimi arasındaki sorun değil. Yönetim ile Sünniler arasında da büyük sorunlar var.

Kürtler, gelecekleriyle ilgili büyük endişeler taşımasaydı, Irak’tan ayrılmayı gündemlerine almayacaklardı ama bu gerçeklik önümüzde duruyor ve Irak ile güvenli ve huzurlu bir gelecek mümkün değil. Bu yüzden en iyi çözüm olarak Kürdistan’ın Irak’tan ayrılması ve iyi ilişkiler içerisinde iki komşu ülke olmasını istiyoruz.

Bu hem Irak’ın hem de Kürdistan’ın yararına olacak, Kürdistan ile Irak petrol, su ve birçok ekonomik alanda işbirliği içerisindeki iki müttefik ülke olabilir.

DAİŞ’i ortaya çıkaran sebepler ortadan kaldırılmadığı sürece terör tehlikesi hep var olacak.

Kürdistan, 1 milyon 800 bin savaş mağdurunu barındırıyor. Kürdistan’daki etnik ve dini aidiyetleri ve Ninova bölgesindeki Hristiyanları koruduğumuz gibi savaş mağdurlarını da koruyor ve tüm imkanlarımızla bu mağdurların insani ihtiyaçlarını karşılıyoruz.

(Kaynak: K24)