Ekonomik krizle birlikte Avrupalılar daha önce hiç duymadıkları kavramları günlük hayatlarında kullanmaya başladılar. Krizin yol açtığı yeni ekonomik, sosyal hatta psikolojik durumlar için yeni sözcükler türetildi. Sonuçta Avrupa’da yeni bir dil doğuyor...  Almanca sözcüğe beş bin yeni terim eklenirken günlük İspanyolca 200 yeni kelimeye kavuştu.

Kriz işsizliğe ve protestolara neden olduğu gibi Avrupa dillerinde gelişmelere ve zenginleşmeye yol açtı. Kulağa garip gelen iktisadi kavramlar günlük hayatta kullanılmaya başlandı. Bu yeni kavramlar bazen halkın ekonomik krizin etkileriyle baş etmeye çalışırken başvurduğu kara mizahın bir aracı oldu bazense siyasetçi ve bürokratların krizin etkilerini gizlemesini kolaylaştırdı.

“İspanyolcanın Muhafızı” olarak anılan İspanyol Kraliyet Akademisi (Real Academia Española, RAE) haziran ayında düzenlediği konferansta sözlüğe 200 kadar yeni kelime veya anlam ekledi. Bir bilgisayar programı aracılığıyla, basın taranarak, sözcük ve deyimlerin kullanılma sıklığı hesaplandı ve sık kullanılanlar arasında sözlükte yer almayanlar tespit edildi.

İspanyollar 2008 yılından bu yana günlük sohbetlerinde daha önce hiç duymadıkları ekonomik terimleri gerçek veya yan anlamlarıyla kullanmaya başladılar. REA’nın çalışmaları sonucunda bu sözcükler sözlüğe eklendi ve ekonomik terimlere yeni anlamlar yüklendi. Bütün çalışmalar sırasında İspanyolca konuşan dünya içinde uyumu sağlamak için Latin Amerika’daki benzer kurumlarla işbirliği yapıldı.

Bonus, risk pirimi (Prima de Riesgo), burbusa (Balon/Patlama), poblacion activa (Faal Nüfus) gibi ekonomik kavramlar İspanya halklarının diline pelesenk oldu. Çalışabilir yaşta olan nüfus anlamına gelen “oblacion activa” kavramı, bu yaş grubundaki gençler veya yetişkinler işsiz kalınca kullanılmaya başlandı. “Prima de riesgo”dan korkmak yani ekonomik risklerin artmasından endişe etmek yeni bir psikolojik rahatsızlık olarak gündeme gelmiş durumda.

Kriz beş yıldır devam ediyor. Bu süre içerisinde yeni bir kuşak yetişti. İspanya’da “Ni-nis Kuşağı” deniyor. Yani “Ne o – Ne o Kuşağı”: Ne okuyor, ne de çalışıyor. Orta yaşlı aileleriyle birlikte yaşayan bu kuşak eğitim için para bulamıyor ve eğitime devam edemiyor. Eğitimli olsalar da iş bulamıyorlar. Bu kısır döngü içinde bütün hayatları Ni-Nis olarak geçebilir.

Portekiz’de aynı durumda olan gençlere “Geraça o rasca: Endişeli nesil” deniyor. Portekiz Avrupa’yı sarsan ekonomik krizden en çok etkilenen ülkelerden biri… Grandolar/Grandolite” sözcüğü Avro kriziyle birlikte ortaya çıktı. 1974 Karanfil Devrimi’nin marşlarından “Grândola Vila Morena”ya atıfta bulunan sözcük önceleri “bir siyasetçiye karşı slogan atmak” anlamına geliyordu. Artık her türlü itirazı kapsıyor. Üç yıldır devam eden “kemer sıkma” uygulamaları ve protesto gösterilerinin ardından, yıkanmak istemeyen çocuklar anne-babalarına karşı “grandolamaca” oynuyorlar.

Kemer sıkma (austerity) kavramı günlük hayatta yaygın olarak kullanılıyor. Kısa etek giyen bir kadına “kemer mi sıkıyorsun?”, “ekonomik krizden mi etkilendin” gibi şakalar yapılabiliyor.

Troyka sözcüğü, Lizbon’dan Atina’ya oradan Lefkoşa’ya herkesin dilinde... Üçlü anlamına gelen bu terim artık Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası IMF’yi temsil ediyor. Troyka, Portekiz’de çok sayıda sevimsiz değişime neden olduğu için günlük hayatta “trocar” değişim anlamında kullanılıyor. Göstericiler sokaklarda başka bir “değişim” istiyorlar.

Yunanlar her gün Troyka’ya sövüyor. Yunanca’da “Poukou” kriz öncesi dönemi ifade ediyor. Yunanlar için her şey “Poukou” ve “Şimdi” olarak ikiye ayrılıyor.  Yunanistan’da “işsiz kuşak” sadece gençlerle sınırlı değil. Ücret kesintileri ve yüzde 27’ye varan işsizlik yeni bir toplumsal sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuş. Artık “Neoptohi: Yeni yoksullar” diye bir sınıftan bahsediliyor. Tarihsel “Nouveau riche: Yeni zenginler”i hatırlatıyor.

Almancada da Temmuz ayı içerisinde İspanyolcaya benzer bir çalışma gerçekleşti. Alman dilinin en saygın sözlüğü “Duden”e daha çok teknik kavramlardan oluşan beş bin yeni sözcük ve terim sözlüğe ekledi.

Schuldenbremse/ Borç Freni: İç borçlanmayı engellemek için yapılan yasal düzenlemeleri ifade ediyor. Eurobonds/ EU-Anleihe/ Avrotahvil: Avro bölgesindeki ülkelerin borçlarını kapatma için kullanılan tahvilleri tarif eden terim. Angela Merkel hükümeti böyle bir tahvilin olmadığını iddia etse de terim sözlükteki yerine almış durumda.

Fransız Sosyolog Denis Muzet “Krizin Sözcükleri” (Les Motz de la Crisis) başlıklı kitabında krizle beraber ortaya çıkan sözcükleri inceliyor.  Listede “işten çıkartma” anlamına gelen “Suppressions d’emploi / İstihdamın tasfiyesi” ve “Chec de competitivite / Rekabet şaşkınlığı” gibi kavramlar var. İncelemesini sadece Fransızcada değil küresel düzeyde yürüten ve çok sayıda yenilik tespit eden Muzet’e göre kriz hakkında konuşmak bile paniğe ve dehşete yol açıyor. Fransız sosyolog bu durum için yeni bir kavram üretmiş: “depresyonizm”.

Bürokratlar ve siyasetçiler tarafından krizin derinliğini gizlemek için kullanılan yeni kavramlar var. En yaygını: “Olumsuz büyüme” (Crecimiento negativo). Kamu bütçesindeki küçülmelere “Yeniden Düzenleme”, fiyat artışı için “zam” yerine “güncelleme” gibi kavramlar kullanılabiliyor.  Dil bilimciler “oksimoron” sözcüklerle yapılan suiistimallere özellikle dikkat ediyor. Bir küçülmeye “büyüme” ismini vermek bir “dil krizi”ne yol açabilir. Şimdilik Avrupa krizin yol açtığı tek büyüme dillere kattığı yeni kavramlar. (KE/HK)

Kaynak: A Language of Economic Pain, Raphael Minder,  NY Times / International Herald Tribune

(Bianet / Çeviri: Kıvanç Eliaçık)